12 Kasım 2015 15:51

Bizim bağımız onların baskısından güçlü

Bütün üniversitelerde topluluklara dönük baskının ve saldırının olduğunu biliyoruz. Biz de bu baskıları kendi üniversitemizde yaşıyoruz. Biz kim miyiz? Kocaeli Üniversitesi Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi!

Paylaş

Elif YETİGİN 
Kocaeli Üniversitesi
Hukuk Fakültesi 

Kadının baskı altında kalmadığı, sömürülmediği, bastırılmaya çalışılmadığı yoktur esasen. Ataerkil bir toplumun kadının üzerindeki baskısı, türlü engelleri aşarak geldiğimiz üniversite hayatımızda da devam ediyor. Biz genç kadınların aile ve toplum baskısından bir nebze olsun uzaklaşabilmek, kendimizi var edebilmek hayalleriyle geldiğimiz üniversitelerimiz hayal ettiğimiz gibi değil ne yazıkki. Bilimsel olmayan, özgür düşünemediğimiz, antidemokratik, sermayeye hizmet eden bir ticarethaneye dönüşen üniversiteler sistemin dayattığı cinsiyetçi eğitimden fazlaca nasiplenmektedir. Taciz oranlarının çok yüksek olduğu, kadına yönelik şidettin katlanarak arttığı bir ülkede, bu sorunun üniversitelerde herhangi bir derse konu olmaması, yapılan derslerin de çok niteliksiz olması, cinsiyetçi bir eğitimin kanıtı gibi. 

OKUL YÖNETİMİNİN YOĞUN İLGİSİ

Bütün üniversitelerde topluluklara dönük baskının ve saldırının olduğunu biliyoruz. Biz de bu baskıları kendi üniversitemizde yaşıyoruz. Biz kim miyiz? KOÜ Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi! Okul yönetimi bizim etkinliklerimize karşı yoğun duygular besliyor. Atölyemizin kulüp olmadığını söyleyerek sınıf kullanmamıza izin vermiyorlar. O zaman biz kulüp olalım dediğimizde ise önümüze birçok engel çıkarıyorlar. Biz de 100 metre engelli koşu misali bu engellere rağmen sesimizi çıkarmakta kızkardeşlerimizle buluşmakta ısrarcıyız. 

KAMPÜSLER SOKAKTAN FARKLI DEĞİL

Üniversitelerde kadın kulüplerinin olmaması, olanların da çeşitli şekillerde baskı altına alınması genç kadınların örgütlenmelerinin, bir araya gelmelerinin önüne geçmek için yapılan ucuz hesaplardır. 2015 yılında 346 kadın cinayetinin (ki belki de ben bu yazıyı yazarken bile bir kadın tacize, bir kadın tecavüze uğradı ve belki de bir kadın daha öldürüldü) yaşanmış olması içinde bulunduğumuz tablonun ciddiyetini ortaya koyuyor. Yargılamada cezalarda hak indirimine gidilmesi, tahrik unsurlarının bulunup ceza indirimi sağlanması, şiddet gören kadınların koruma talebinin karşılıksız kalması sadece 2015 yılında dahi yukarıda vermiş olduğumuz sayının giderek artacağını maalesef kaçınılmaz kılmaktadır.  Sokakta yaşadıklarımızla üniversitelerde yaşanan durum hiç de farklı değil. Boğaziçi Üniversitesi yurdunda, İstanbul Üniversitesi'nde yaşanan tacizler sadece birer örnek bu duruma. 

BİZİM DE ÇARDAĞIMIZ VAR!

Biz genç kadınlar bir araya geldikçe, sorunlarımızı paylaşıp birlikte çözüm buldukça güçlü olabiliriz. Pek çok kadın davasında zanlıların hiç değilse bir ceza alması biz kadınların davayı takip etmesiyle mümkün olabiliyor. Ya da arkadaşımızı taciz eden bir güvenlik görevlisinin işten çıkarılması bizim ses çıkarmamızla mümkün olabiliyor. O zaman bir araya gelmekten başka çaremiz var mı? Varsın üniversite yönetimi bizim kulüp olmamıza izin vermesin, varsın bize toplanacak bir sınıf vermesin. Buluşup çay içtiğimiz çardaklarımızı da yıkmadılar ya! Biz kız kardeşlik bağımızla her yerde buluşur, her yeri mesken edinip, sesimizi yükseltmeye devam ederiz. Bu da onlara dert olsun!
Bu yazıya nasıl bir son paragraf yazsak diye düşündük sen de gel demekten başka bir cümle bulamadık. Bu yazıyı okuduysan seni de her salı saat 16.00'da buluştuğumuz iletişim çardağına bekleriz.

3. SAYFA HABERLERİNE YAKIN REKTÖRLÜĞE UZAK

Bugün gelinen noktada hala üniversitelerde kadın sorununa ilişkin bir mevzuat yok. Geçen sene üniversitemizin mühendislik fakültesinde eğitimini sürdüren kadın arkadaşımız savcılığa, polise defalarca şikayette bulunmasına rağmen okula elini kolunu sallayarak satır ve silahla girebilen bir erkek tarafından kendini reddettiği gerekçesiyle saldırıya uğramıştı. Bu olay karşısında üniversitemizin kadın rektörü, bunun bir adli vaka olduğunu ve o erkek öğrenciye 
dair herhangi bir soruşturma açamayacağını söylemişti. Üniversitelerde kadınlara yönelik herhangi bir güvenlik tehdidi karşısında korumaya yönelik hiçbir yaptırımın olmadığını ve biz kadınların üniversite de yaşadığımız taciz, saldırı karşısında gidebileceğimiz bir yer olmadığını göstermiş oldu. Bu durum bize üniversitelerde kadın mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinin aslında biz üniversiteli kadınlara hiç de uzak olmadığını göstermiştir.

ÖNCEKİ HABER

Ankara'daki kadınlar Silvan için ses verdi: Silvan'da kadınların da halkın da öz savunması meşrudur

SONRAKİ HABER

ODTÜ'de IŞİD alarmı ve ifade özgürlüğü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa