Kendimizi ve birbirimizi korumanın sırrı
İkitelli Sanayi Sitesinde işe başlayalı dört ay oldu. Metal yan sanayi üretimi yapan işyerimde 30 kişi çalışıyor. Montajda sekiz kadınız.
Sevgi YALÇIN
İkitelli Sanayi Sitesinde işe başlayalı dört ay oldu. Metal yan sanayi üretimi yapan işyerimde 30 kişi çalışıyor. Montajda sekiz kadınız. Bu kadınların ikisi ile birlikte sabahları iki durak arayla otobüsle işe geliyoruz, daha doğrusu gelmeye çalışıyoruz. Otobüs o kadar dolu ki bazen bindiğim durakta durmuyor, dursa da binmesi, içinde olması, inmesi hepsi ayrı dert.
Otobüsten indiğimizde üçümüz derin bir nefes alıyoruz. İşyerine doğru yürürken yolda, otobüste yaşadıklarımızı konuşuyoruz. Her otobüsten indiğimizde Durdu, “Şükürler olsun bu sabah da atlattık” diyor.
“Sağımı çekiyorum, solumu çekiyorum, kendimi kasa kasa işe geliyorum. İşin stresi başlamadan sabahları otobüste yaşadığım stres beni bitiriyor. Şu yol yüzünden işi bırakacağım neredeyse ama çalışmak zorundayım” diye yaşadığı sıkıntıyı anlatıyor Meral. Eşi iş kazası geçirmiş; ayağı sakat kaldığı için çalışamıyor.
Durdu’nun eşi ise belediye işçisi; iki çocuk okutuyorlar. Eşinin aldığı paranın azlığından, biraz da sorumsuzluğundan, doğru düzgün çalışamadığından, eve katkı sunmadığından yakınıyor. “İş bana düşüyor. Kızlarımı okutacağım...” diyor. Durdu iki senedir burada çalışıyor. Bu yolun stresinden, işin yoruculuğundan geçen sene bebeğini düşürmüş. “İş kasalarını kaldırdım, indirdim; kasalar küçük ama ağırdı. Montajda işleri hep biz yaparız, erkekler yapmaz. Ben de hamile olduğumu söylemedim, utandım. Doktor stresten ve yorgunluktan kaynaklandığını söyledi” diye anlatıyor gözleri dolarak. “Robot gibi çalışıyoruz kollarımız boynumuz tutuluyor. Aldığımız da asgari ücret işte, geçen sene 20 lira zam yaptılar. Performansım bu kadarmış, düşükmüş. Selvi’ye (orada çalışan bir başka kadın arkadaş) 100 lira yaptılar” diyor gülerek ve hırsla ekliyor: “Bu sene onu geçeceğim performansımla.”
SIRT ÇANTASI
Geçenlerde otobüsten indik, yürürken Meral, “Sevgi dün sen yoktun otobüste; kadının biri bir adamla kavga etti ‘Atın bu adamı otobüsten’ dedi kadın bayıldı; kimse bir şey yapmadı” dedi.
“Peki siz tepki verdiniz mi? Kadına destek oldunuz mu?” ... Sorum yanıtsız kalıyor
“Her gün yüzlerce kadın bunları yaşıyor, sizler de bunu yaşıyorsunuz, niye ses çıkarmıyorsunuz!”
Meral: “Ben Durdu ablaya dedim ki, ‘Sevgi burada olsa o adama bağırırdı’... Belki biz de senden destek alırdık...”
Yani çoğumuz gibi Durdu da, Meral de seslerini daha güçlü çıkarmak için seslerinin yanında ses arıyorlar. Bir de benim işe giderken taktığım sırt çantam onlara ilginç bir örnek olmuş. “Sırt çantan seni koruyor, kimse sırtına değmiyor. Biz de ondan alacağız” diyorlar. Birkaç gün sonra montajda çalışan diğer iki kadında gördüm sırt çantası...
Tabii ki sırt çantamızla kendimizi koruyamayız... Ancak bir araya gelirsek, otobüsteki kadının sesine sesimizi katarsak, tepkimizi, isyanımızı otobüste, işyerinde, sokakta dile getirirsek, kendimizi ve birbirimizi koruyabiliriz. Biz kadınlar hayatın her alanında yan yana gelirsek, sesimizin o zaman daha güçlü çıktığını daha iyi anlarız. Sesimizi tecavüze, tacize, şiddete, savaşa, yoksulluğa, işsizliğe karşı daha güçlü çıkarırız.
Ne demiş sevgili Sennur Sezer, “EMEK SENİN, UMUT SENİN, KORKU NE!”