Şairler idealistlerin tebessümüdür

Ebru Nihan CELKAN*
“Ben, erkek işi diye nitelenen, kadınların yapamayacağı kanısı yaygınlaştırılmış bir işi, şiir yazma işini yaşamımın ana çizgisine yerleştirip bunu kırk üç yıldır sürdüren bir kadınım. Şiirlerimde kadınlık durumu da bir izlek olarak işlendi. Genel insanî durumu göz ardı edilmeden.”
Şiiri Düzde Kuşatmak – Gülten Akın
Korku içindeki insanların zor zamanlarda duymaya en çok ihtiyacı olduğu seslerden birini, kadından şair olmayacağına inanılan dünyaya şiirinin gücüyle meydan okuyan mütevazı bir kadın şairimizi kaybettik. Çoğunluğu ergenliğinde “şair” olan bir toplumun her neden olursa olsun yaş aldıkça şiiri görmezden gelişi en hafif tabiriyle acıklıdır.Duygularını yok saymak, onlardan kaçmak ve bir süre sonra buz gibi bir rasyonelliğe teslim olmak insanların yaşları büyüdükçe şiirden uzaklaşmalarının sebeplerinden bazıları. Yüzleşme konusunda bu kadar isteksiz oluşumuzun sebeplerinden biri de öncelikle kendimizle yüzleşmekten, kendi duygularımızı anlamaktan ve sorgulamaktan köşe bucak kaçmamız değil mi? Şiir duygulardan kaçmanıza izin vermez. Gücünü buradan alır ve tam da bu gücü nedeniyle sonsuz gerçekçi, pragmatist dünyalılar tarafından küçümsenmeye çalışılır. Şiiri önemseyen, kıymetini bilen bir çevreye sahip çocuklar şanslıdır. Şiirle tanış olan çocuklar için “Yaşam gerçektir, yaşam düştür”. Şanslı çocuklardan biriydim, Gülten Akın annemin hediyesidir. Bir ödevim için kütüphanesinden çıkarıp verdiği kitap “Kırmızı Karanfil” olmuştu. Bazı insanlar aniden girer hayatınıza ve vazgeçemezsiniz. Gülten Akın benim için öyledir. Döner dolaşır karşıma çıkar. Ya da ben döner dolaşır onun şiirlerine çıkarım. Şairler idealistlerin tebessümüdür, dayanma gücüdür.
“Analardık. Oğullarımızın kızlarımızın yattığı cezaevinden görüşlerden çıkardık.
Dağılırdık eskiden olsaydı. O açlık günlerinde dağılıp gitmeyi düşünmedik.
Birlikte kaldık. Yürüdük yollar boyu. ”
42 Gün – Gülten Akın
Okuduktan sonra tekrar tekrar dönüp okuduğumuz bir yazardır Gülten Akın. 42 gün kitabında 12 Eylül döneminde Mamak Cezaevi’nde gerçekleşen açlık grevini kısa öykülerle anlatır. Mahkumların yanı sıra mahkum yakınlarını, cezaevi dışındakilerin yaşadıklarını da anlatır. Açlık grevine katılan mahkumlardan biri de oğludur. Anlattığı öykülerde zalimliğin tek bir renk olduğunu ortaya koyarken dayanışmanın binbir çeşidini incelikle anlatır, okuyana umut verir. Sadece kan ve gözyaşıyla anılması için her türlü işkencenin meşru görüldüğü bir zamana güçlü anlatımıyla derin bir not düşer. Yaşadığı acıyı yazmaktan vazgeçmeyerek resmi tarihte yarık açan bir anlatı ortaya koyar. Yazarlara koşullar ne olursa olsun kendi hikayelerini yazma, tarihine not düşme cesareti veren bir kitaptır 42 Gün. Ağlamadan okumak zordur ancak gözlerinizi yaşartan sadece kötülüğün kesif soğukluğu değildir, direnmenin sıcağı da sizi ağlatır. 42 Gün kitabında dayanışma siyah beyaz bir filmde masmavi palto giydirilmiş çocuk gibi parlar.
Karayı kaldırın mavi koyun umudumu yitirmedim
Beni çağırın gülümserken uykunun bir yerinde
Eliniz beyazken uzatın isterim
Karayı kaldırın sevgi koyun umudumu yitirmedim.
Deli Kızın Türküsü – Gülten Akın
Hayata soldan bakan bizler uzunca bir süredir ateşli bir hastalığa maruz kalmış gibi kötü rüyalar görüyoruz. Bu kötü, karanlık düşler sadece yaşadığımız coğrafya için değil dünyanın geneline baktığımızda da görmezden gelemeyeceğimiz kadar yaygın. Soldan bakanlar, bizler amaçlarımız için bölündük, sayısız parçaya ayrıldık, tekrar bir araya gelme konusunda ise umut vermiyoruz. Yorgunluktan, usanmışlıktan, yılgınlıktan dem vuruyoruz. Haklı gerekçelerimiz de var. Art arda gelen ölümlerle derinden sarsılmış durumdayız. Umudumuzu sorguluyoruz.Oysa 2007 yılında verdiği bir röportajda hayata soldan bakan bir yazar olarak kendini tanımlayan Gülten Akın umutludur. “Yıkım sizi umutsuzluğa düşürüyor mu?”sorusuna “İnsana inanıyorum.Kendi küllerinden doğacak olsa da.”diye cevap verir. Türkiye’nin en karanlık dönemlerinin büyük bölümünü tecrübe etmiş, daha iyi bir yaşam için bedeller ödemiş bir kadın şairin, Gülten Akın’ın alçakgönüllü bilgeliğiyle bizler de tekrar yola koyulalım. Onun kaybıyla beraber ortaya dökülen, hepimize dokunan sayısız mısra zor zamanlarımızda her ne yapıyorsak ona tekrar, yeniden, büyük bir heyecanla sarılmamıza cesaret vermiyor mu?
İnsana inancımıza tekrar sarılalım, onu büyütelim.
Umarım gözünü açtığı dünya hayal ettiğin güzelliktedir Gülten Akın, mekanın cennet olsun.
*Oyun Yazarı
Evrensel'i Takip Et