Derya da yalnız olmadığını görecek
Etrafımız, her yanımız hep şiddetle dolu, her yer kadınlara cehennem. Derya’nın öyküsü de bunlardan yalnızca biri. Dernekte (Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği) kadınlarla bir araya gelmiş sohbet ediyor iken bir telefon geldi.

Adile DOĞAN
Etrafımız, her yanımız hep şiddetle dolu, her yer kadınlara cehennem. Derya’nın öyküsü de bunlardan yalnızca biri.
Dernekte (Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği) kadınlarla bir araya gelmiş sohbet ediyor iken bir telefon geldi. Yine bir kadın mağdurdu, eziyet ediliyordu. Arayan kişi “Sizin dayanışmanıza ihtiyacım var” demişti. Dört kadın hemen kadın arkadaşımızın yanına gittik. Derya, bütün sızılarına, bütün acılarına rağmen bizi güler yüzle, samimi ve içten bakışlarla karşıladı. Sağlıksız bir evde henüz 5 yaşında bir çocukla sobasını tüttürecek odun bulamamış, ama bize yoktu demeye çekinerek “Havalar henüz sıcak diye daha kurmadım sobayı” diyor. O an “Bizlerle yaşadıklarını paylaşacak mı?” diye düşünüyoruz. Derya ise yaşadıklarını sandığımızdan rahat anlatıyor. Çünkü bizi, yani derneği tanıyormuş; dayanışmamızı, mücadelemizi duymuş. Hatta bize ulaşmak istemiş ama eşinden korkmuş. Peki şimdi ne değişmişti de Derya bize ulaşmaya karar vermişti? Çünkü artık yaşadıklarına isyan etmiş ‘Nereye kadar?’ demiş.
‘İYİ GEÇİN, ARTIK BİRLİKTE YAŞAYACAKSINIZ’
Daha küçük bir kız çocuğuyken parasızlık, geçim sıkıntısı derken babasının isteği üzerine İstanbul’a göç etmişler. Ondan sonra neler yaşadığını Derya’dan dinleyelim: “Kardeşlerim ve ben hiçbirimiz okuyamadık, erkek kardeşlerim çalıştı. Ablalarım sırasıyla evlendiler. 17 yaşındaydım, ben de ablalarım gibi itiraz etmedim. ‘Sıran ve yaşın gelmiş, evleniyorsun’ dediler, evlendim. Eşimle aramızda çok bir yaş farkı yok. Bir çocuğum oldu. Hamileyken kronik bir hastalığa yakalandım, çok kötü günler geçirdim. Yatağa düştüm, bakacak kimsem yoktu. Eşim hastalığımdan dolayı bana işe yaramaz gibi davranıyordu. O haldeyken şiddet uyguluyordu. Ailem bana ‘Erkektir, haklı, sen onun ihtiyaçlarını karşılayamıyorsun’ diyordu. Çaresiz katlanıyordum, beni bu halde bir de sokağa atmasın diye. Stresten hastalığım kötüye gidiyordu. Artık eşim işe bile gitmiyordu. Tedavi masrafları, evin ve çocuğun ihtiyaçları içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Komşuların yardımlarıyla ayakta duruyordum. Eşim ‘Sen benim psikolojimi bozdun’ diyerek eve de gelmez oldu. Bir gün yanında bir kadınla geldi. ‘İyi geçin, artık birlikte yaşayacaksınız’ dedi. Bu kadın bana kuma gelmişti. Bir yıl boyunca ne çektiğimi bir ben, bir de Allah biliyor. Kızdım, ağladım. Babamın evine gittiğimde yine bir kumam olmasının hiçbir zararı olmadığını söylediler. Beni çevrede yadırgayanlara ‘Kocamı ben evlendirdim’ demek zorunda kalıyordum. Artık onlar gibi konuşuyor, ‘Erkek, ihtiyaçları var’ diyordum.”
KİME GÜVENEYİM?
Şimdi bunları okuyanlar, böyle bir şeyi kuma olarak gelen kadının neden kabul etmiş olabileceğini merak edecekler. Tabii ki çaresiz olduğunu düşündüğünden. Sohbet sırasında her ne kadar Derya gelen kumayı daha çok suçlasa da onun çaresizliğini de anlatmadan geçemiyordu. O da başka bir beladan kaçmış aslında, başka bir erkeğin şiddetinden kaçarken böyle bir kurtuluş yolu bulmuş kendine. Ve aslında öyle bir yıkımın üzerine gelmiş ki...
“Eşim 3 ay boyunca kumaya iyi davrandı, sonra ona da şiddet uygulamaya başladı. Çalışmamak için sürekli bahaneleri vardı. Akşama kadar gezer gelirdi. Biz bir şey sorunca, ikimizi birden dövmeye başlardı. Ben o halde merdiven temizliği işine gidiyordum ama kumam dayanamadı, kaçtı gitti. Ben halen devam ediyorum.”
Derya yaşadıklarını bize anlatırken yaşadıklarıyla ilgili neden hiçbir yere baş vurmadığını merak ediyoruz. Çok alışık olduğumuz bir yanıt veriyor; “Kime güveneyim?” Belediyeye yardım talep etmek için gitmiş. Bir süre üç ayda bir erzak vermişler. Polise gitmeyi ve ayrılmayı aklından bile geçirmemiş hiç.
Peki biz ne yapacağız? Derya’nın uğradığı şiddetle de elbette mücadele edeceğiz. Yaşadıklarının bizim yaşadıklarımızdan hiçbir farkı yok. Kendisi de zaten mücadelenin bir parçası olmak istiyor. Artık yaşadıklarının gizli kalmasını istemediği, çözüm aradığı için bizlerle buluştu. Çözüm ararken de yaşadıklarının toplumsal olduğunu, yalnız olmadığını görecek.
Evrensel'i Takip Et