Biz sadece türkü söylemiyoruz
Kadının hayatı, dar bir üçgende geçiyor. Eş, çocuk, temizlik... Daha anne karnında bebeğin cinsiyeti belli olduktan sonra her şey pembeye bulanır, sanki başka renge hakkımız yokmuş gibi. Kıyafetten beşiğe, beşikten hayallere kadar her şey pembe…

Kadının hayatı, dar bir üçgende geçiyor. Eş, çocuk, temizlik... Daha anne karnında bebeğin cinsiyeti belli olduktan sonra her şey pembeye bulanır, sanki başka renge hakkımız yokmuş gibi. Kıyafetten beşiğe, beşikten hayallere kadar her şey pembe… Doğup da büyüdükten sonra ise kucağımıza bir oyuncak bebek verilir. İşte hayatımızın ilk sorumluluğu! Onu doyurur temizler, giydirir, koruruz. O an geleceğimizin temellerini de atmış oluyoruz. Sonra mı? Sonra evcilik oynamaya başlarız. Biz yine oyuncak bebeğimize bakar, yemek ve temizlik yapar, kocamızın işten gelmesini bekleriz. Hep aynı üçgen; eş-çocuk-temizlik.
Hiç unutmam, bir ana sınıfı ziyaretimde kızlar kavga ediyorlardı. Sorunun ne olduğunu anlamam gerçekten zor olmuştu. Evcilik oynamak istiyorlardı ama hepsi de anne, eş olmak istiyordu. Erkek sayısı az olunca kızlar birbirine girmişti. Epeyce izledim. Babayı yolculadıktan sonra bebeğine bakıp, uyutup, şarkı söyleyerek temizlik yapıyordu minik kızımız. Belki de bu oyunun gerçeği evindeydi... Hepimiz büyüdük; oyuncak kaplar, oyun eşi eşler, bez bebekler yerine gerçeklerine sahip olduk.
Peki biz bu kadar mıyız? Kadın olmak ne? Kadın demek emek demek, mücadele demek, yaşam demek... Evde, işte, sokakta, meydanda; olunması gereken her yerdeyiz.
Biz Mersin’de üç kadın, bunu hatırlatmak amacıyla, Ekmek ve Gül Kadın Korosu’nu kurmaya karar vermiştik. İlk toplantıda 6, ilk çalışmada 19 kadın olduk. Güzel, keyifli çalışmalarımız oldu. Bir dünya güzel anı doldurduk belleğimize. Farkında olmadan çok da şey öğrendik. Bakışlar duruşlar bile değişti.
Aslında biz sadece türkü söylemiyorduk. Ekmeğimizi, aşımızı, aşkımızı, özlemlerimizi, beklentilerimizi istediğimiz yarınları türkülerle harmanlamış hep bir ağızdan haykırıyorduk. Birbirinden güzel iki konserimiz oldu, emeğimizi sergilemiştik. İstediğimiz mesajı iletebilmiş miydik acaba? Ben bu sorunun yanıtını konser sonrası ilerleyen günlerde hiç tanımadığım kadınlardan almıştım. Konseri çok beğendiklerinden, sıcacık bir ortamda hissettiklerinden bahsediyorlardı. Henüz birkaç aylık bebeğini eşine bırakıp gelen bir kadın, koromuza katılmak istediğini, bebeğiyle gelip gelemeyeceğini sormuştu. Koşullarını zorluyordu yanımızda olmak için... Bunları duymak güzeldi.
Di’li geçmiş zaman kullanıyorum diye her şey geride kalmış, bitmiş diye düşünmeyin. Aksine çok daha güçlü, daha kalabalık bir şekilde çalışmalarımıza başladık bile. 25 Kasım haftasında 27 kadın bir araya geldik. Sadece türkü söylemek için değil birbirimizden güç almak için yan yana durduk ve biz… kadındık, kadınlar olduk.
Ayzen DANYELİ / MERSİN
Evrensel'i Takip Et