Renault işçileri: Yeni bir bürokrasiye tahammülümüz yok
Renault işçileri, ocak ayında yapılacak yönetim kurulu ve temsilci seçimlerini tartışıyor. İçiler, “Bu direnişi yapan da, Türk Metal’i fabrikadan kovan da bu işçi. Eğer Renault işçisi dışlanmaya, karar süreçlerinin dışına atılmaya çalışılırsa binbir emek boşa gider. Kimse bize yukarıdan alınan kararı dayatamaz. Biz sendikacılara gidip ağamsın paşamsın diyen anlayışa karşıyız” diyor.
Muzaffer ÖZKURT
Bursa
Renault’da Türk Metal’den istifa eden işçilerin Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlenme çalışmaları, Birleşik Metal-İş’in Renault Şubesini açmasının ardından daha da hızlandı. Son gelen bilgilere göre mavi yakalı 4 bin çalışanın 3 bin 600’ü üyeliğini yapmış durumda. İşçiler bir yandan yeni üyelikleri yaparken, diğer yandan da ocak ayında yapılacak seçimlere hazırlanıyor. 17 kişinin belirleneceği seçimde, ilk 5’e girenler şube yönetimini oluşturacak, diğerleri ise fabrikada temsilci olarak görev yapacak.
Ancak seçimlere ilişkin tartışmalar, teknik bir tartışma olmanın ötesinde sürüyor. Yaşanan sorunlar karşısındaki tutum, seçimin nerede yapılacağı ve seçimde nasıl bir yönetimin belirleneceğine kadar tüm sorular, sendikal anlayış tartışmasına dönüştü. İşçiler, Birleşik Metal-İş merkez yönetiminin sorunlar karşısında ortaya koyduğu yaklaşımın beklentilerini tam olarak karşılamadığını belirtti.
YARAMAZ ÇOCUKLAR!
Türk Metal’i ve temsilcilerini fabrikada görmeye dayanamayan işçiler, fabrika yönetiminin Türk Metal’i alttan alta desteklediğini düşünüyor. Buna karşı üç vardiyada gerçekleştirdikleri son protesto eyleminin de kendilerinin ısrarları sonucu yapıldığını ifade etiler. Birleşik Metal-İş merkez yöneticilerinin bu eyleme öncülük edenleri “heyecanlı yaramaz çocuklar”, “disiplinsizler” şeklinde nitelendirmesine tepki gösteren bir Renault işçisi, 13 günlük grev ve elde edilen haklara dikkat çekerek “Biz bunları yaparken onlar ortada yoktu. Biz onların da yapamadığını yaptık. Zaten ağır bir bürokrasiden yeni kurtulduk, halen kurtulmaya çalışıyoruz. Yeni bir bürokrasiyi karşımızda görmek istemiyoruz” dedi.
Türk Metal’e tepki eylemlerinin önemine dikkat çeken başka bir işçi ise şunları söyledi: “Kulağımıza geliyor. Türk Metal yöneticileri istediğiniz sendikaya gidin ama fabrika içinde eylem yapmayın diyor. Neden? İşçinin elinin soğumasını kendi derdi içinde boğulmasını istiyor. Eğer işçi elini çekerse, fabrika yönetimi de Türk Metal de farklı bir şekilde devreye girecektir. Bunu engellemenin tek yolu yukarıyla iyi geçinmeye çalışmak değil, işçiden alınan güçle yukarıya talepleri kabul ettirmektir.”
'BOSCH SÜRECİNİ UNUTMADIK'
Bu tartışmanın bürokratik bir yapıyla, işçinin iradesine dayanan sendikal anlayış arasındaki ayrımı ortaya koyduğunu belirten eski bir Renault işçisi, Bosch sürecinde yaşananları hatırlattı: “Bosch sürecinde patronun tarafsız kalacağı söylenmişti. Sonra ne oldu? İşçinin inisiyatifi kırılınca devreye girdiler. Binlerce işçi Türk Metal’den istifa edip Birleşik Metal-İş’e geçmişken, baskıyı püskürtemeyen işçiler geri dönmek zorunda kaldı. Ama bakıyoruz ki aynı hatalar tekrar ediyor. O zaman insanın aklına şu geliyor. Acaba ‘Tamam Renault işçisi Birleşik Metal-İş’e gelsin ama bizim istediğimiz gibi gelsin’ diye mi düşünüyorlar.” Bir başka Renault işçisi ise “Şubeye hangi anlayış hakim olacak? Grev yasağı sonrası işçilerin inisiyatifini kıran ve fiili mücadeleyi göze alamayan anlayış mı, yoksa direniş döneminde olduğu gibi işçilerin birliğini sağlayıp fiili mücadele eden ve hak elde eden anlayış mı?” diye sordu.
'TARAFSIZIZ DENİYOR AMA…'
Seçime ilişkin tavrın tam da bu nedenle önemli olduğunu ifade eden bir başka işçi, şöyle konuştu: “Bu seçim şubemizi kurduğumuz, birliğimizi ve direnişte ortaya koyduğumuz anlayışı pekiştirdiğimiz bir seçim olmalı. Her ne kadar genel başkanımız ve sendika yöneticileri ‘Biz tarafsızız’ dese de kulağımıza geliyor; şimdiden liste tartışmaları başlamış. Evet öncelikli hedefimiz Türk Metal’in bu fabrikadan hatta sektörümüzden defolup gitmesi. Ama Biz Birleşik Metal-İş’e geçtiğimizde sorun çözülüyor mu? Hayır. Mücadeleci işçilerin yönlendirici olması gerekiyor. Bu nedenle kişisel tartışmaları filan bir kenara bırakıp her vardiyadan mücadeleyi esas alan, öne çıkan arkadaşlarımızı belirlememiz gerekir.”
Belirlenecek yönetimin işçiye karşı şeffaf olması gerektiğine dikkat çeken işçi, hiçbir görüşmenin saklanmaması, kararların işçilere danışılarak alınması gerektiğini kaydetti ve şu uyarıda bulundu: “Bu direnişi yapan da, Türk Metal’i fabrikadan kovan da bu işçi. Eğer Renault işçisi dışlanmaya, karar süreçlerinin dışına atılmaya çalışılırsa binbir emek boşa gider. Bu da Türk Metal’in ve patronun işine yarar. Kimse bize yukarıdan alınan kararı dayatamaz. İşte burada halen anlaşamıyoruz. Biz sendikacılara gidip ağamsın paşamsın diyen anlayışa karşıyız.”
SEÇİMLER KESİNLİKLE FABRİKADA YAPILMALI
Seçimlerin her işçinin aday olabileceği en demokratik biçimde yapılmasını önemseyen Renault işçilerinin, üzerinde özellikle durduğu bir diğer konu ise seçimlerin nerede yapılacağı. Fabrika yönetiminin Türk Metal’in 2017 yılına kadar yetkili sendika olduğu gerekçesiyle fabrika içinde Birleşik Metal-İş adına işyeri temsilcilik seçimi yaptırmak istemediğini belirten işçiler, patronun izin verip vermemesine bakmaksızın seçimin mutlaka fabrikada yapılması gerektiğini düşünüyor. “Patron biz işçiler hak talep ettiğimizde yasaları ileri sürerek engel oluyor. Ama iş üretimle ilgili sorunlara gelince, onların işine gelmediğinde yasaları hiçe sayıyorlar” diyen bir işçi, izin verilmemesi halinde hep birlikte bu engele karşı mücadele edilmesi çağrısı yaptı. Fabrikada yapılmayacak bir seçimin meşruiyetinin tartışmalı olacağına dikkat çeken işçi, her türlü mücadeleye hazır olduklarını belirterek, dayatmalara teslim olunmamasını istedi.