Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri, şiddeti gizlemeye yarıyor
Kadınları koca dayağına razı eden, eve döndürmeyi hedefleyen ataerkil bakış, siyasal iktidar ve bürokrasi tarafından itinayla ŞÖNİM’lerde de uygulanıyor. ŞÖNİM’lerdeki çalışmalar, kadınları güçlendirmeye değil, şiddet uygulayanla kadını ailede bir arada tutacak ‘arabuluculuk’ çabalarına odaklanıyor.
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Songül Sallan Gül, Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) ile ilgili sorularımızı yanıtladı. ŞÖNİM’lerin rolünün tartışmalı olduğunu ifade eden Gül, “ŞÖNİM’ler uygulamada şiddeti önleme değil, gizleme yerleridir” dedi.
Aile içi şiddetle mücadelede ŞÖNİM’lerin rolü nedir?
Kadınları koca dayağına razı eden, eve döndürmeyi hedefleyen ataerkil bakış, siyasal iktidar ve bürokrasi tarafından itinayla ŞÖNİM’lerde de uygulanıyor. ŞÖNİM’lerdeki çalışmalar, kadınları güçlendirmeye değil, şiddet uygulayanla kadını ailede bir arada tutacak ‘arabuluculuk’ çabalarına odaklanıyor. Aile içi şiddetin toplumsal cinsiyet temeli göz ardı edilirken sığınmaevlerinin evrensel ilkeleri yok sayılıyor. Şiddetin nedenini yoksullukta arayan, bu nedenle de geçici sosyal yardımlarla aileyi sözde rahatlatacak önlemlerle bir oyalama taktiği sürüp gidiyor. Dolayısıyla ŞÖNİM’lerin rolü bu noktada tartışmalı.
Yani ŞÖNİM’ler Bakanlığın ikna merkezleri gibi mi çalıştırılıyor?
Eski kurumlar yeni adla bir gecede yaptım oldu tavrı ile karşımıza çıkarılmakta. Aile içi şiddetle mücadele etmek durumunda kalan iktidar, ŞÖNİM adıyla “eski şarabı yeni şişede” sunuyor. Var olan ve iyi işlemesine izin verilmeyen, sosyal hizmet anlayışından ve sosyal hizmet uzmanlarından giderek uzaklaşan, neredeyse Milli Eğitimin arka bahçesi haline gelen bir SHÇEK modeliyle (Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleriyle) yola devam etme kararı almış gözüküyor. İktidarın şiddeti önleme konusunda istekli görünme tavrı, ŞÖNİM’leri politik bir tavırla topluca açma törenleriyle karşımıza çıkabilmekte.
NASIL İŞLETİLECEĞİ MUĞLAK
Bu haliyle aile içi şiddeti önlemede bir fark yaratması beklenebilir mi?
Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri, özellikle Ankara modeli üzerinden cilalanarak sunuldu. Ama ne zaman, nerelerde ve neye göre kurulacağı belirtilmeden 14 pilot ilde; Ankara, Adana, Antalya, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Gaziantep, İstanbul, Trabzon, Mersin, Malatya, Samsun, Şanlıurfa, İzmir’de uygulanma başlatıldı. Şimdi bu merkezlerin hali ve konumu nedir? Yine ŞÖNİM’lerin 14 pilot il dışında nasıl işleyeceği de belli değildi, ama son aylarda pek çok ilde ŞÖNİM açılmasına izin verildi. Hazırlıklar devam etmekte. Zihniyet değişmez ise, bunlarda da eski düzen devam edecek gibi. Aslında görünüşte bu merkezileşme aile içi şiddeti yaşayan kadınları ilk anda travmadan kurtarmayı ve destek hizmetlerini bir elden yapmayı amaçlayan bir girişim.
Ama SHÇEK’lerin (Aile Sosyal Politika Bakanlığı İl Müdürlüklerinin) var olan kurumsal yapısı ile personel yapısı ve olanaksızlıkları göz önüne alındığında, bu haliyle kadınlara yarar üretmekten çok, zarar verecek bir hal kazanabilir. Zaten iş yükü altında boğulan il müdürlükleri bu yönetmelikle daha da işlemez hale getirilmekte. Politikleşme boyutu ise şimdiden kendini göstermiş durumda. Pilot illerin çoğunda aile danışma merkezlerinin tabelaları bir gecede değişmiş ve törenlerle adları ŞÖNİM olmuştu. Erkek bürokratların gövde gösterileri ve büyük nutuklarıyla davul-zurna ile açılmışlardı. Yani toplu konut, toplu sünnet ya da toplu nikâh töreni gibi siyasi şova dönüştürülmüştü. Dolayısıyla aile içi şiddeti önlemede bir fark yaratır mı sorusuna evet demek şu halleriyle oldukça zor.
UYGULAMALAR ERKEKTEN ÇOK KADINI CAYDIRIYOR
Gelinen noktada ŞÖNİM’leri nasıl tarif edersiniz?
ŞÖNİM’lerde, şiddete uğrayan kadınların risklerden (şiddeti gerçekleştiren kocalar ve akrabalardan) korunması için düşünülen güvenlik önlemleri ayrıca sorgulanmaya değer. Güvenlik düzenlemeleri kadınların mahremiyet haklarını ihlal ettiği gibi, şiddet uygulayan erkekten çok, şiddet mağduru kadını caydırıcı niteliktedir. Kadın sığınmaevlerinde olduğu gibi, şiddet mağduru kadınları güçlendirmekten de oldukça uzaktır. ŞÖNİM’ler, ‘kaş yapayım derken göz çıkarma’ durumuyla karşı karşıyadırlar. Nitekim pilot bazı illerde bürokratlar (Şanlıurfa’da olduğu gibi) illerinde aile içi şiddetin azaldığını gösterme yarışına girmiş durumda. Bağımsız kadın örgütlerinin dile getirdiği gibi, bu haliyle bu merkezler, şiddeti önlemek yerine gizlemeye yönelik birer kurumsal yapı haline dönüşecek ya da koruyucu ataerkilliği pekiştirmeye yarayacaktır.
SIĞINMAEVİNDE ÇALIŞANLAR KADIN BAKIŞ AÇISINA SAHİP OLMALI
Çankaya Kadın Danışma Merkezi Sorumlusu Sosyolog Gülhan Alıcı Avşar, belediye bünyesinde işletilen sığınmaevi ile ilgili bilgi verdi. Sığınmaevindeki kadınlara hukuki ve psikolojik destek sunduklarını, gerekirse koruma altına aldırıp kimliklerini değiştirdiklerini, iş bulduklarını, çocuklarına bakım hizmeti verdiklerini anlatan Avşar, sığınmaevinde çalışanların kadın bakış açısına sahip olmasının önemine vurgu yaptı.
Ankara'da kaç tane sığınmaevi var?
Şu an Ankara’da devlete bağlı 3 konukevi ve 1 ilk kabul birimi bulunuyor. Belediyelere ait de 4 sığınmaevi, yani toplamda 8 sığınmaevi var.
Sizin sığınmaevinizde kadınların yeni yaşama kazanılması için ne gibi destekler sunuluyor?
Kadınların yaşama kazandırılması için gerekli her türlü destek sığınamevimiz ve Kadın Danışma Merkezimiz üzerinden sağlanmaktadır. Hukuki desteğe ihtiyacı olan kadınlar Ankara Barosu’na bağlı Gelincik Merkezi ve Kadın Hakları Merkezi’ne yönlendiriliyor. Psikolojik destek zaten sığınmaevimizde görevli psikolog tarafından sağlanıyor. Bununla birlikte çalışmak isteyen kadınları öncelikle belediyemizin iş ve istihdam merkezine, İŞKUR ya da diğer meslek edindirme kurslarına yönlendiriyoruz. Bağımsız yaşama geçmek isteyip sığınamevinden ayrılan kadınlara, Kadın Danışma Merkezimize gelen ikinci el eşya bağışı ya da ÇAYED’e (Çankaya Yardımlaşma ve Ekonomik Dayanışma Derneği) gelen bağışlar üzerinden evini döşemesine yardımcı oluyoruz. Sığınmaevinde kalan kadınların nakdi desteğini (aylık 150-200 TL ) Sosyal Yardımlaşma Vakfı karşılıyor, onun haricindeki tüm masraflar belediyemizin Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü bütçesinden karşılanıyor.
Ayrıca verdiğimiz en önemli ihtiyaçlardan biri olarak sığınmaevimizde kreş ve etüt birimi var. Kadın çocuğunu kreşe ya da etüte bırakıp, dışarıdaki işlerini halledebiliyor; en önemlisi de bu sayede çalışabiliyor. Türkiye’de çoğu sığınmaevinde kreş olmadığı için kadınlar istihdama katılamıyor ne yazık ki.
Yaptığımız hizmetlerden en önemlisi sığınmaevimize kabul edilen kadınları 6284 Sayılı Kanun’dan yararlandırıp koruma altına aldırıyoruz. Çok ciddi can güvenliği riski olan kadınların istekleri doğrultusunda kimliklerini değiştiriyoruz; tabii çocuklarının da.
Sığınmaevinizin gerekli kriterler ve çalışanlar açısından durumu nedir?
Sığınmaevimiz açıldığı günden bu yana örnek gösterilir. Gerek uzman kadrosu gerek fiziksel özellikleri ve tüm çalışanlarımızın kadın bakış açısına sahip olması da önemli bir etken. İl içi ve il dışından sığınma evi/kadın danışma merkezi açılacağı zaman görüşlerimiz alınıyor, gelen personele 2-5 günlük sığınmaevi /danışma merkezi işleyişi hakkında bilgilendirme, oryantasyon ve şiddet konulu eğitimler veriliyor.
Çoğu sığınmaevinde genelde uzmanlar çalışıyor. Örneğin bizim sığınmaevinde iki sosyolog, bir sosyal hizmet uzmanı, bir toplumsal cinsiyet uzmanı, bir psikolog, bir etüt öğretmeni çalışıyor. Ayrıca üç yardımcı öğretmen, altı gözetmen, dört iç güvenlik, dört dış güvenlik, altı gözetmen, bir temizlik elemanı, bir mutfak personeli görev yapıyor. Kadın Danışma Merkezi’mizde ise bir sosyolog ve bir sekreter çalışıyor.
DEVLET ÖNCE ‘KONUKEVİ’ İSMİNİ DEĞİŞTİRMELİ
Devletin sığınmaevlerine bakışını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Devletin bakış açısını en iyi özetleyen kadını, Bakanlığın adından düşürmesi. Kadını sadece aile içinde değerli gören bir anlayış hakim. Bu, sığınmaevlerine verdikleri isimde de gizli aslında. Devlete bağlı sığınmaevleri ‘konukevi’ diye geçer. Kadın örgütlerine ya da belediyelere bağlı sığınmaevleri de sığınak, barınak, sığınmaevi vs. diye. Kadını konuk olarak gören ve verdikleri misafirhane, konukevi vs. isimlerle şiddeti normalleştiren bir anlayış hakim. Esasında konukevi ismini değiştirmekten işe başlanabilir, sonrasında alanında yetkin, kadın bakış açısına sahip kişilerle çalışılması gerekir. En önemlisi de kreş ve etüt birimleri olması gerekir ki kadın yeniden yaşama kazandırılabilsin.
ALO 183’Ü ARAYIN!
Şiddet gören kadınlar ilk önce nereye müracaat etmeli?
Şiddet gören bir kadın öncelikle karakola başvurmalıdır, sonrasında zaten polis aracılığıyla ŞÖNİM’e götürülüyorlar. ALO 183 Sosyal Hizmet Hattı’nı arayabilirler. Bizim Kadın Danışma Merkezimizi (0312-4588900) ya da diğer belediyelere ait kadın danışma merkezilerini arayabilirler.