6 Aralık 2015 05:50

Hayal adımları patikası!

Önce meydanları yasakladılar, hatıralarımızın olduğu, hafızalarımızın tazelendiği. Şimdi sokakları yasaklıyorlar, topluma da insana da inat. Yeni kentleri, yeni sokakları hizaya sokmak adına. Yenilik isteyenleri çıkmaza sokmak adına.

Hayal adımları patikası!

Müge TUZCUOĞLU

Sokaklardan başka yerde bilinç yoktur, çünkü tarih sokaklardadır.
Albert Camus

Farkında mısınız; hayatımızda sokakların ne kadar geniş bir yeri var! Bütünüyle yaşadığımız mekanın, kültürümüzle kurduğu karşılıklı ilişki kadar, sokaklar da yaşamımıza ne kadar sirayet ediyor! İçimize, bir yerlere işliyor! Veya işletiliyor!
Bir patika gibi… Sadece ama sadece bir yerden bir yere gitmek için birçok canlının kullanıp da, adımları altında oluşturduğu patikalar! Çoğumuz çoktan çıktı o patikalardan. Doğadan çıktık ve kente, sokaklara geldik. Yine de gitmeyi de, yolu da gösterir o patika! Bir yere çıkar mutlaka. Bir çeşmeye, bir ağaca, taşa, köye, tarlaya… Üzerindeki çıkıntılı taşlar ezberdedir artık. Veya kafa hizasına denk düşen bir dal bilinir ve nerede sağa sola kayılacağı da…
Tıpkı sokaklardaki hafızalarımız gibi. Sokağın belli noktaları, anlamları, özel yerleri, değerleri ve hatıraları var artık. Patikada ayağımızı kaldıracağımız tümsekler gibi, sokağın hafızası var artık. Patikalarda eğileceğimiz dalların yeri gibi, sokağın da gel gitleri var. Tacize uğradığımız yer, katledildiğimiz yer, terk ettiğimiz yer… Veya bisikletten düşüp de dizimizi kanattığımız yer, sevdiğimizle elele tutuştuğumuz yer, can arkadaşlarımızla buluştuğumuz yer, çayını kahvesini içtiğimiz yer…
Evet, erk’in ve erkeğindir sokak! Günün belli saatleri kadına kapalıdır. Günümüzün “tehlikelerinde” artık çocuğa da kapalıdır. Engelliye, engellerinden kapalıdır. “Benim” sokağım, “ötekine” kapalıdır bazen.
Oysa, patikanın, şehirdeki haliydi sokak. Batıda taşlarla örülmüş, doğuda hala toprakla varlığını korumuş. Taşıtlar çıkınca biraz daha büyütülmüş. Ve çok yakın zamana kadar; çoğunlukla erkeğe, ama kadına ve çocuğa da açık ulaşım alanıydı. Hatta iletişim ve toplumsallaşma alanı.
En “karşılaştığımız” yer erk’leştirildi zamanla. Hizaya sokuldu, “ötekilerin” çok olduğu mahallelerde. Bir baktığında diğer ucunu görecekti “kolluk güçleri”, “kontrol” amaçlı. Bazı yerlerde özellikle dar tutuldu bu yüzden, “giremesinler” diye “sokağımıza”. Çıkmazlar bile kondu!
Sonra “erkekleştirildi”. Erk erkeğe dair ne varsa yerleştirildi. En başta şiddet! İşte biz o zaman bir kez daha koparıldık toplumdan, toplumsallaşmaktan. Bir tek ölülerimize yer verir olduk sokakta. Oğullarımız, kızlarımız, babalarımız… Hırant Dink’in yüzü koyun uzandığı sokak ile Tahir Elçi’nin yine yüzü koyun yatırıldığı sokak gibi. Tüm çocuklar… Hem de bir bir. Berkin’in elindeki ekmeğin düştüğü sokak ile Hacı’mızı sürükledikleri sokak gibi.  Hem de dizleri kanaması gereken yerde, tüm gelecekleri ve tüm hayalleri kanıyor sokakta. Sokaklara kan akıyor. Kadınlar, dedikodu yapması gerektiği yerde, bedenlerini seriveriyorlar. Ev içinde yaşananları daima anlatma hakkımız saklı, sokakta, en “biz” olduğumuz alanda yasaklanıyoruz. Soma’daki madenci yakınını sokakta tekmeledikleri gibi, sokakta biber gazı sıktılar kim neye karşı çıksa.  
Bir hafızamız var sokaklarda, bir hatıramız olduğu kadar. Toplumsallaşabildiğimiz kadar insan olabildiğimiz kadar sokaklarımız var.
Önce meydanları yasakladılar, hatıralarımızın olduğu, hafızalarımızın tazelendiği. Şimdi sokakları yasaklıyorlar, topluma da insana da inat. Yeni kentleri, yeni sokakları hizaya sokmak adına. Yenilik isteyenleri çıkmaza sokmak adına.
Bir de ne kaldı biliyor musunuz? Özgürlük arayışlarımız. İlk kaybettiğimiz yerden, sokaktan başladık bunu haykırmaya… Evlere kapatılan tüm kadınlar, evlere kapatılan tüm çocuklar olarak… Değiştireceğiz bütün sokakları. Hacı’yı katlettikleri yerin arkasında harabe bir çocuk parkı var. Rengarenk ve yemyeşil bir yer yapacağız orayı. Tahir Elçi’nin uzandığı yer, “şansı dönsün” diye altından geçilen dört ayaklı minareyi barış zamanında hüzünle ama mutlaka gülümseyerek anacağız. Şansımız dönecek. Gidip geleceğiz dört ayaklı minarenin altından.
Ve patikalardan…
Ve sokaklardan...
Ve patikalar oluşacak adımlarımızın altında.
Hayal ettiğimiz düşler için attığımız adımlarımızın altında patikalar oluşacak.
O patikalar bizi özgürlüğe ve barışa götürecek.
Bir adım bir adım daha…
“Çünkü tarih sokaklardadır”

Evrensel'i Takip Et