İşçiye kapanan kapılar patronlara hep açık
IFF Aroma işçilerinin direnişi 79 günü geride bıraktı. Yasalarda yer almasına karşın sendikalaştıkları için işten atıldıklarını söyleyen işçiler sonuna kadar direnmekte kararlı.
Hasret Gültekin KOZAN
Kocaeli
Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan IFF Aroma önünde 79. gündür direnen işçilerin konuğuyuz. Tek Gıda-İş Sendikasına üye olmalarının ardından işten atılan 30 işçi, fabrikanın önünde ilk günden bu yana direnişlerini sürdürüyor, hem de polisin çadırlarını Kocaeli Valisi’nin emriyle yerle bir etmesine rağmen. Biz de işçilerle bugüne kadar yaşadıklarını ve bundan sonrası için ne düşündüklerini konuştuk.
‘İKİ AY SONRA ÇOCUĞUM DÜNYAYA GELECEK!’
9 yıldır IFF çalışanı olan Cenk Çakıcı, bu süre içerisinde hiçbir hak talep edemediğini belirterek söze başlıyor. “Zalimce saldırılara karşı emeğimizin karşılığını almaya karar verdik, Tek Gıda-İş’te örgütlendik” diyen Çakıcı, sendikal haklarına saygı duyulmasını istiyor. “Bizim çocuklarımızın, ailelerimizin gelecekleriyle oynamaya çalıştılar, kapının önüne koydular. Ailem yaşanılan duruma elbette sitem ediyor ama hiçbir zaman birbirimizi kırmadan evimde annemle, eşimle bilgileri paylaşarak onların da bana destek olmasını sağladım. Benim iki ay sonra bir çocuğum dünyaya gelecek, 2 yaşındaki oğlum daha yeni yeni konuşsa bile benimle birlikte evin içinde slogan atıyor. İşsizlik maaşımızı hak olmaktan çıkaran işveren ve vekilleri, doğacak çocuklarımızın ahını nasıl aldıklarını iyi düşünsünler” diyen Çakıcı, direnişin kazanımla sonuçlanacağından emin.
İşten çıkarılış biçimlerinin insani değerlere sığmayacak bir biçimde gerçekleştiğini belirten Fatih Sancak, bu direnişin kendilerine çok şey öğrettiğini belirtiyor. Sancak “Burada her gün yeni bir şeyler öğrendik. Daha da öğrenmeye devam ediyoruz. Bu yola düşünce hukukun nasıl işlediğini de görmüş olduk” diye konuştu. Çakıcı, civar fabrikalarda çalışan işçilerin gözünün kulağının direnişte olduğunu, onların da örgütlenmek istediğini ama cesaret edemediklerini ifade etti.
‘HUKUK YOLU VAR DİYORLAR AMA...’
Mehmet Öz, hukukun işlememesinden yakınıyor: “Anayasa bize sendikaya üye olma hakkı veriyor ama patron bizi kapının önüne koyuyor, benim anlamadığım biz ne yapacağız o zaman? Mademki böyle bir madde var, biz bu hakkımızı kullanıyoruz, neden işten atılıyoruz? Ya da işverene bir yaptırım neden uygulanmıyor? Hukuk yolu var diyorlar ama yıllar sürüyor, bu süre zarfında başka bir iş bulamıyoruz. 25/2’den işten atıldık, yüz kızartıcı suç ve hırsızlık suçlamasıyla işten atıldığımız için bizi kimse işe almıyor, böyle bir şey olmamasına rağmen.”
Geride ailelerini, çocuklarını bırakarak bu mücadeleye giriştiklerini belirten, Eren Tokgöz ise, “Biz bu davaya inandık, polisle, valiyle üstümüze gelse de patron, sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. Erol Erdaş da sendikanın yetki belgesinin gelmesiyle baskıların arttığını ve işten atıldıklarını anlattı. “Türkiye’de hak arandığı zaman neden Anayasa ve mahkemeler gevşek davranıyor, ağır hareket ediyor?” diye soran Ahmet Özgür Uğur, Mecliste işçileri temsil eden milletvekillerinin olmasını istiyor.
Haklarını alamadıklarını için örgütlendiklerini söyleyen Murat Erzurum ise, içeride sağlıksız şartlarda üretim sağladıklarını belirterek, “Bu iş bizim onur davamızdır artık. Ellerinden geleni artlarına koymasınlar, biz bu zafere giden yolda mücadelemizi sürdüreceğiz çünkü” diye konuştu.
KIŞ GELDİ, YAKACAK SORUNU ORTAYA ÇIKTI
Patronun bütün baskılarına rağmen yılmadıklarını belirten Mesut Kır,“Evde huzursuzluk tabii ki var, kış geldi yakacak sorunu ortaya çıktı. Sıkıntılar asıl bundan sonra başlıyor ama biz bu sıkıntılara da boyun eğmeyeceğiz. Evimizin huzurlu bir şekilde devamını da sağlayacağız. Mücadelemizi kazandıktan sonra ise evdekilerle, ailemizle, dostumuzla bu zaferimizi kutlayacağız” diye konuştu. Ömer Kurtoğlu ise, “Yine en büyük destekçimiz sendikamız ve bölgede bulunan diğer fabrikalarda çalışan işçi dostlarımız. Her türlü yardımı bize sağlıyorlar. Bütün bu zorlukları dayanışarak atlatıyoruz” diye konuştu. Kurtoğlu, şu soruyu sordu. “Hakkımızı aramak için aşındırdığımız kapılar yüzümüze kapatılan kapılar, neden patronlara sonuna kadar açık?” “Burada bizim mücadelemiz, tüm işçi sınıfının mücadelesidir. Biz bunu artık kendi kişisel mücadelemiz olarak görmüyoruz, emeğin sermayeye karşı mücadelesidir bu” diyen Engin Kaya, emek dostu herkesi yanlarında olmaya çağırdı.
DAYANIŞMA VE DESTEK ÇAĞRISI
TEK GIDA-İŞ Örgütlenme Uzmanı Yunus Durdu, sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın G20 zirvesinde yaptığı konuşmaya değinerek başladı: “Konuşurken sanki Türk-İş’in, DİSK’in genel başkanı konuşuyor sandım. Yoksulun hakkından emekçinin hakkından bahsediyordu. Ama direniş çadırının Kocaeli Valisinin emriyle polis ve TOMA’larla başımıza yıkılmasından haberi yoktu galiba! Polis çadırımızı başımıza yıktıktan sonra, öğreniyoruz ki içeri girip patrona ‘Bakın söz verdik, istediğinizi yaptık’ diyor. Böylesi bir durum içindeyiz.” Mücadelelerini soruna kadar sürdüreceklerini ifade eden Durdu, şu çağrıda bulundu: “Emeği temsil eden sendikacıların titreyip kendilerine gelmesini istiyorum. Türkiye işçi sınıfını IFF direnişi etrafında birleşmeye ve tek yumruk olmaya çağırıyorum. Bu mücadeleyi IFF işçileri kaybederse, bilin ki Türkiye işçi sınıfı kaybedecektir.”