Aydın’ın incirlerini işleyen kadınlar eşitlik ve özgürlük istiyor
Aydın için ‘dağlarından yağ, ovalarından bal akar’ derler. Kendiliğinden değildir elbet, ülkenin dört bir yanından gelen kadınların emekleridir yağı da balı da akıtan. Günlük 32 liraya 8 saat, mesai ücretlerinin 4 lira olduğu fabrikalarda sezonluk çalışan kadınlar...
Tahsine SARAN
Makbule DEMİRTAŞ AYDIN
Aydın için ‘dağlarından yağ, ovalarından bal akar’ derler. Kendiliğinden değildir elbet, ülkenin dört bir yanından gelen kadınların emekleridir yağı da balı da akıtan. Günlük 32 liraya 8 saat, mesai ücretlerinin 4 lira olduğu fabrikalarda sezonluk çalışan kadınlar...
Bu işçi kadınlarla yaşamlarını, çalışma koşullarını, seçimleri ve beklentilerini konuşmak için İncirliova Kırcılar İncir Fabrikası’nın iş çıkışına çeviriyoruz yolumuzu. Yanımızda Ekmek ve Gül dergisi var, sizlerin de sesini yansıtmak istiyoruz diyoruz kadınlarla sohbete başlarken.
BİRBİRİMİZE DESTEK OLMALIYIZ
Deniz Akçura, İncirliova’nın içinden, burada çalışmaya yeni başlamış 32 yaşında genç bir kadın. Bir yandan da düzenli bir iş arayışını sürdürüyor. “İş bekliyorum. Aylıklı, düzenli, sürekli bir iş… Günlük 32 liraya sürünmeyelim” diyor. Seçimlerden pek bir beklentisi olmadığını “Hiçbir şey değişmeyecek. Oy veriyorum hiçbir şey değişmiyor. Vaatlerinde hiçbir şey göremedim” biçiminde ifade ediyor. Söz kadınlardan açılınca kadınların en çok birbirlerine ihtiyacı olduğunu söylüyor ve “Biz kadınlar birbirimize destek olmalıyız” diyor.
Adını vermeyen bir kadın 10 yıldır çalıştığını belirterek, “Huzur istiyorum. Diyarbakır’da akrabalarım var, her gün yüreğimiz ağzımızda” diyor ve hızla uzaklaşıyor yanımızdan.
TECAVÜZ OLAYLARI BİTSİN
Orta yaşlarda bir grup kadın çarpıyor gözümüze, yanlarına gidiyoruz. Aralarından
Konyalı Hatice Önay, “Sizin bu dergi sosyal demokrat mı?” diye soruyor. “Ekmek ve Gül, sence nasıl olur?” deyip gülüşüyoruz. İlkokul 4. sınıftan beri çalıştığını anlatıyor Hatice, “Adam olmayanı adam yapmak için çalışıyorum” diyor. Kadınların sorunlarını sorduğumuzda dilinden canını en çok ne yakıyorsa o dökülüyor: “En başta tecavüz olayları kalkmalı. Sevmediğinle evlendirilmemeli. Küçük yaşta sevmediğimiz bir adamla evlendirilmemeliyiz. Ben her gün tecavüze uğruyorum. Hem para kazanıyorum, hem adamın tecavüzüne uğruyorum... Kadınlar emeklerine sahip çıkmalı. Kula kulluk etmemeli. Ben de varım demeli.”
DEMOKRASİ VE EŞİTLİK
24 yaşında dört aylık evli genç bir kadın Songül Teke, gayet kendinden emin “Demokrasi ve eşitlik bekliyorum” diyor. “Eşitlik var gibi ama aslında yok. Kadınlar arasında da ayrımcılık var. Her şeyden önce zengin-fakir ayrımı var.” Niğdeli Songül, bugüne kadar AKP’ye oy vermiş. “Yanlış yaptıkları da oldu, doğru yaptıkları da. Ama kadınlar dışlanıyor. Kadınların kör noktasını yıkmamız gerek ama yapamıyoruz” diye konuşuyor.
Esra Ağaç da benzer şeyler söylüyor. Adanalı Esra, 17 yaşında evlenmiş, 13 yıllık evli ve “çalışmaktan başka çaresi olmadığını” söylüyor. “Çocuklarımıza iyi bir gelecek daha rahat bir yaşantı sunmak gerekiyor” diyen Esra, ayrımcılığın kalkmasını istiyor.
YAŞANABİLİR BİR ÜCRET
O sırada yanımıza yaklaşan bir kadın ”Hoş geldiniz” diyerek kendini tanıtıyor: Aliye Malkoç, Erzincanlı, 46 yaşında. “Kadınlara özgürlük istiyorum. Asgari ücretin üstünde bir maaş istiyorum. Geçim şartlarına göre bir maaş versinler. Çalışma saatleri 8 saate düşürülsün, tatilimiz olsun. Fabrikada psikolojik baskı da çok fazla. Eşitlik içinde yaşamak, hak ve özgürlük istiyorum. Barış için savaşın durmasını istiyorum. Türk, Kürt, Alevi demeden beraber yaşamalıyız. Belirsizlikler çok, önümüzü göremiyoruz. Kadın olarak çok yorgunum” diyor.
Evet, Kırcıların incir işleyen kadınları yaşantılarının değiştirmenin yolunun kendi güçlerinde saklı olduğunu biliyorlar ama o güçlerini, ellerini daha tam birleştirememişler. Onu da başaracaklar.