Ceddimize dokunmayın!

Aydın ÇUBUKÇU
Tam da milli birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyacımız olduğu, futbol maçlarında bile yerli yersiz heyecan şahlanışlarıyla acayip hassasiyetlerimizin ayağa kalktığı bir zamanda, birileri damarımıza basıyor, sinirimizi bozuyor! Dünya kan deryasına dönmüş, düşman dört bir yandan saldırıyor, tam o sırada Kösem Sultan’ıtelevizyon dizisi yapıyorlar!
E, tabii ki Paris katliamında öldürülenler için saygı duruşu yapılırsa tekbirli sloganlarla öfkemizi haykırırız!
Önce ceddimizin şanlı tarihine altın harflerle yazılmış sayfalara bir göz atalım!
KÖSEM SULTAN KİMDİR, ESERLERİ NELERDİR?
Asıl adı Anastasia olan 15 yaşında bir cariye, kendisi gibi henüz ergenlikten çıkmış 1.Ahmet’in hasekisi olup Mahpeyker adını almıştı. Dördü erkek, toplam altı çocuk doğurdu. Kocası, Sultan I.Ahmet, 28 yaşında öldükten sonra iktidarı fiilen ele geçireceği ilk adımı attı; 11 yaşındaki oğlunu, IV. Murad namıyla tahta çıkardı. Murat, 20 yaşına gelene kadar anasının dizi dibinde, o ne derse onu yaparak idare ettiyse de, günün birinde nasıl olduysa aklı başına geldi ve anasını saraydan uzaklaştırmaya karar verdi, ona sadık adamları da kesip biçti… Ne var ki o da babası gibi genç yaşlarında öldü. Kösem Sultan saraya döndü ve yıllar boyu ağabeyinin kendisini öldüreceği korkusuyla odasından çıkamamış, aciz ve hastalıklı İbrahim’i padişah yaptı. Meşhur Deli İbrahim, anasının iktidarını perdelemekten başka işe yaramadı. Şanlı tarihimizin en eğlenceli bölümlerinden biri böylece başlamış oldu, ama Mahpeyker Kösem Sultan’ın, öncekinden daha güçlü, daha gaddar icraatıyla iktidarı yeniden ele geçirdiği dönem de onun padişahlığı sırasında oldu. Ceddimizin şanlı tarihinin en neşeli figürlerinden biri olan Deli İbrahim, kadınlara ilgi duymayan, çocukça eğlencelerle vakit geçirmeyi seven, bu yüzden de hanedana bir erkek evlat vermeye üşenen bir adamcağızdı. Öyle ki, Devlet-i Ali Osmani’nin aklı erenleri, Kırım Hanını devletin başına çağırmayı bile düşünür hale gelmişti… Çünkü Deli İbrahim yüzünden Osmanlı’nın zürriyeti kesilmek tehdidi ile karşı karşıyadı. Neyse ki, İbrahim’in derdine Cinci Hoca denilen büyücü, üfürükçü, gizemli marifet sahibi olarak ünlenmiş uyanık sahtekâr bir çare buldu. Ondan sonra Deli İbrahim’in aklı başına geldi. Önceanasınısaray dışına yolladı, sonra da Rodos’a sürmeye kalkıştı. İpler orada koptu. Kösem Sultanın emrindeki saray âlimleri, vezirleri toplanıp “delidir” hükmüne varıp İbrahim’in tahttan indirilmesini kararabağladılar. Zavallıyı daha önce 22 senesini geçirdiği hücresine kapattılar. Sonra da feci şekilde, döverek, boğarak öldürdürer. İbrahim, fani dünyanın kendisine çektirdiği acılardan kurtulmadan önce bir oğlan babası olmuştu. Anası Kösem, bu kez onun 6 yaşındaki oğlu Mehmed’i tahta çıkardı. Ancak bu sefer, bir başka kadın iktidara ortak olmak istemektedir: Çocuk Padişah Mehmed’in anası Turhan Sultan...
Turhan Sultan, Mahpeyker Kösem Sultan’ın bütün oyunlarını çözebilecek ve karşı hamleleri zamanında yapabilecek yeteneğe ve zekâya sahip bir kadındır ve ceddimizin en parlak yıldızı odur desek, itiraz edilmemelidir! Son hamlesi, Kösem Sultan’ın ölüm emrini vermesidir. Cellâtlar 62 yaşındaki Kösem Sultan’ın ellerini keser, kulağını koparır, yüzüklerini almak için parmaklarını kırar ve sonunda perde ipiyle boğarak öldürürler. Ama bu feci sona gelmeden önce, İmparatorluğun gördüğü en büyük kent isyanlarından biri yaşanır; “esnaf isyanı” olarak adlandırılan bu ayaklanmayı Turhan Sultan’ın kışkırttığı söylenir. Mümkündür, çünkü isyan sırasında, saray içinde de çatışma başlamıştır. Kelleler uçmuş, harem basılmış, Kösem’e bağlı kadınlar kılıçtan geçirilmiştir…
KADINLAR SALTANATI MI?
Kimi tarihçiler, bu kavgayabakarak, Osmanlı’nın bu dönemini, çöküşün başlangıcı olarak yorumlarlar ve bundan da kadınları sorumlu tutarlar. “Dindar ve kindar bir nesil” isteyen Necip Fazıl-ki Recep Tayyip Erdoğan’ın kıymetlisidir!- bu konuda en ileri gitmiş, Kösem Sultan şahsında bütün saray kadınlarına fena halde saldırmış bir değerli ideologdur!
Oysa Saray’ın bu yırtıcı kaplanları, bazen, kaskatı bir bencillik ve bireysel kurtuluş kaygısıyla, belki de kölelikten kurtuluş hırsıyla, köşeye sıkıştırılmış bir av hayvanın hırçınlığıyla saldırarak, saray ilişkilerinin kendileri sunduğu imkânları kullanarak iktidarı ellerine almışlardır. Ya kendileri cehennemin dibini boylayacaklardır, ya da kendilerini yok etmek isteyen herkesi cehennemin dibine yollayacaklardır! Asla bir orta yolun, uzlaşma olanağının olmadığı çok keskin çelişkiler yumağının kör düğüm olmuş bir yerinde durduklarının farkındadırlar. Uçurumun kenarında pazarlık olamaz! Kösem Sultan böyle bir düğüm noktasında rol üstlenmiştir ve ben hakir ve cahil dostunuza soracak olursanız, bu rolü pekiyi oynamıştır.
TARİH NE DİYOR? OSMANLI TORUNLARI NE DİYOR?
Fransız tarihçi Leslie Pierce, henüz Kösem ortada yokken, ama Hürrem geleneği yerleşmeye başlamışken, Şeyhülislam Sunullah Efendi’ninkadınların devlet işlerine karışmasından şikâyetçi olduğunu yazmıştı.Ona dayanarak Osmanlı’nın kadın sultanlar yüzünden çöktüğünü söyleyen çoktur. Elbette çöküşün asıl nedeni, bir zamanlar kolayca at oynattıkları Avrupa kıtasında artık feodal parçalanmışlıkların erimeye başlaması ve güçlü birlikler oluşturabilen krallıkların ortaya çıkmasıdır. Kösem Sultan, tam da bu evrede, şiddet ve entrikayla işlerin bir süre daha yürütülebileceğini keşfetti. İki oğlunu öldürdü, isyanlar kışkırttı, nice vezirlerin, beylerin, ağaların kelleleri saray avlularına yuvarlandı ve imparatorluk bir süre daha, hiç olmazsa saraydan başlayan bir yıkımdan, onun sayesinde, uzak kaldı.
Olumlu, olumsuz her yönüyle Mahpeyker Kösem Sultan’ın trajik hikâyesi bundan ibarettir. Hayli haşin bir iktidar dönemi ve korkunç trajik bir son! Şanlı tarihimiz bize bunları anlatıyor!
‘OSMANLI OCAKLARI’ HASSASİYETİ!
AKP’ye yakın ya da bağlı oldukları söylenen, ama esasolarak R.T. Erdoğan’a bağlı oldukları herkes tarafından kabul edilen topluluk, Kösem Sultan için şu beyanda bulunmuş: “Osmanlı saray hayatına yönelik tarihi hatalarla bizi çıldırttı”… “Muhteşem Yüzyıl Kösem, Osmanlı Medeniyetiyle resmen alay etmektedir. Bu diziyi yapanları, göz yumanları Osmanlı Ocakları kültürel ve sanat alanlarında affetmeyecektir”…
Aslında bu görüş, daha televizyon dizisinin birinci bölümü yayınlanır yayınlanmaz kamuoyuyla paylaşılmıştır. “Hatalar” nelerdir, açıklanmamıştır; “saray hayatıyla” nasıl ve hangi biçimde alay edilmektedir, öğrenemiyoruz! Aslında ne olmuştur da, dizi neyi yalan yanlış anlatmıştır, anlayamıyoruz!
Osmanlı’dan hayali bir azamet ve mutlak iktidar imgesi üretmeye çalışmanın, pratik politika açısından gerekli ve değerli görüldüğü açıktır. Ne var ki, tarihsel gerçeklik bu çabayı beyhude bir çaba haline sokacak bir çıkmaz sokaktır.
Osmanlı kelimesini, olur olmaz kebapçı tabelalarına, baklavacı dükkânlarına yazanlar, bununla neyi pazarladıklarını belki bilmiyorlardır, ama adı “Osmanlı Ocakları” olan bir iktidar örgütünün kendi tarihini iyi bilmesi şart değil midir?
Hiç olmazsa Necip Fazıl gibi bir manevi önderlerinin bu konuda ne söylediğine bir baksalardı!
Genel Başkan Kadir Canpolat, “Bu dizi ve benzer kötü algı yapan dizilerin izlenilmemesi yönünde Osmanlı Ocakları genel başkanı olarak talimat veriyorum. Kimse bu tarihini bilmez, yalan, yanlış sahnelerle kurgulanan, amacın çok dışında çekilmiş bu diziyi izlemesin!” diyor.
Ola ki, üstadın Yeniçeri adlı eserini okumamıştır. Orada, yalnızca yeniçerilerin değil, onlar vasıtasıyla çürümüş devlet yapısının ve çökmekte olan bir imparatorluğun içine düştüğü açık ve inkâr götürmez rezaletlerini de görecektir. Hangi “kötü algı” kim tarafından dile getirilmiş?
“Dizi yayından alınmazsa yurt genelinde demokratik eylemler başlatabiliriz” sözlerini, Kısakürek için de söyleyebilir mi?
Osmanlı Ocaklarının gençleri, yeniçeri kılığında gezmeyi pek seviyorlar. Onların kişiliğinde kendilerinin de yeniden bir “şanlı tarih” yaratmaya aday olduklarını göstermek istiyorlar. Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in, Kösem Sultan hakkında da pek yerinde tespitler yaptığı eserinden aldığımız sözleriyle bitirelim: “Türkün bütün milli düşmanlarından beter ve şenaat çapında bir tasallutla kendi vatanını işgal altında tutan …kendi yurdunun alçağı yeniçeri…”
Evrensel'i Takip Et