Paris saldırılarının politik istismarı
Stefan KUZMANY
Der Spiegel
Paris’teki korkunç saldırı karşısında ne yapılabilir? Birçok insan sosyal medya ağlarında duygularını paylaştı. Haberler aradı, ekledi, sağduyulu davranma çağrısı yaptı. Bazıları acıdan, ne yapacağını bilememezlikten ve uyuyup da daha kötü bir haberle uyanmaktan korkarak sabaha kadar uyumadı.
Ama Markus Söder (CSU) gibi politikacılar ve Matthias Matussek (Die Welt) gibi köşe yazarları ne olup bittiğini bilmeden, anlamadan karışık sorulara kolay ve acil cevaplar buluverdiler: Markus Söder, Paris saldırlarının herşeyi değiştirdiğini, artık illegal ve kontrolsüz göçe izin verilemeyeceğini bildirdi. Bavyera eyaletinin gelecekteki muhtemel başbakanı Twitter hesabı aracılığıyla tüm dünyaya mesajını vermişti. 120’den fazla insan ölmüş, 200’den fazlası ağır yaralı. Biraz insani duygular besleyen herkes şaşkınlık ve acı içinde ama Die Welt yazarı Matussek, Paris saldırılarının ardından “sınırların sığınmacılara açılması ve milyonlarca genç Müslüman’ın Almanya ekonomisini rahatlatması tartışmalarına son verecektir” twitini attı. Yazısını gülümseyen sembollerle süslmeyi de ihmal etmedi.
TERÖRÜ BAHANE EDENLER...
Bu tür yazıları hiç de güzel olmayan, anlık tepkiler olarak değerlendirmek de mümkün. Ancak iyi ki böyle yapılmadı ve Söder, CDU NRW Başkanı Armin Laschet tarafından uyarıldı, Matussek de Die Welt şef redaktörü tarafından mahkum edildi.
Sığınmacı yurtlarının yakıldığı, sığınmacıların sokak ortasında dövüldüğü, binlerce kişinin ülkenin İslamlaştırıldığı histerisiyle sokağa döküldüğü bir ülkede Söder ve Matussek’in bu düşüncelerinde yalnız olmadıkları açık. Evet, birçok kişi sınırların kapatılması ve yabancıların sınırdışı edilmesiyle herşeyin güllük gülüstanlık olacağını düşünüyor. Çok basit görünse de, insanların sorunun kısa süre içinde çözülmesine yönelik özlemleri anlaşılsa da bu tür düşünceler hiç de hayırlı değil. Bir kere Söder’in yazdığı gibi “Paris saldırılarıyla herşeyin değişeceği” doğru değil. Matussek’in yazdığı “Sığınmacı tartışmasında yeni bir dönemin başlayacağı” da. Bunları talep edenler, sığınmacı politikasında serleştirme isteyenler bunu zaten yıllardır talep etmekteydiler. Şimdi yaptıkları terörü bahane ederek fikirlerini daha sert savunmaları. Pozisyonlarında herhangi bir değişiklik yok. Paris’te yaşanan terörü bahane ederek bize işte bu terörden kaçarak sığınanları teröristlikle suçlayıp sınırdışı etmeyi amaçlayanların düşüncelerinde iyimser bakarsak bir yamukluk olmalı. Ancak iyimser olmadıklarını biliyoruz; onlar İslamofobi ve yabancı düşmanlıklarını bu kez de Paris saldırılarıyla dillendiriyorlar.
İSLAMCI TERÖRİSTLERİN İSTEDİĞİNİ YAPIYORLAR
Bu tür fikirlerle kamuoyunun önüne çıkanlar tam da İslamcı teröristlerin istediğini yapıyorlar; İslam dünyası ile Hristiyan dünyası arasında derin uçurumlar yaratarak birbirimize düşmemizi hedefliyorlar. Açık, insani bir sığınmacı politikası, Almanya’ya gelenlerin uzun vadeli uyumunu amaçlayan bir çizgi bu anlamda en iyi antitoksindir. Almanya, savaştan ve terörden kaçanlara kapılarını açarak tüm dünyaya, doğal olarak İslam dünyasına da, din farkının önemli olmadığını gösterme şansına sahiptir. Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Ateist olmamız değil ortak değerlerimiz, insanlığımızdır önemli olan. İnsanlık dine göre bölünemez. Şu an teröristler ve terör saldırılarının kurbanları olarak bölünmüş durumdadır. Terörden mağdur olanların birleşme ve ortak mücadele etme zamanıdır artık. Paris saldırıları, sığınmacılara arkamızı dönmemize yol açmamalıdır. Cuma akşamından beri Avrupa’ya gelen sığınmacıların çoğunun neden kaçtıklarını bir kez daha iyice öğrendik. Acımız da düşmanımız da ortak!ir
(Çeviren: Semra Çelik)
Evrensel'i Takip Et