1 Kasım 2015 05:31

Ercüment AKDENİZ

Diyarbakır, Suruç ve Ankara Katliamları’nın ardından operasyon sahasını olabildiğince genişletmek ve kendisini hedef alan suçlamaları hızla bertaraf etmek isteyen iktidar sahipleri, yeni bir propaganda argümanı ortaya attı; “kokteyl terör”! 

AKP sözcülerine göre bundan böyle “ortak düşman”; “kokteyl terör eylemleri”ni gerçekleştiren “kokteyl terör örgütleri” olacak!    

KOKTEYL LİSTE

Bu yeni ve tuhaf konsepte uygun olarak geçtiğimiz günlerde “Aranan Terörist” ismiyle yeni bir internet sitesi açıldı. Sitede “aranan teröristlerin listesi” açıklanıyor ve ihbarcılara (havuz medyasından sızdırılan bilgilere göre) 4 milyon TL’ye varan ödüller vaat ediliyor. Listede PKK-KCK liderlerinin yanı sıra IŞİD, DHKP-C ve MLKP’li oldukları iddia edilen isimler de bulunuyor. “Yeni savaş konsepti”ne fazlasıyla aşina olan okur, bundan böyle “yeni kokteyl konsepti”yle de epeyce karşılaşacak gibi.  

Başbakanlık tarafından hazırlanan yönetmelikle devreye sokulan bu uygulama tarihte bir ilk olma özelliği de taşıyormuş! Havuz medyasının ifadesiyle; “Kaynaklar, hükümetin bu uygulamasını terörle mücadelede gösterilen kararlılığın bir işareti olarak yorumluyor”muş... Bununla birlikte “PKK liderlerinin, başlarına konulan ödül ile paniğe kapılacağı, örgüt içi infazların sayısında artış yaşanacağı değerlendiriliyor”muş...
Ayrıca yönetmelik “teröristlerin yakalanmasına aracılık edecek kişiler için vatandaş olma zorunluluğu da getirmiyor”muş! Yani “Türkiye vatandaşı olmayan kişiler de teröristlerin yakalanmasına aracılık ederse, hükümetten bu ödülünü alacaklar”mış... 

Ne diyelim?

İddia ve ganyan bayileri önünde yani bu “kolektif kumarhane” pazarında her gün kanı çekilen milyonlarca işsiz ve yoksul insan için yeni bir “umut kapısı” mı açıldı diyelim?

Bu “gambazcılık sektörü”nde iş kovalayacak “girişimci” ödül avcılarının gözü aydın olsun mu diyelim? Uluslararası kelle avcılarına gün doğdu mu diyelim?

Geçmişte seri cinayetlerle anılan örtülü ödeneklere şimdi ne gerek var canım mı diyelim? Artık her şey şeffaf her şey ilanla mı diyelim?

Bu kafayla bütün toplum “el muhaberat”laşır mı diyelim, ne diyelim?

Ev baskınlarının olağan hale geldiği, herkesin fişlendiği, kimsenin kimseye güvenmediği ve seri ihbarlarla at başı giden bir yargısız infazlar ülkesine hoş geldiniz mi diyelim? Sahi ne diyelim?

Bir şey demeden önce isteseniz bizdeki “çakma” uygulamaların esin kaynağı olan ABD’deki “Adalet Ödülü” uygulamasına bir göz atalım.

RFJ ÖDÜLLERİ

Amerika’da “Adalet Ödülü” olarak bilinen bir uygulama var. Kısa adı RFJ olan bu uygulamanın açılımı şöyle: ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Terörizmle Mücadele Ödülleri Programı. RFJ ilk olarak 1984 yılında Balkanlar ve Filistin’den kaçan “teröristlerin” yakalanması için uygulanmış. En çok arananlar listesi, 11 Eylül’ün ardından özellikle El Kaide’nin lider kadrosunu ortadan kaldırmak için genişletilmiş ve ödüller artırılmış. El Kaide lideri Usame Bin Ladin ve Eymen El Zevahiri’nin başına ise tam 25 milyon dolarlık ödül konulmuş! 

