11 Aralık 2015 15:25

Patates Yiyenler

İşçiler kendi ektikleri patatesleri paylaşarak yerken gösterilmiş resimde, tek ışık kaynağı yukarıdan sarkan bir lamba. Lambanın ışığı patatesleri ve işçilerin ellerini aydınlatıyor. Bu ışık sanırım değil, eminim her zaman patatesleri ve o patatesleri üreten elleri aydınlatmaya devem edecek.

Paylaş

Ozan Özgün ÇÖRDÜK
Pamukkale Üniversitesi

Patates Yiyenler Vincent Van Gogh’un 1885 tarihinde tamamladığı kasvetli ve iç karartıcı dönemi simgeleyen ünlü bir tablo. Tablonun bize anlattıklarına geçmeden önce tabloyu biraz betimlemekte fayda var. En solda sandalye üzerinde oturan kahverengi pantolonlu ve yeşil kasketli adam çatalını masa üzerindeki tabağın içindeki patateslerden birine batırıyor. Bakışları patatesler üzerinde değil de masanın diğer ucundaki fincanlara kahve dolduran kadında. Yanındaki beyaz şapkalı diğer kadın ise çatalını patateslere batırırken bize doğru bakıyor. Bu kadının yanındaki diğer erkek ise kolunu kaldırmış ve tüten fincanını altından kavrayarak ağzına götürüyor. Onun da başında kasket var. Masanın diğer köşesindeki kadının başı öne eğik ve fincanlara kahve dolduruyor. Küçük kız ise masanın ortasında bize arkası dönük bir şekilde patateslerin olduğu tabağa bakıyor. Masanın tam üstünde evi aydınlatan tek bir lamba var. Lambanın ışığı tabağın içindeki patatesleri ve çiftçilerin ellerini aydınlatıyor. Ancak lambanın ışığı evin yeşil ve kahverengi koyu tonlarını aydınlatmaya yetmemiş. İşçiler kendi ektikleri patatesleri paylaşarak yerken gösterilmiş resimde, tek ışık kaynağı yukarıdan sarkan bir lamba. Lambanın ışığı patatesleri ve işçilerin ellerini aydınlatıyor. Bu ışık sanırım değil, eminim her zaman patatesleri ve o patatesleri üreten elleri aydınlatmaya devem edecek. Resmin genelinde aynı renk ve tonlar hakim, yeşilin ve kahverenginin koyu tonları. Van Gogh, patatesin çamurlu rengini elde etmeye çalışmış. Resmin geneline hakim olan renk yabani patates rengi. Bu tozlu patates renginin anlamı ise derin çünkü işçilerin ürettikleri o patates aynı zamanda onları bu karanlığa gömen bir sömürü aracı. Resmin kasvetli ve karanlık bir görünümü var ve insanların yüzleri, yoksulluğu melankolik bir atmosfer ile canlandırıyor. Bu ünlü eserin öncesinde bir hikaye vardır elbette. Sade bir hikaye aşk, nefret ve entrika olmayan sadece ekmek ve yaşam kavgası olan basit ama bir o kadar da hayatın içine işleyen bir hikaye.
BİÇİM FARKLI ÖZÜ AYNI
Karanlığın içinde tek bir ışık, işçiler ve emek bu üçü anlamlıydı. Van Gogh bu resmi tam 130 yıl önce tamamlamış. Resimdeki işçiler feodalizmin son demlerinde ağır koşullarda yaşıyorlar ve üretiyorlar. Ürettikleri patatesin bir kısmını beslenmek için kendilerine ayırıp küçük ve karanlık evlerinde bir ışık ve bir masa etrafında paylaşıyorlar. Yaklaşık bir buçuk asırdır bir çok şey değişti dünyada. O günlerden bugüne sanayi devrimi, savaşlar, krizler, afetler ve daha bir çok şey yaşandı.
Feodalizm çöktü ve onun yerini emparyalizm aldı. Aslına baktığımızda ise sadece biçimleri değişti özü yine aynı kaldı. Özünde değişmeyen iki temel şey ise sömürü ve yoksulluk oldu. Ama değişmeyen bir şey daha var, oda o patatesleri yetiştiren, toplayan ve pişiren işçiler ve harcanan emek. Yoksulluk ve açlık yok olup gider birgün ama değişmeyen ve yok olmayan tek şey emek olarak kalır bu dünyada. O yüzden o ışık sadece patatesleri ve işçilerin ellerini aydınlatır çünkü karanlığı aydınlığa çevirecek tek güç o ışığın aydınlattığı ellerdir.
Bu yüzden bu tabloda hayatın ta kendisini yani değişmeyen bir değer olan emeği bulmak mümkün. Mesaj açık ve net 130 yıl önce ya da bu gün hiç fark etmez. Patates yiyenler yarattı yaşamı ve yine patates yiyenler değiştirecek yaşamı.

ÖNCEKİ HABER

Güç uyanıyor!

SONRAKİ HABER

Yerlilik ve kültür uyum: gökkuşağı yasak!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa