28 Ekim 2015 13:35

7 Haziran'dan 1 Kasım'a alınan yol

Liselerde, üniversitelerde gerçekleşen boykotlar, Barış haftaları, alternatif gerçekleştirilen dersler, etkinlikler bu nedenle önemlidir ve önümüzdeki dönem mücadelemiz açısından da üzerinde daha çok düşünmek ve hayata hakkını vererek geçirmek zorunda olduğumuz örneklerdir.

Paylaş

Baran KOZAN
Hacettepe Üniversitesi

Eylül itibariyle seçim startı verilmiş oldu.  Seçim startı ne kadar partiler için propaganda yarışının başladığı anlamına geliyorsa bir o kadar da seçmen için fikir, yorum kazanının altının yakılması anlamına geliyor. Ancak bu aralar o tantanalı seçim havasını hissettiğimiz söylenemez. Ama buradan elbette 1 Kasım seçiminin önemsiz olduğu sonucu çıkmaz. Hatta “1 Kasım Seçimi, 7 Haziran’dan da önemlidir” diyebiliriz. Çünkü 7 Haziran Seçimi’nin kazanımlarının gerçek olması 1 Kasım’da 7 Haziran Seçimi’ndeki başarının yenilenmesine, aşılmasına bağlıdır. Aksi halde kazanımlarımızı kaybedebileceğimiz bir döneme gireceğiz demektir.  
Şimdi hep birlikte 8 Haziran sabahına gidelim. HDP barajı geçmiş, parlamento on üç yıl sonra tam anlamıyla 4 partili olmuştu. AKP tek başına iktidar olacak çoğunluğu bulamamıştı. İşte bu son cümleye dikkat! Çünkü birazdan anlatacağım bu cümle yüzlerce insanın hayatına mal oldu.
 Başkanlık sistemi ve 400 milletvekili hedefleriyle yola çıkanlar için hesaplar şaştı. Hemen yeni bir plan devreye konulmalıydı. Plan çözüm sürecinin rafa kalkmasıyla başladı. Bir yandan koalisyon görüşmeleri başkanlık ve tek parti iktidarı hayallerine takılıyor, diğer bir yandan AKP’nin söylemleriyle namlunun ucu bölgede tekrardan görünmeye başlıyordu.
Tam bu kargaşanın ortasında; devletin kuş uçturmadığı, geleni geçeni aradığı, her yerde polisin jandarmanın olduğu Suruç ’da bir canlı bomba patladı. Herkesin gözü önünde 33 kişi hayatını kaybetti. Devlet IŞİD’in bu saldırısı karşısında sessiz kalmadı hemen Kandili bombaladı. Arkasından Cizre’de Silopi’de Sur ’da sokağa çıkma yasakları başladı. Güneydoğu’yu vahşet sardı; çocuklar ölüyor, evler taranıyor, cenazeler taşınamıyor…
ÇİMENTOLARI ADİ
Doğuda bunlar olurken Türkiye’nin batısında AKP’nin çağrıları eylemlere, dükkan yakmalara, yoldan geçeni Kürt sanıp bıçaklamalara dönüşüyordu. Türk ve Kürt halkları arasına duvarlar örülmeye çalışılıyordu. Halklar arasına örülmeye çalışılan duvarın çimentosu adi olacak ki duvar tutmadı. Adana’dan, Mersin’den, Malatya’dan, Uşak’tan, Çorum’dan, Erzincan’dan, Diyarbakır’dan, İstanbul’dan, Ankara’dan barış çığlıkları bir birine doğru yürümeye başladı. 10.10.2015’de Ankara Tren Garı önünde buluştular, daha gür bir sesle barış diyebilmek için. İşte o gün başkentte; TBMM’nin, MİT’in, Genel Kurmay Başkanlığı’nın Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ortasında 102 barış mücadelecisi hayatını kaybetti.
Gözler hemen devlet yetkililerine çevrildi. Birkaç cılız açıklamadan sonra büyük açıklama başbakandan geldi: bizde canlı bombaların listesi var ama eylem olmadan müdahale edemeyiz. İçimize su serpti sağ olsun. ‘Siz biliyorsanız artık gönül rahatlığıyla uyuyabiliriz.’
BURJUVAZİNİN ELİ SOPALI BEKÇİSİ
Bu tabloya bakınca yaşanan bunca katliamın ve dökülen kanın salt AKP’nin tek başına iktidar olma planıyla açıklamak güdük kalacaktır. Karşımızda emek ve demokrasi güçlerinin mücadelelerini bastırmak, işçi sınıfının kazanımlarının kalan son kırıntılarını da silip süpürmek üzere kolları sıvamış bir hükümet var. Burjuvazinin temsilcisi AKP var. Sınıfı mücadelesinin kolunu kanadını kırmaya, talepleri etrafında bir araya gelen kitleleri korkutup sindirmeye ant içmiş azılı bir iktidar bekçisi! O yüzden şimdi en çok ihtiyacımız olan şey mücadelemizi büyütmek ve taleplerimiz etrafında sımsıkı kenetlenmek. Aksi takdirde çözülürüz.
TALEPLERİMİZ ANCAK MÜCADELE İLE GERÇEKLEŞEBİLİR
İnsanca bir yaşam ve çalışma koşullarının yolu, parasız bilimsel demokratik bir eğitim alabilmenin ve daha pek çok talebimizin gerçekleşebilmesinin yolu işçi sınıfının mücadalesinden, emek barış ve demokrasi mücadelesinin güçlenebilmesinden geçer. Ve elbette biz gençliğin bulunduğu her yerde bir araya gelmesinden, önüne konan engelleri el birliği ile yıkmasından... Liselerde, üniversitelerde gerçekleşen boykotlar, Barış haftaları, alternatif gerçekleştirilen dersler, etkinlikler bu nedenle önemlidir ve önümüzdeki dönem mücadelemiz açısından da üzerinde daha çok düşünmek ve hayata hakkını vererek geçirmek zorunda olduğumuz örneklerdir.
SÜRPRİZ OLMAYACAK
7 Haziran’dan 1 Kasım’a aldığımız yol, yüzlercemizi aramızdan almış olsa da bize bir şeyi hatırlatmıştır; mücadele, daha ileriden çoğalarak, talepler etrafında kenetlenerek, örgütlenerek...
Evet 1 Kasım seçimleri önemlidir ve emek, demokrasi ve barış mücadelesinin daha sağlam bir zeminde gelişebilmesi için HDP’nin barajı aşması gerekmektedir.
Bu yazıyı yazarken seçimlere yaklaşık 1 hafta vardı. AKP’nin yine tek başına iktidar olamaması sürpriz olmayacak bana kalırsa. Tabii bir de mücadele azmi perçinlenmiş bir gençliğin 2 Kasım sabahına uyanacağı...

ÖNCEKİ HABER

Petkim'de feci ölüm

SONRAKİ HABER

98 yıl sonra Ekim Devrimi'nin dersleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa