Yarı zamanlı tam kan emici part time
Birçok öğrenci arkadaşımın başvurmak zorunda kaldığı hem çalışıp hem de okuyabileceğimizin aslında imkansız olmadığını söyleyen bir zaman dilimidir part time çalışma koşulları. Ya da kendisini öyle tanıtmıştır gerek insanlara, gerekse patronlara. Ve gelin görün ki bu tanım en çok patronların işine yaramıştır.
Aslında kapitalizmin kendisini tanrısallaştırdığı apayrı bir süreçtir part time. Kendi piyonlarını kendi vitrininde sergilerken, vitrinlere bakınıp uzaktan iç geçirenleriyse köleliğe mahkum etmiştir. Kendi piyonlarınıysa -ki buradaki piyonlardan kastım cemaat, çeşitli resmi kurumların bir takım dalları, belediyeler vs gibi kuruluşların ayrıcalıklı öğrencileridir- iş dünyasına hazırlık ve öğrenciye destek başlığı altında çeşitli işlerde çeşitli şekillerde öğrencileri çalıştırıp, geleceğe dönük hizmetkarlar yaratmasıdır kapitalizmin. Tabi birçok imkandan bahsedenler vardır illa ki; çeşitli kuruluşların bursları, çeşitli yardım kurumları, cemaat vesaire. Ancak gelin görün ki birçok öğrencinin bu ve benzeri durumlardan yararlanmaları pek de mümkün görünmemektedir. Zaten bu tarz örgütlenmelerden burs veya yardım alan öğrencilerden geleceğe dönük hizmet her halükarda beklenmektedir. Tıpkı bir zamanlar koç grubunun meslek liseli öğrencilere verdiği komik burslar gibi. Ve ardından da koçun fabrikalarında düşük ücretle kalifiye eleman çalıştırması gibi. Genellikle bu tarz bursların denk gelebileceği öğrenciler çeşitli torpiller, bir takım haberleşmeler aracılığıyla önceden belirlenir ve onlara ayrıcalık tanınır. Onun dışında kalan öğrenciler ise kendi iş gücünün, alın terinin ve emeğinin getirileriyle çalışmak zorundadır.
Üniversite nüfusunun baskın olduğu illerde cafe, restoran, internet cafeler vs. gibi hizmet sektörünün yoğun olduğu işletmeler yarı zamanlı işçi çalıştırarak ve çoğu kez sigorta, izin vs. gibi haklardan çalışanları mahrum bırakarak öğrencilere destek olduğunu söylemektedirler. Ve nitekim çoğu kez kıt kanaat geçinen öğrencilerden, yapmış oldukları sahte gövde gösterilerine gereken ispatı bulmuş olurlar. Günlük çalışma süreleri genel olarak hafta sonu ve hafta içi diye ikiye ayrılır ve hafta sonları tam zamanlı, hafta içleriyse yarı zamanlı olarak planlanır. İlk başlarda yorucu gelen bu düzen, ya bünyede alışkanlık halini alacaktır ya da başka işler aranmaya başlanacaktır. -ki bu arayışta çok farklı yerlere çıkmayacaktır- Hafta içleri genelde 6-10 saat , hafta sonları ise 10-12 saat arasında değişir çalışma süreleri. Haftada bir gün izin verilir ancak bu izin günü hafta içinde bir güne denk geldiği için öğrencinin çok da dinlenebileceği bir zaman dilimi olmamaktadır. Ve bu yorucu tempo bireyden çoğu zaman insanüstü bir çaba bekler. Ki bu süreç vize, final zamanlarında inanılmaz bir devinime dönüşmektedir. Ve tabi bütün bu yoruculukların yanında patronların, müşterilerin beklentileri, memnuniyetsizlikleri de tuz biber olmaktadır. Ve ne yazık ki sistemin bu şekilde süregelmesi kısmi süreli çalışmanın yani part time kavramının yanlış anlaşılmasına sebep olmuştur. Part time çalışma yani kısmi çalışma iş yerindeki normal zamanlı çalışan bir işçinin 2/3’ü oranında çalışması durumudur. Yani haftada 45 saat çalışan bir normal zamanlı işçiye göre 30 saat toplam çalışma süresidir. Ve bu durum 4857 sayılı iş kanunu yasasının 6. maddesinin getirdiği bir netliktir. Maddede “işyerinde tam süreli iş sözleşmesi ile yapılan emsal çalışmanın üçte ikisi oranına kadar yapılan çalışma kısmi süreli çalışmadır” şeklinde anlatılmaktadır. Ve kısmi süreli çalışan bir işçinin sigorta hesaplanması ise ay içinde çalıştığı toplam sürenin 7.5’a bölünmesiyle bulunur. Günlük 7.5 saatin altındaki çalışmalarda ise bu süre bir güne tamamlanır. Yani kısmi süreli çalışan personelin aylık sigortalılık süresi “aylık çalışma gün sayısı = ay içinde çalışma saati /7.5” formülü ile bulunur. Örneğin; ay içinde toplam 60 saat çalışan bir sigortalının SSK’ya bildirilecek gün sayısını 60:7.5 = 8 gün olarak hesaplanır.
Ancak çoğunlukla sigorta falan yapılmaz ve çalışma süreleri de genel olarak 45- 50 saat ve daha da fazla sürelere ulaşabilecek şekildedir. Ve karşılığında alınan ücrette aslında tam zamanlı çalışan işçinin aldığı ücrete göre belirlenmesi gerekirken saatlik verilen ücretlerde patronların inisiyatifine kalmaktadır. Saatlik alınan ücretler 2 -3.75 arasında değişmektedir. Çoğu yerlerde bu fiyat 2 TL’nin de altına inebilmektedir. Kendi deneyimlerinden örnek verecek olursam da Bolu’da çalıştığım bir cafede 5 günlük toplam 54 saatlik çalışmam karşılığında 45 TL gibi bir rakam almış olmamı gösterebilirim.
Emek hırsızlarının kendi ceplerini en hızlı ve en dolgun şekilde doldurabileceklerinin en kolay yoludur kısmi zamanlı işçi çalıştırma yolu. Ve bu durum öğrencilerin zorluklarla geçen öğrencilik hayatlarının mecburi sebeplerle uğramak zorunda kaldığı bir durumdur ne yazık ki. Sosyal zaman, kendine vakit ayırma, dinlenme gibi yaşamsal gereksinimleri hiçe sayan bu sistem kısaca emek hırsızlığının yasallaşmış başka bir ismidir. Kapitalist sömürünün her yaşta ve bulduğu, yaratabildiği her fırsatta var olduğu gerçeğini ispatlar niteliktedir.
Sadece part time da bu sömürü sisteminden bahsetmemek gerek. Dünyanın her yerinde kapitalist sömürü işçi ve emekçilerin sırtından yükselmeye devam etmektedir. Bu sömürüye dur diyecek olan yine işçi sınıfının kendisidir.