Kadın olarak kendini savunmanın örgüt hali
Kadına karşı şiddetle, tacizle tecavüzle mücadele etmek özel mülkiyet ve biriktirme sistemi olan kapitalizmle mücadele etmekten ayrıldığında kör dövüşüne benzer...

Çağla Yolaşan
Amed
Dergimizin bu sayısı, 25 kasım 2015 tarihine denk düşerken, kadın cinayetlerine, tacize, şiddete, tecavüze karşı verdiğimiz mücadeleye, AKP’nin 13 yılında kırıma uğramış kadınlara dair iki kelam edelim istedik...
Devletin resmi rakamları bile bize son 13 yılda 6.000’e yakın kadının katledildiğini söylüyor. Katledilen kadınların yanı sıra tecavüze uğrayan, çocuk yaşta zorla evlendirilen, şiddete uğrayan, çifte sömürüye maruz kalan kadınlar istatistiki rakamlara sığmıyorlar; Yanımızda, en yakınımız, bazen de ta kendimiz... Bahsettiğimiz kadınların büyük çoğunluğu biz genç kadınlardan oluşuyor. Zorla evlendirilmek, tecavüz, erkek işçinin yarısı kadar ücretlerle çalıştırılmak, okullarda, kampüste hem eğitim sisteminin yarattığı tekçi fikirlerin mağduru olmamız hem uğradığımız polis şiddeti yoğunlukla genç kadınlara özgü.
SÖMRÜLMEMİZİN TARİHİ
Hepimizin malumu, tüm bunlarla mücadele edebilmenin temel aracı örgütlü olmak. Bu örgüt kimi zaman mahalledeki kadın derneklerimiz oluyor, kimi zaman kampüslerde kurduğumuz kadın atölyeleri, kulüpler... Biliriz ki kadının sömürülme tarihi, özel mülkiyetin, mülke bekçilik etmenin gelişmesiyle paralel doğrultuda gelişmiştir. Dolayısıyla kadına karşı şiddetle, tacizle tecavüzle mücadele etmek özel mülkiyet ve biriktirme sistemi olan kapitalizmle mücadele etmekten ayrıldığında kör dövüşüne benzer.
İHTİYACIMIZ OLAN
Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce, biraz haberleri karıştırdım... İTÜ’de taciz, Boğaziçi yurdunda tecavüz, İstanbul Üniversitesi’nde güvenlikçi tacizi... Son olarak da ODTÜ’den bir haber: “ODTÜ’de ‘sözde’ Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Topluluğu, izinsiz tanışma toplantısı düzenlediği için kadın öğrencilere soruşturma açıldı’. Evet dünyanın en iyi ilk yüz akademisinden biri oluşuyla bildiğimiz ODTÜ de mücadele etmek üzere birleştiğimiz örgütleri terörize edip engellemekten geri durmuyor. İşte tam da burada daha fazla birleşip mücadele etme ihtiyacı kendini hissettiriyor.
MÜCADELE EDECEĞİZ, PEKİ AMA NASIL?
Son günlerde şiddete karşı ne yapmalı sorularına şöyle cevaplar da alıyoruz; öz savunma. Öz savunma denilen şey nedir? Şiddet anında kendini çeşitli araçlar vasıtasıyla korumak diye kabaca özetlemek yanlış olmaz herhalde. Peki topyekun bir kadın mücadelesinin biçimi olabilir mi?
Kadına karşı uygulanan şiddetin tarihsel kaynağını kavramak, bu kaynağın tüm uzantılarıyla beraber yeryüzünden silinmesi mücadelesinin tarafı ve parçası olmak, bunun için örgütlü mücadele etmek savunmamızın esasıdır; özüdür. Yaşam içerisinde karşımıza çıkanların da doğruladığı gerçek budur demek çok da iddialı olmaz.
Şehrin karanlık bir sokağında, evlerin arka odalarında, toplu taşımada yalnız kalındığında karşılaşılan şiddeti bertaraf etmenin yolu öz savunmadan geçer demek yerine örgütlü olmaktan geçer diye bir formüldür kullandığımız. Kısacası, bir fakültede bir kadının uğradığı tacizin tüm fakülte öğrencilerini ayağa kaldırmasıdır. Fakülteleri de aşan mahallelere işyerlerine yayılmış bir örgütlülük bahsettiğimiz. Canı yanan tek bir kadın için tekmil mahalle ses çıkarmaktır. Şiddeti var eden koşulları da yerle yeksan etmek demek aynı zamanda…
Evrensel'i Takip Et