7 Kasım 2015 12:39

Sadece oturup çocuk mu bakacağız?

Merhaba Ekmek ve Gül okurları, 

Ben Çorlu’dan Yasemin, 21 yaşındayım, evliyim ve iki yaşında bir kızım var. Sizlere kısaca hayatımı anlatmak istiyorum. 2006 yılında Sinop’tan Çorluya taşındık; taşınma sebebimiz ise köy hayatı, işsizlik, yoksulluk... Çorlu’ya taşınınca bir yıl orta sonda okuyup mezun oldum.
13 yaşında iş hayatına başladım. Çalışmam gerekiyordu çünkü ailemin beni okutacak geliri yoktu. Geçinebilmek için tüm aile bireyleri çalışıyordu. Ben de çalışmak zorundaydım. Sokakta oyun oynayacağım yaştayken çalışmak zorundaydım. Çalışma hayatı çok zordu. Hele de benim yaşımda biri için... Emir ve baskı altında olmak zoruma gidiyordu.
Daha o yaşta anlamıştım, para kazanmak zor işti. Sabah erken saatte evden çıkıp geç saatte eve dönmek zordu. Eve geldiğimde yemeğimi yedikten sonra yine arkadaşlarımla oyun oynamak için sokağa çıkardım. Çevremizdekiler sorardı, “Daha yaşın küçük, neden çalışıyorsun? Yaşıtlarına bak, okuyorlar” derlerdi. Ben bu soru karşısında hüzünlenir, onlara bakıp dururdum, çünkü verecek cevabım yoktu. Cevap verdiğim zamanlarda ise “Ailemin durumu yok, okutamadılar. Ben de evde oturacağıma çalışmayı tercih ettim” derdim.
Okumak hayalimdi. Okuyup doktor olmak istiyordum. Hastalarım olsun onları iyileştireyim, onlara teselli vereyim, onlarla konuşayım isterdim. Okuyup da doktor olursam, õzel muayenem olursa, yoksul ailelere ücretsiz bakmayı, durumu olmayanlara elimden geldiğince yardım etmeyi çok istiyordum.
Çalışıyor olmak bazen güzeldi, çünkü kendi paramı kazanıyordum, sigortam vardı , sağlığım ile ilgili bir durumda kendim muayene olabiliyordum. Kimseye muhtaç olmuyordum en azından. Sekiz sene boyunca bir atölyede çalıştım. İlk başta ortacı olarak çalışıyordum. Sonra makineyi öğrendim ve makineci olarak çalıştım. Aldığım maaşı aileme veriyordum ev almıştık, mutlu mesut ailecek çalışıyorduk.
17 yaşımda sevdiğim biri vardı, onunla konuşuyorduk. Evlilik hiç aklımda yokken 18 yaşımda evlendim. İkimiz de aynı işyerinde çalışmaya devam ettik. O zamanlar düzgün bir hayatım vardı. İkimiz de çalışıyorduk ve çok sıkıntımız yoktu. Sonrasında bir bebeğimizin olacağını öğrendik ve çok mutlu olduk. Hamileliğim süresince 9 ay çalıştım. Doğumdan sonra işi bırakmak zorunda kaldım. 19 yaşımda anne oldum. Dünyalar güzeli bir kızım oldu ben hem kendimi, hem onu büyüttüm. Şimdi kızım iki yaşında ve ben evde çok sıkılıyorum. Sosyal bir yaşantım kalmadı. Ev, çocuk ev işleri....
Eşim tek başına çalışıyor, bu şartlarda geçinebilmemiz çok zor. Ben de hafta sonları eşimle sinemaya gitmek isterdim. Kızımızı alıp gezebilmeyi isterdim ama durumlar el vermiyor.
Çalışmak istiyorum ama çocuğuma bakacak kimse yok, kreşlerse çok pahalı. Yani demem o ki her şey zenginler için bu dünyada, parası olanın okuyabildiği, çalışabildiği, gezebildiği, çocuğunun bakımını dert etmediği bir taraf var. Bir de sadece ekmek parası için mücadele veren bizim gibilerin tarafı.
Böyle bir adaletsizlik varken biz kadınlar oturup sadece çocuk mu bakacağız? Bizim de hayatımızda değişiklikler olsun istiyorsak tüm kadınlar bir araya gelmeliyiz diye düşünüyorum. Sonuçta hepimiz aynı sorunları yaşıyor, yaşamayı istediğimiz aynı hayata özlem duyuyoruz. Sinemaya gidemiyorsak, tiyatroya gidemiyorsak neden sinemamızı mahallemize getirmeyelim ya da tiyatromuzu kendimiz yapmayalım?
Bunun için bir araya gelelim, belki bir derneğimiz olur ve yapmak istediklerimizi burada hayata geçirebiliriz. Şimdi bunlar hayal gibi gelecek ama istersek ve bunun için bir araya gelip mücadele edersek başaracağımıza inanıyorum.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et