5 Aralık 2015 11:05

Tarihin kadın yüzlerini bugünün kadınlarına tamamladık

‘’Ben Sofiya Kuntseviç, Berlin’e savaşı öldürmek için geldim’’ ... Bu sözler, İkinci Dünya Savaşı’nda faşist Alman ordularını yenip Berlin’e ulaşan Sovyet ordusunda savaşan bir kadına ait.

Tarihin kadın yüzlerini bugünün kadınlarına tamamladık

Şule KUZULU

‘’Ben Sofiya Kuntseviç, Berlin’e savaşı öldürmek için geldim’’ ... Bu sözler, İkinci Dünya Savaşı’nda faşist Alman ordularını yenip Berlin’e ulaşan Sovyet ordusunda savaşan bir kadına ait. Hayatı kuran, yaşatan, onu anlamlandıran, şekillendiren kadının savaşı yok edecek; çocukları, geleceği ve özgürlüğü için savaşı yeryüzünden silebilecek gücünün kanıtıdır bu sözler.
İstanbul Eğitim Sen 1 Nolu Şube’den Emek Hareketi’nden Kadınlar olarak dört yıl önce başlattığımız kitap okuma etkinliğimize, Svetlana  Aleksiyeviç’in “Nazi İşgalinde Sovyet Kadınları” kitabı ile devam ediyoruz. Aslında, eylül ayında kitabımızı belirledikten sonra, en kısa zamanda okuyup bir araya gelmeyi planlamışken, etkinliğimizi 10 Ekim Ankara Barış ve Demokrasi Mitingi sonrasına bırakmaya karar vermiştik. Nereden bilebilirdik ki bir barış mitinginin Türkiye tarihinin en büyük katliamına dönüşüp tarihe böyle not düşeceğini; barış çığlıklarının kanla boğulmaya çalışılacağını... Ankara Garı’nın can yoldaşlarımıza, dostlarımıza mezar olacağını, Türkiye’nin dört bir yanından barış ve demokrasi talebiyle, şarkılarla, halaylarla yola çıkan otobüslerin üçer beşer boşalmış koltuklarla geriye döneceğini, canlarımıza kasteden bombaların tüm emekçilerin ve ezilen halkların yüreğinde patlayacağını nereden bilebilirdik ki?

KADINLARIN ÖYKÜLERİNİ OKUMAK KOLAY OLMADI
Bunun içindir ki, Sovyetleri ve Doğu Avrupa’yı Nazi faşizminden temizleyip tarihe gömen ve bunun bedeli olarak da, 23 milyon Sovyet yurttaşının öldürüldüğü, yirminci yüzyılın en büyük ve en kanlı savaşımının o kocaman yürekli kadınlarını okumak pek kolay olmadı elbet.
Sağlık görevlisi, telsizci, mühendis, pilot, atıcı, topçu, tankçı, uçaksavar topçusu, süvari, paraşütçü, denizci, şoför, lağımcı, temizlikçi, çamaşırcı, aşçı, politik işçi, yeraltı savaşçısı ve partizanlardan oluşan yüzlerce kadının, o onurlu mücadelesinin tarihe tanıklıkları kolay okunmadı.
Çoğu 16-18 yaşlarında olan bu genç Sovyet kadınlarının bir gecede değişen hayatlarını, bir anda tüm yaşamlarını geride bırakarak –bebeklerini dahi– hesapsızca, amasızca yurt savunmalarına katılmak için mücadele etmelerini, hem faşizme karşı savaşıp hem de ordudaki erkeklere kendilerini kabul ettirme ve biz de varız diye mücadele etmelerini okumak kolay olmadı.
Savaş bittikten epey sonrasında her biri birer anne, anneanne, babaanne ve kız kardeş olarak, faşizmi, tarihe tanıklıklarıyla bir kez daha teşhir eden bu onurlu ve yiğit kadınların yaşadıkları, yazar Svetlana  Aleksiyeviç’in titiz ve zorlu çalışmalarının sonucu bir araya getirilip derlenmiş. Öyle yaşanmış savaş öyküleri vardı ki Sovyet Kadınlarının, okurken yürekten taşıp, gözyaşı olup akıyordu.

ÖZLEMLE ANDIK SENNUR ABLAYI
Yalnızca Ankara Katliamında yitirdiğimiz canların acısının gölgesi düşmedi üzerimize. Dört yıl önce ilk olarak ‘’Karakalpak Kızı’’ ile başlamıştık okuma etkinliğimize. İlk konuğumuz da sevgili Sennur ablamızdı. Karakalpak Kızı Cumagül’ün dönüşümünü hep birlikte tartışırken öyle çok şey anlatmıştı ki bizlere Sennur abla, bir kez daha onun o ucu bucağı görünmeyen birikimine hayran kalmıştık. Sennur ablayı, Sovyet Kadınlarının mücadelesini okuyup tartışırken bir defa daha hüzünle ve özlemle andık.
Bu sefer konuğumuz yine Evrensel Gazetesi yazarı Nuray Sancar’dı. Yine çok şey konuşup çok şey paylaştık kitaba ve yurdun gündemine dair. Kitapla birlikte bir kez daha altını çizdiğimiz bir konu vardı ki, o da, ister savaş ister barış olsun, kadınların yer almadığı hiçbir mücadelenin kesin zaferle sonuçlanamayacağı düşüncesiydi. Kadının yaşamı biçimlendirebilme gücü, söz konusu ailesine, özgürlüğüne ve toprağına tehdit olduğunda inanılmaz bir savunmaya dönüşebiliyordu.

BİZ BARIŞ İÇİN SAVAŞTIK

Tarihinde bir Kurtuluş Savaşı mücadelesi vermiş halkların torunları olarak bizler, ilkokul sıralarından başlayarak dedelerimizin, büyük büyükbabalarımızın, işgal kuvvetlerine karşı  savaşarak kazandığı zafer sayesinde bugünlere geldiğimizi okuyarak, öğretmenlerimizden dinleyerek büyürken, birkaç tane örnek kahraman ninelerimizden –ki o da ilkokul Türkçe ders kitaplarında hikaye olmaktan öte gidemeyen– başka kadının adı sanı yoktur bu mücadelede. Kurtuluş Savaşı’nın gizli kalmış kadın kahramanlarını bilemesek de, pek yakınımızda, Türkiye’nin güneydoğusundaki Kürt Kadınlarının kahramanca direnişine tanığız. Bunca yıldır beli bükülemeyen Kürt halkının ulusal mücadelesindeki ivmenin en önemli payının kadınlara ait olduğunu biliyoruz. Barış mücadelesi için canlarını ortaya koyan, silahların önüne hiç düşünmeden canlı kalkan olan, dimdik duran Kürt kadınlarını tanıyoruz.
Kitapta ‘’Kendim için hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir şeye, hiçbir lükse ihtiyacım yok. Barış olsun da, isterse hiçbir şey olmasın. İsterse ekmek bile olmasın. Barış. Yalnızca barış. Barış, anlıyor musunuz? Biz barış için savaştık’’ diye sözlerine devam eden, sağlık görevlisi kıdemsiz çavuş Tamara Stepanovna Umyaniga’yı, 1941’de Nazi faşizmine karşı barış dolu bir yurt için savaşmaya iten amaçla, eşine cunta döneminde bile rastlanmayan uzunlukta, günlerce süren sokağa çıkma yasağının uygulandığı Lice, Cizre, Sur, Silvan, Yüksekova….. ve  Nusaybin’deki  yasağa rağmen, geceleri sokağa çıkıp teneke çalarak seslerini duyurmaya çalışan Kürt kadınlarının talebi aynı.
Emek Hareketi’nden Kadınlar olarak başlattığımız kitap okuma etkinliğimizin artık bir adı var: “Okudukça Güzelleşiyoruz”. Ve bizler, Okudukça Güzelleşiyoruz kadınları olarak, faşizme karşı mücadelede yolumuza ışık tutan yiğit ve onurlu Sovyet Kadınlarının anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Bir sonraki kitabımız olan, Evrensel Basım Yayın’dan çıkan “Kürt İsyanları”nda buluşup güzelleşinceye kadar hoşça kalın.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et