28 Ekim 2015 13:04

AKP'nin seçim üçlemesinde siyasi kriz ve üniversiteler

"İktidarın birbiriyle ilişkili olarak kurguladığı üç seçimin sonuncusu döneminde yaşanan saldırıları derin siyasi bir krizin semptomları olarak görmek gerektiğini düşünüyorum. Haziran süreciyle birlikte 2009 yılından beri gelmekte olan bu krize işaret eden demokratik mücadelenin üzerindeki baskıların yoğunlaşmasına tanık olmuştuk. "

Paylaş

İsmail İNAN
ODTÜ

7 Haziran sonrası özel olarak bölge genel olarak da Türkiye'nin her yanı savaş alanına döndü. Şiddet ve baskılar önceki döneme göre katlanarak arttı. Bu savaş ortamı özellikle gençler üzerindeki baskının artmasına neden oldu ve savaştan en çok yarayı alan kesimlerden biri gençler oldu. Biz de bu dönemde ODTÜ Sosyoloji Bölümü hocalarımızdan Besim Can Zırh ile bir röportaj yaptık. Türkiye'nin bugünkü durumundan üniversiteli gençlerin nasıl bir yol izleyeceğine kadar uzanan bir röportaj oldu.
7 Haziran öncesi Diyarbakır Mitingi'nde patladı önce bomba, sonrasında Suruç'ta ve en son Ankara'da. Son dönemdeki bu saldırıları, demokrasi güçleri üzerindeki baskıyı ve politik atmosferi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle son dönemde yaşadığımız ve tarihimizde eşi benzeri olmayan bu saldırılarda hayatını kaybeden herkesin anısı önünde saygıyla eğilir ve emek, barış, demokrasi talepleri çerçevesinde mücadele veren herkese başsağlığı dilerim. İktidarın birbiriyle ilişkili olarak kurguladığı üç seçimin sonuncusu döneminde yaşanan saldırıları derin siyasi bir krizin semptomları olarak görmek gerektiğini düşünüyorum. Haziran süreciyle birlikte 2009 yılından beri gelmekte olan bu krize işaret eden demokratik mücadelenin üzerindeki baskıların yoğunlaşmasına tanık olmuştuk. Saldırıdan sonra yapılan ve çoğu dil sürçmelerinden ibaret açıklamalarla anlıyoruz ki, iktidar krizin derinleşmesindeki sorumluluğunu inkar etmeye devam edecek.  
Ankara'daki patlamadan sonra Türkiye'nin dört bir yanında boykot ve grev örgütlendi. ODTÜ'de de yoğun katılım vardı. Hem Türkiye'deki hem de ODTÜ'deki grev ve boykotun nasıl bir etkisi oldu sizce?
Zor bir soru. Kuşkusuz en önemli etkisi bize dair olanı. Böyle bir dönemde bir araya geldik, bir arada durduk, sesimizi çıkarttık, belki birçoğumuzun içinde derin bir kaygı vardı ama susmayarak bu saldırının mesajını nasıl okuduğumuzu açıkça beyan ettik. Fakat onarıcı adalet talebinin gerçekleşmesi için bir baskı yaratabilecek miyiz? Zaman içerisinde göreceğimizi düşünüyorum.
 Son dönemde en çok tartışılan konulardan biri barış ortamının nasıl sağlanacağıdır. Sizce üniversitelerde barışın tesisi için neler yapılmalı? Bu ortamı nasıl kalıcı kılabiliriz?
Üniversitelerin ortak yaşam kültürünün düşünülmesi, uygulanması ve yaşatılması açısından çok önemli alanlar olduğunu düşünüyorum. Evet, gündemin yakıcılığı nedeniyle "ortak yaşamı" öncelikle barış ekseninde ve siyasi çatışmalar üzerinden konuşmak zorundayız ama kavramın daha geniş bir içeriği olduğunu da unutmamamız gerekiyor. En naif gelecek örneği vereyim. Bence bir üniversite kampüsünü ekolojik bir yaşam alanına çevirmek de barışın inşa sürecine içkin önemli bir çaba olacaktır. Her çay içtiğinde yeni bir karton bardak tüketen bir tutumun sorgulanması bu çabaya dahildir. Barışı bir gündelik yaşam pratiği olarak kurabilmek umuduyla.


ODTÜ'DE ORTAK YAŞAM GÜNLERİ
 

ODTÜ'de 22-23 Ekim'de "barış" temalı bir dizi etkinlik planlandı ve ÖED (Öğretim Elemanları Derneği) buna ön ayak oldu. Bu etkinlikleri düzenlemeye nasıl karar verdiniz?
Duyurumuzda da ifade ettiğimiz gibi "Ortak Yaşam Günleri" başlığıyla düzenlediğimiz etkinliklerle ilgili çalışmalara Eylül ayının ilk yarısında başladık. Sadece ÖED'in mevcut yönetim kurulu değil 25 kişilik üyemiz öğretim elemanı, ODTÜ Mezunları Derneği ve öğrenci arkadaşlarımızla birlikte hareket ettik. Amacımız, özellikle bu yıl üniversiteli olan genç arkadaşlarımıza 7 Haziran sonrasında memleketin içine sürüklendiği şiddet ortamında bir mesaj verebilmekti.
Barış, sadece siyasi bir konu değildir. Barış, inşa edilmesi ve sahip çıkılması gereken bir süreçtir ve bu inşanın en önemli dayanaklarından biri de üniversitelerdir. Bunu hatırlatarak yeni öğrencilerimize bir merhaba demek istedik. Bu nedenle alt başlık olarak "Barışın Bilgisini Üretmeye Çağırıyoruz" ifadesini seçtik. Bu etkinliklerin ilki 5 Ekim tarihinde Gündüz Vassaf, Semih Bilgen ve Aydan Balamir'in katılımıyla düzenlenen "ODTÜ Barışı Konuşuyor" paneli oldu. Fakat biz bir umudu güçlü tutmaya çabalarken 10 Ekim saldırısı yaşandı. Etkinlik çalışmalarına devam edip etmemek konusunda endişelerimiz oldu.

 

 

ÖNCEKİ HABER

Karabağlar’da rantsal dönüşüme ikinci itiraz

SONRAKİ HABER

İTÜ barış istiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa