Sur’da tahribat büyük, yasak sürüyor

Hasan AKBAŞ
Fırat TOPAL
Diyarbakır
Diyarbakır’ın merkez ilçesi Sur’un 6 mahallesinde ilan edilen ancak fiilen ilçenin tamamına yayılan sokağa çıkma yasağı bugün kısa bir süreliğine kaldırıldı. Dün gece kaldırılan sokağa çıkma yasağı bugün saat 16:00 itibariyle yeniden ilan edildi.
Yasağın kalkmasıyla beraber günlerdir haber alınamayan ve girilemeyen mahallelerdeki tahribatın boyutu da ortaya çıktı. Tarihi Kurşunlu Camisi kül olmuş ve bir bölümü yıkılmış, tarihi evler ve binalar yıkılmış. İlçede sokağa çıkma yasağı kaldırılmış olsa da polis ablukası sdürüyor. Mahallelere girişler polislerin kurduğu siperlerde ve kontrol noktalarındaki kimlik ve GBT kontrolüyle sağlanıyor.
Yasağının kalktığı saatlerde Sur’a girerek yaşananları gözlemledik. Sabah erken saatlerden itibaren ilçelere giriş kapıları olan tarihi sur bölgelerindeki polis noktaları ve buraya bağlanan caddelerde kuyruklar oluştu. Girişlerde kimlik kontrolü ve üst araması yapıldı.
POLİS GAZETECİLERİ NOT ALDI!
Polis bölgeye giren gazetecileri de arayarak çalıştıkları basın kurumlarını telsizle anons geçti. Sokağa çıkma yasağı kaldırılmış olmasına rağmen, Balıkçılarbaşı civarında bekleşen yurttaşlara polis, araçlardan anonsla ya da yanlarına giderek ‘beklemek yasak’ uyarısında bulundu. Fotoğraf çeken yurttaşlar zaman zaman polislerine hakaretlerine maruz kaldı, ‘köşeye çekerek’ kimlik kontrolü yapan polisler gazetecilere de sık sık ‘çekim yapmayın’ anonsu yaptı.
PATLAMAMIŞ ÇOK SAYIDA MÜHİMMAT VAR
Mahallelere en az üç arama noktasından geçerek girilebiliyor. Mahalle girişlerinde kobra adı verilen zırhlı araçlar ve kum torbalı polis siperleri ile özel harekat polisleri de bekleyiş halinde. Mahalle içlerine girildiğinde ise korkunç tablo gözler önüne seriliyor. Tarihi taş binalar yıkılmış, harabeye dönmüş. Kimisinin kapısından, penceresinden dumanlar çıkıyor. Enkaz yığını olan evler de eşyalar da kullanılamaz durumda. Tarihi birçok kule de yıkılmış yahut isabet eden kurşun izleri ile deforme olmuş. Sokaklar da hâlâ patlamamış havan ve bomba atar mermileri olduğu görülüyor. Mahalleliler bölgeye gelenleri o mühimmatlardan uzak durmaları konusunda uyarıyor. Çok sayıda mermi çekirdeği ve boş kovanın bulunduğu sokaklarda çocuklar kovanları topluyor. Üzerinde MKE yazan mermileri ‘düz polis mermisi’, üzerinde hiçbir şey yazmayanların ise ‘özel harekat mermisi’ olarak tanımlayan çocuklar, adeta bölgede rehberlik yapar gibi tahribata uğrayan yerleri gezdiriyor gelenlere.
CAMİDEN, OKULA HER YER KÜL OLMUŞ
Bir çocuk, “Abi bizim okulumuzu çekin. Orası daha kötü hatta yangın sürüyor içeride” diyerek bizi okula götürüyor. Mahallede onlardan yaşça büyük olanlar “Siz gidin sokaklarda ne olduğu belli değil, bir şey patlar siz daha küçüksünüz” diyerek çocukları geri gönderip kendileri eşlik ediyor bize. Süleyman Nazif İlkokulu burası. Yaklaşık 8 yıldır ayakta duran okul şimdi yıkılmış durumda. İçi yakılmış, duvarları yıkılmış bir harabeye dönen okulun çevresinde çok sayıda roket ve bombaatar kovanları var. Yurttaşlar patlamamış olanları gösteriyor ve “Burası en çok hedef olan yer oldu. Yüksek noktalardan okula sürekli bomba atılıyordu. Büyük dumanların çıktığı yer bu okuldu, buraya peş peşe bombalar atıldı” diye anlatıyor. Tarihi Kurşunlu Camisi sanılandan da korkunç durumda. İçerisi tamemen isle kaplanmış. Camide imam mimberi, avizeler, halılar, Kur’an-ı Kerim, ne varsa hepsi kül olmuş. Duvarları yıkılmış camide çok sayıda roket ve mermi izi var.
‘HERKESİ ÖLDÜRÜYORLAR’
Caminin yakılmasına tepki büyük. Bu tepkilerin büyük kısmı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a. Yurttaşlar isim vermiyor, konuşmak isteyenleri de yanındaki arkadaşları uyarıyor. Bu durumun gazetecilerin şahsına yönelik bir tavır olmadığını söyleyen yurttaşlar, “Girişteki polisleri görmüyor musunuz? Televizyondan tespit ederlerse bizi ne yapacağız. Zaten kimseyi ayırt etmiyorlar. Herkesi öldürüyorlar, bari hedef olmayalım” diye gerekçelendiriyorlar.
‘BU OPERASYONLAR GELECEĞİ DEĞİL GEÇMİŞİ DE YOK EDİYOR’
Cami avlusunda Mimar Herdem Doğrul ile karşılaşıyoruz. Doğrul, “Bu acı bir tablo ve devletin uyguladığı bilinçli bir politika. Toplumu geçmişinden koparmaya dönük bir girişim. Bütün sur içi sit alanıdır. Yakın tarihte UNESCO’ya girdi. Halkın kültürel tarihine bu çapta bir operasyon yapılması, halkın talebine yönelik böyle bir operasyon olması vahim. Burada yaşananlar geleceği yok etmeye değil aynı zamanda geçmişi de yok etmeye yönelik. Çatışmaların bir an önce son bulması gerekiyor. Daha yıkılacak, yakılacak bir şey kalmadı zaten, olanı da yerle bir etmeye kimse müsaade etmesin” diyor.
POLİSİN HALA SOKAKLARDA OLMASI HUKUKA AYKIRI
Bölgedeki tahribata yönelik incelemelerde bulunan HDP Diyarbakır Milletvekili Feleknaz Uca’yla konuşuyoruz. “Burada katliamlar yapılıyor. Sadece insanlarımız değil kültürel değerlerimiz de katlediliyor. Yaralılarımız ve ölülerimizi çıkartamıyorduk, çok şiddetli bir saldırı vardı. Sur içindeki bu görüntüler yalnız kara operasyonu değil hava operasyonu da yapıldığını gösteriyor. Binaların üst katları hedef olmuş durumda. Görünen o ki bu yasak ve abluka devam edecek. Sokağa çıkma yasağı kalktığı halde herkesten GBT alıyorlar. Bu durum hukuka aykırı. Polisin yasaktan sonra GBT sorgulaması, arama yapması, hatta burada bulunması bile hukuk dışı” diyor.
‘AİHM’E BAŞVURACAĞIZ’
Sokağa çıkma yasağına karşı İdare Mahkemesi’ne başvuruyu hatırlatan Uca, “Halkımız burada katliamlarla karşı karşıya. Yeniden sokağa çıkma yasağı olursa biz tekrar İdare Mahkemesi’ne başvuracağız. Sonra Anayasa Mahkemesi’ne, buralardan bir cevap alamazsak AİHM’e başvuracağız” dedi. “Bu operasyon Saray operasyonudur” diyen Uca sözlerini şöyle sürdürüyor; “90’lı yıllardaki köy boşaltmaları bu defa şehir merkezlerinde uygulanıyor. Biz bu konuda mücadelemizi sürdüreceğiz ve halkın canını ve tarihi korumaya devam edeceğiz.”
Evrensel'i Takip Et