Adalet Ödülü programı, hâlâ ABD Dışişleri Bakanlığına bağlı Diplomatik Güvenlik Bürosu tarafından yürütülüyor. Programın internet sitesi, 25 farklı dilde yayın yapıyor ve Türkçe yayın yapıldığını da ekleyelim. Hangi kişiye ne kadar ödül verileceği ise CIA, FBI, Pentagon ve Beyaz Saray tarafından belirleniyor. 

Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref 2006 yılında yayınlanan kitabında CIA’ye teslim ettikleri yüzlerce şüpheli karşılığında ABD’den milyonlarca dolar ödül aldıklarını yazmış. Fakat yayınlanan farklı bir şey daha söylüyor. Zira “ABD’nin 11 Eylül’den sonra başta El Kaide liderleri olmak üzere birçok kişiyi en çok aranan listesine ekleyip, başlarına ödül koyması” pek de işe yaramamış! Eski bir CIA üyesi olan ve uzun yıllar Pakistan’da görev yapmış olan Robert L. Genier, Washington Post gazetesine yaptığı açıklamada Adalet Ödülü sistemi için “tamamen etkisini yitirdi” diyor. Bir diğer isim, ABD’li Senatör Steven Kirk ise “Sıfır noktasındayız, buna inanamıyorum” diye durumu özetliyor. Oradaki Amerikan elçiliğinin programı kapatmış olduğunu söyleyen Steven Kirk’ün bu başarısız tablo karşısında ABD yönetimine bir de ilginç önerisi var! Amerikan dolarının ihbarcılıkta pek bir işe yaramadığını söyleyen Kirk, “Mesela onlara motosiklet vaat edilebilir” diyor! 

SON ÇIKIŞ

Evet, nerede kalmıştık? “Ne diyelim” sorusunda kalmıştık. Diyeceğimizi küçük bir anıyı paylaşarak dile getirelim;

Cumartesi Anneleri 548. kez Galatasaray Meydanı’ndaydı... Anneler bu kez, 12 Eylül 1994’te Dikmen’de gözaltına alınarak kaybedilen Kenan Bilgin’in akıbetini soruyordu. Eylemde sesi dinletilen dönemin Tahkikat Savcısı Selahattin Kemaloğlu, “Kenan Bilgin, işkence edilerek infaz edildi ve cesedi kaybedildi” diyordu. Tanıklar peş peşe konuşuyor, 20 yıldır ortaya konan kanıtlar bir kez daha dile geliyordu. Ne ki devlet sanki taş kesilmişti. Ne Kenan’ın kemikleri bulunabilmişti ne de onu katledip kaybedenler! Üstüne üstlük Kenan Bilgin davasına 20 yıl sonra “zaman aşımı” perdesi inmişti. İşin acı tarafı; bu karanlık perde, ‘90’lı yıllarda gözaltında kaybedilen diğer insanlar için açılan davaların da üzerine de çökmekteydi...   
İşte o zaman o meydanda, Cumartesi annelerinin yanında, yüzüm biraz kızararak kendime şöyle bir soru sordum; 

“Acaba devlet, gözaltında kaybedenleri ortaya çıkarmak için onlara ödül vadetse ne olurdu? Bu durumda hangi kara kutular konuşur, hangi cinayetler aydınlığa kavuşurdu?”

Sadede gelirsek... 

Memleketi fasit bir savaş çemberinin içinde çevirip duran iktidarın, RFJ benzeri bu tuhaf “kararlılık” gösterileri gerçekten ne işe yarayacak? ABD’li senatörün Pakistanlı ihbarcılar için önerdiği “dolar olmuyorsa motorsiklet verelim” vaziyetine düşmeye ramak kalmışken muktedirlere son bir kez daha seslenelim; 

Barış ve demokrasi... Memleket için başka çıkış kapısı kalmadı hâlâ anlamadınız mı?

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et