Hayatımın ilk mitingiydi
Reyhanlı, Diyarbakır, Suruç ve son olarak Ankara... Uzun bir süredir AKP’ nin gerici-cihatçı çetelere verdiği yakın desteğin sonuçlarını günlük hayatımızda hisseder ve kaygı duyar olduk.
Şiar ARGIN
Hazan İLİK
YTÜ
1 Kasım seçimlerine günler kala Gemi İnşaat Fakültesi’nden Aytaç ve Mimarlık Fakültesi’nden Mehmet ile birlikteyiz . En son beraber Ankara’ya barış mitingine gitmiştik. Şimdi Beşiktaş’ta bir kafede biraz tanık olduğumuz katliamı, biraz da seçimleri konuşmak üzere buluşuyoruz . Katliamdan konuşmaya başlıyoruz. Mehmet giriyor söze: “Benim katıldığım ilk miting olacaktı. Giderken gerçekten kendimi iyi hissettim, her şey çok güzeldi. Molalarda çekilen halaylar, otobüste söylenen şarkılar, paylaşılan yiyecekler... Her türden insan, barışı getirmek için Ankara’ya yola koyulmuştuk.
Miting alanına gitmek üzere buluştuğumuz meydan da çok kalabalıktı ve umut vericiydi. Sonra bombalar patladı , Suruç’taki gibi ... O zaman da çok üzülmüştüm fakat bu sefer direkt içinde olduğum için ve orada barış isteyen herkese olduğu gibi doğrudan bana ve birlikte gittiğim arkadaşlarıma yapılan bir saldırı olduğu için çok daha fazla etkilendim. Sonrasında da çok daha fazla öfke uyandı bende. Olaydan sonra sonraki açıklamalardan da gördük ki hiçbir şekilde önlem almayarak bizi güle oynaya ölüme yolladılar.” Aytaç devam ediyor bu kez: “ Ben İzmirliyim . İlk kez Dağlıca’da 16 askerin hayatını kaybetmesinden sonra İzmir’de düzenlenen protestoya katılmıştım. İkincisi ise Ankara’daki barış mitingiydi.” İkisi arasındaki farkı soruyoruz . Aytaç ilk eylemdeki insanları o zaman kendine daha yakın hissettiğini ama şu anda Barış söylemini daha doğru ve gerçekçi bulduğunu söylüyor ve ekliyor: “Ankara’daki barış mitingi daha birleştirici olacaktı. İzmir’deki protesto eylemini şu anda daha savaşvari buluyorum.”
PEKİ YA SEÇİM?
Reyhanlı, Diyarbakır, Suruç ve son olarak Ankara... Uzun bir süredir AKP’ nin gerici-cihatçı çetelere verdiği yakın desteğin sonuçlarını günlük hayatımızda hisseder ve kaygı duyar olduk. Özellikle 7 Haziran seçimlerinin önce ve sonrasında birçok gelişme yaşadık. Biz de arkadaşlarımıza seçimleri soruyoruz. İkisi de 7 Haziran’da HDP’ ye oy vermiş. Hangi sebeplerle HDP’ ye oy verdiklerini soruyoruz. Mehmet AKP’nin tek başına iktidar olduğu takdirde başkanlık sistemini kurup Erdoğan’ın tek adam diktatörlüğünün hüküm süreceğini düşündüğü için HDP’ ye oy verdiğini ve de bu sebeple HDP’ nin barajı aşmasının önemli olduğunu söylüyor. Aynı zamanda diğer partiler arasında HDP’ nin alternatif bir muhalefet olduğunu düşünüyor. Aytaç da Mehmet gibi düşündüğünü söylüyor ve ekliyor: “ HDP’nin temsil ettiği kesimlerin de mecliste söz sahibi olması gerektiğini düşündüğüm ve seçim beyannamesindeki anadilde eğitim gibi temel maddeleri desteklediğim için HDP’ ye oy verdim. Tüm bunlara karşın mevcut çatışmalı sürecin onu 1 Kasım için kararsız bıraktığını da ekliyor. Ardından biz ona 10 Ekim günü KCK’ nin tek taraflı çatışmasızlık kararı alması konusunda ne düşündüğünü soruyoruz. Birkaç saniye düşündükten sonra olumlu bir karar olarak değerlendirdiğini ve bu son 1 haftalık süreçte HDP’yi ve diğerlerini çok iyi izleyip karar vereceğini söylüyor. Arkadaşlarımızdan son sözlerini istiyoruz. Mehmet “ 7 Haziran’daki sonuç bir şeyleri etkilemeseydi bunca katliam ve kara propaganda yapılmazdı. Bence bir şeyler değişmeye başlıyor ve işe yarıyor. Bu yüzden oyumu tekrar HDP’ye vermeyi düşünüyorum.” diyor. Aytaç ise şöyle bitiriyor sözlerini: “ İstedikleri kadar sindirmeye çalışsınlar, insanlar sokağa çıkmaktan geri durmuyor ve günden güne AKP’ye olan tepki büyüyor. Bence bizim gittiğimiz yol doğru bir yol. Ankara’da katledilenler boşuna ölmedi. Eğer bu yolda devam edersek ve barış sesini yükseltmeyi başarırsak güzel günler göreceğimize inanıyorum.” Sohbetimizi bitiriyoruz. Çaylarımızın da parasını ödeyip sohbet etmeye devam ederek çıkıyoruz kafeden hep birlikte...