‘Hayata gülümseyerek bakmak’ ve çocuk kitaplarıyla hayatı tanımak...
Gülsüm CENGİZ
“Mizah: Hayata Gülümseyerek Bakmak”, 34. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın bu yılki teması. Bizi gülümseten, gülümsettiği kadar da çoğu kez derin derin düşündüren çizimlerin ustası Tan Oral ise, fuarın onur çizeri. 7-15 Kasım 2015 tarihleri arasında gerçekleşecek olan fuarın onur çizeri olmasından büyük sevinç duyduğum Tan Oral, benim için 1970’li yıllardan günümüze gelen süreçte eskimeyen bir dost aynı zamanda.
Birçok kişi gibi ben de, Tan Oral’ın çizgileriyle ilk kez Cumhuriyet gazetesinde karşılaşmıştım. Ama onunla asıl tanışma ve paylaşımlarımız 12 Mart döneminde kapatılan TÖS’ün yerine kurulan ve kurulur kurulmaz üye olduğum TÖB-DER’li günlerimde gerçekleşmişti. 1976’da seçildiğim yönetim kurulundaki görevim nedeniyle demokratik kitle örgütlerinin ortak toplantılarında TÖB-DER İstanbul Şubesini temsil ettiğim dönemde tanıştık Tan Oral’la. Karikatürcüler Derneğinin başkanı olarak katılıyordu toplantılara... O süreçte onun aydın sanatçı ve dost insan kimliğini daha yakından tanıdım. 1976’da Maden-İş’in öncülüğünde gerçekleşen DGM’ye Hayır grevlerinde, TÖB-DER olarak gittiğimiz grev ziyaretlerinde buluştuk; Karikatürcüler Derneği üyelerinin fabrika duvarlarına çizdikleri karikatürlerin sevincini paylaştık işçilerle. Sonra 12 Eylül dönemi geldi ve uzun süre çizimlerinden izleyebildim onu. Hakkındaki kapatma davası sona erip açıldığında üye olduğum Türkiye Yazarlar Sendikasının; 1993’te, Oktay Akbal’ın başkanlığındaki yönetim kurulunda çalışırken çıkardığımız dergiye amblem olarak, Tan Oral’ın anlamlı bir çizimini seçtik. Benim armağanım, o çizimin imzalı bir kopyasıydı. O günden sonra, fazla görüşemesek de yaşama anlam katma yolculuğunda yolumuz kesişti zaman zaman. Eskişehir Anadolu Üniversitesine onun derse gittiği, benim Osmangazi Üniversitesi Bahar Şenlikleri için gittiğim günün ertesinde bozulup yolda kalan bir tren yolculuğuydu bunlardan biri; günlerden 20 Mayıs’tı, Tan Oral’ın doğum günü...
Tan Oral’la yıllar sonra Evrensel Basım Yayın’ın çatısı altında buluşmak, eskimeyen bir dostla karşılaştığım için beni çok sevindirdi. Ancak asıl sevincim, editörü olduğum çocuk ve gençlik dizisinde onun iki kitabının yayınlanmasıdır. Çünkü Tan Oral, yaşamı ileriye doğru değiştirip dönüştürme mücadelesi içinde tanıdığım emekten ve özgürlüklerden yana devrimci bir sanatçı olmasının yanı sıra; karikatür ve çizgi filmde olduğu gibi yazında da güçlü bir ustadır. Sansür ve Bu Kitabın kuyruğu Var başlıklı kitaplarını yayına hazırladığımız sırada, yazınsal ve görsel üretimin bütünselliğindeki uyumu, Tan Oral’ın bu alandaki ustalığını bir kez daha duyumsadım. Tan Oral, vermek istediği iletiyi, okuruna otoriter biçimde, kendi doğrularını dayatmak yerine; öykülerindeki usta kurgu ve anlatım diliyle göstererek anlatmış. Her iki kitabında da çocuğa görelik ve yazınsallık ilkesine uyarak; çocuklara yaşamı, yaşamda olup bitenleri çocuğun gözüyle ve yazınsal bir dille anlatmayı başarmış.
SANSÜR
Sansür adlı kitap, bir çizgi film senaryosu olarak doğmuş, sonra bir kitaba dönüşmüş. Kitabın kahramanı bir dili, beyni ve gözleri olan; öğrenmeye, bilmeye meraklı bir Çocuk... Çocuğun sinema makinesiyle kaydettiği çiçek, tavşan, işçiler ve polislerin görüntülerini silmeye çalışan makas kafalılar ise öykünün öteki kahramanları. Çocuğun öğrenmesini, düşünmesini; bildiklerini ve düşündüklerini öteki insanlarla paylaşmasını engellemeye çalışan Sansür kurulu yani...
