Tribünde kan sesleri
Son sözlerimde bir Tekyumruk’lu olarak taraftarın tanımını yapmak isterim: Taraftar olmak yalnızca takımının attığı gole birlikte sevinmek değil, başkalarının acılarına da birlikte üzülebilmek, bu acıları sahiplenebilmektir
Fariz Uğur SANCAK
Tekyumruk Taraftar Grubu
Denizli
10 Ekim Cumartesi, Ankara’da yaşanan katliam, Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör saldırısı olarak hafızalarımıza kazındı. Canlı bombalar Sıhhiye Meydanı’nda patlatıldı fakat katliamın acısı, hüznü, öfkesi tüm Türkiye’ye yayıldı. Türkiye genelinde örgütlenen kitlesel protestolar, hükümeti ulusal yas ilan etmek zorunda bıraktı. Elbette ki bu vahim olayın; milyonların birlikte sevinip, birlikte üzüldüğü yeşil sahalara da yansıması olacaktı. Fakat bu yansımanın Konya’daki Türkiye-İzlanda maçında gerçekleşen ıslıklı protesto şeklinde gerçekleşeceğini kimse tahmin edemezdi.
13 Ekim’de Konya’da oynanan Türkiye-İzlanda maçı öncesi, Ankara’da yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşu esnasında bir stat dolusu insan!(TDK’de yer alan tanıma göre) tekbir sesleri ve ıslıklarla saygı duruşunu sabote etti. Bu utancın ardından sormak gerekir; “ Canlı bomba listesinde yer alan teröristleri ancak kendini patlattıktan sonra tutuklayabileceğini söyleyen Davutoğlu, bir stat dolusu potansiyel canlı bombayı gerçekleştirdikleri bu eylemin ardından tutuklamayı düşünüyor mudur acaba?”
Geçtiğimiz yıl gerçekleşen bir müsabakada açılan A.C.A.B(All Colours Are Beautifull) pankartını taşıyan taraftarlar anında gözaltına alınıp, gözaltı sırasında taraftarlara psikolojik şiddet uygulanmıştı. Gözaltına alınan arkadaşlar 6-7 ay tribünden uzaklaştırma cezası alıp, her Galatasaray maçı öncesi emniyete imza vermek zorunda bırakılmıştı. İki tribün olayı kıyaslandığında, Konya’da yaşanan olay karşısında sessiz kalan bu faşist zihniyet ile Konya’daki malum taraflar arasında 360 derece fark olduğunu görmek çok da zor olmasa gerek.
Bildiğimiz gibi Passolig, Gezi sonrasında tribünlerde birleşen muhalif taraftar gruplarının karşısına maganda faaliyetlerini engelleme iddiasıyla milyonlarca lira harcanarak hayata geçirilmişti. Maganda faaliyetlerini engelleme sözü veren iktidarın bu barbarları engellemek için düşündüğü ucuz yollu bir proje var mıdır?
Diğer taraftan Konya’da gerçekleşen bu utanç eyleminin failini AKP hükümeti olarak da görebiliriz. Çünkü 7 Haziran seçimleri sonrasında uyguladıkları halkları ayrıştırıcı propagandalar, bölücü politikalar halk tabanında bu şekilde karşılık bulmuştur. İnsanları sadece sözde sağduyulu olmaya çağırmakla değil bu yönde atacakları adımlarla samimiyetlerini kanıtlayabilirler. Tabi ki iktidar hesapları yapan, seçmenden belli sayıda milletvekili isteyen, her fırsatta savaş çığırtkanlığı yapan bir partiden bunları beklemek hayalperestlik olur. Eminim ki 1 Kasım’da halklarımız bu bozgunculara gerektiği gibi cevabını verecek, oynadıkları bütün kirli oyunlarını ve tribünlerde bile biriken bunca öfke ile kini bertaraf edeceklerdir.
Son simde bir Tekyumruk’lu olarak taraftarın tanımını yapmak isterim: Taraftar olmak yalnızca takımının attığı gole birlikte sevinmek değil, başkalarının acılarına da birlikte üzülebilmek, bu acıları sahiplenebilmektir. 10 Ekim’de kaybettiğimiz canlar çoğumuzu derinden yaraladı. Bu acı günlerde şunu da hatırlamak gerekir: “Gülemiyoruz ya; gülmek bir halk gülüyorsa gülmek demektir!”