Usta çizer Tan Oral’ın 1970’de yaptığı çizgi film; TRT Kültür, Sanat ve Bilim Ödülleri yarışmasında 16 mm’de Büyük Ödül. (1970), Akşehir Nasreddin Hoca Şenlikleri Kısa Film yarışmasında Büyük Ödüle(1975) değer bulunmuş. Ne var ki, Sansür kitabında makas kafalı olarak çizilip betimlenenler, bu filmin televizyonlarda gösterilmesini engellemişler. Bu da yetmemiş. Sansürcüler, 1977’de basılan kitabın çocuklar ve gençler tarafından okunmasını da engellemek istemişler... Onları ürküten, çocuğun kolları, ayakları, gözleri, kulaklarının yanı sıra beyni ve dili olduğunu da keşfetmesi; yanı düşünmesi ve düşündüklerini ifade etmek istemesi. Onları ürküten, kitlelerle buluşmasını istemedikleri görüntü; filmde ve kitapta kullanılan polislerin bir işçiye şiddet uyguladığını gösteren fotoğraf. Fotoğraf Adana Olayları sırasında çekilmiş ve 1.12.1970’de Maden-İş gazetesinde yayımlanmış. Onları korkutan Tan Oral’ın çizip filmde ve kitapta yer alan “Sanatta Devrimci Kavga Günü” yazan afiştir. Sonuç olarak, Gözlem Çocuk aşama dizisinde yer alan Sansür savcılığa ihbar edilmiş! Yargılama sonucunda, mahkeme, kitabın ancak, ön kapağındaki TAHDİDE TABİDİR mührüyle birlikte satılabileceğine karar vermiş. Bunca yıldan sonra, şimdi SANSÜR yeniden çocuklarla, gençlerle ve her yaştan okuruyla buluşmaya hazır. Sansür’ün artarak, değişik biçimlerde sürdüğü günümüzde bu kitabı okumak, okutmak daha bir anlamlı ve önemli.
BU KİTABIN KUYRUĞU VAR...
Eğer yaşama saygılıysanız, bu dünyada birlikte yaşadığımız öteki canlıların da değerini bilen bir insansınız. Yeryüzündeki serüvenine başladığı günden bu yana, doğaya egemen olmak isteyen insan, özellikle sanayi devriminden sonra gücünü, yeteneklerini ve buluşlarını doğayı yok etme doğrultusunda kullanmıştır. Doğal güzelliklerin, bitkilerin yanı sıra hayvanlar da almıştır bundan payını. Ne iyi ki bu dünyayı bitkilerle, hayvanlarla paylaştığımızın bilincinde olan insanlar da var. Tan Oral bu insanlardan biri. Bu Kitabın Kuyruğu Var başlıklı kitabının girişinde şöyle diyor:
“Yaşamım boyunca birlikte olduğum, tanıştığım ya da uzaktan tanıdığım ne çok insan ve ne çok öteki yaratık tarafından fark edildim ve sevildim. Ve yine ne çok insanı ve ne çok diğer varlığı öylece sevdim, tutkuyla bağlandım onlara ve acıyla ayrıldım onlardan. İnsan kardeşlerim ve sevgililerim kadar hayvan dostlarım da yaşamımı dolduran vazgeçilmez değerlerim oldu hep. Havasını, suyunu, acısını ve tadını onlarla paylaştığım şu dünyada dost hayvanları ve dost hayranları anmak kalemimin borcu olmalıydı. Okuyun bakalım, tanışın onlarla...”
Tan Oral’ın sunusundan da anlaşılacağı gibi, “Bu Kitabın Kuyruğu Var” adlı kitabın içindeki öykülerin çoğu kuyruklu dostlarımızı anlatıyor. Gideceği yolu bilen Arkadaşım Eşek, ansızın gelip bir çocukla dost olan Bir Konuk, renkten renge giren Bir Küçük Eski Zaman Devi, “Papağan paşa hu!” diyebilen Yemyeşil Tüylü Kıpkırmızı Gagalı öyküsü anlatılan hayvanlardan bazıları. Atom, Mor Yeşil Gıdılı Cin Bakışlı Göğercin, İşte Benim Pireler, Penceremdeki Ses, Yaralı Kartal kitaptaki öteki öyküler...
Öykülerin kurgusu ve anlatım dili, okuruna gerçekten “Yaşama gülümseyerek bakmak” olanağı veriyor; hepsi de birbirinden ilginç, eğlenceli ve duyarlı öyküler. Sansür ve Bu Kitabın Kuyruğu Var adlı kitapların; çocukların, gençlerin bu dünyayı paylaştığımız bütün canlıların varlığını anımsamaları, onları yakından tanıyarak yaşama karşı duyarlık geliştirebilmelerine; düşünen, sorgulayan, yaşama eleştirel gözle bakabilen bireylerin yetişmesine katkısı olacağına inanıyorum ve bu iki kitabı her yaştan okura öneriyorum.
Evrensel'i Takip Et