11 Aralık 2015 16:30

Biz de varız

Standımızın bir yanında Ekmek ve Gül vardı, Türkiye’nin dört bir yanından kadınların yazdığı yazılarla dolu. Bir yanında boş bir defter, PAÜ’lü kadınların yazıp dolduracağı. Stantta tanışıp muhabbet etme fırsatı yakaladığımız kadınlara defteri gösterdik ve yazalım dedik ne varsa içimizde. Neler yok ki sorunlar arasında. Şiddet, taciz, tecavüz…

Biz de varız

Paü Ekmek ve Gül
Kadın Çalışmaları Atölyesi

“Yürüyoruz yürüyoruz, yan yana, güzel günler adına
Kadınız, insanız, insanlığı ayağa kaldırıyoruz
Paydos bundan böyle köleliğe, aylaklığa
Herkes çalışsın, bölüşülsün kardeşçe, yaşamın sundukları
İşte bunun için yükseliyor yüreklerimizden
Bu ekmek ve gül türküleri
Ve yineliyoruz hep bir ağızdan
“Ekmek ve gül! Ekmek ve gül!”

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dayanışma ve Mücadele Günü’nü geride bıraktık. 25 Kasım, takvimsel açıdan geride kaldı evet, peki mücadele ve dayanışma? Takvim yaprağından kopup giden bir sayfası değildi bizim açımızdan 25 Kasım. Mücadeleyi büyütme ve dayanışmayı örgütleyecek arkadaşlarla buluşma günüydü. Nitekim biz de üniversiteli genç kadınlar olarak meseleyi buradan ele aldık ve sınıflarımızda, yurtlarımızda ve bulunduğumuz her alanda tanıdığımız ne kadar genç kadın varsa onlarla birlikte bu günü anlamlandırma ve ileriye dönük bir çalışmayı örgütledik. Pamukkale Üniversitesi’nde okuyan genç kadınlar olarak bir fotoğraf sergisi açma fikri bu çalışmaların sonucunda ortaya çıktı. Yaptığımız tartışmaların sonucunda genç kadın arkadaşlarımızla birlikte; tacize uğrayan, devlet ve polis şiddetine maruz kalan, tecavüz edilen, öldürülen kadınların fotoğraflarından oluşan bir sergi oluşturma kararı aldık. 24 Kasım’da üniversite içinde bir sergi yapıp 25 Kasım’a çağrı yapan bildirilerimizi de dağıttık elbette.
SORUN DA ÇÖZÜM DE ‘ORTAK’
Standımızın bir yanında Ekmek ve Gül vardı, Türkiye’nin dört bir yanından kadınların yazdığı yazılarla dolu. Bir yanında boş bir defter, PAÜ’lü kadınların yazıp dolduracağı. Stantta tanışıp muhabbet etme fırsatı yakaladığımız kadınlara defteri gösterdik ve yazalım dedik ne varsa içimizde. Neler yok ki sorunlar arasında. Şiddet, taciz, tecavüz… Çözümü de var bu sorunların ama kadınlar farkında ‘aile ve sosyal politikalar’ın  çözüm olmayacağının. Kadınlar kendi davalarının takipçisi olmaları gerektiğinin farkında. Bu defter kadınların bir araya gelişinin sembolü oldu bizim için. Bu stant sayesinde birçok üniversiteli kadına ulaştık. Sergiye koyduğumuz fotoğraflar bütün öğrenciler tarafından ilgi gördü. Sergide tanımadığı yüzlerle karşılaşan arkadaşlarımızla devletin kadına yönelik şiddeti, polis şiddeti, aile şiddeti, psikolojik şiddet, patron baskısından tacizlere, kadına yönelik her meseleye dair düşüncelerimizi paylaştık, tartışmalar yürüttük. Her fotoğraf bir başka mücadeleyi anlatıyor, bir başka sorunu temsil ediyordu çünkü.
BİRLİKTE OLMANIN GEREKLİLİĞİ
İletişim kurduğumuz kadınlarla Ekmek ve Gül Üniversiteli Kadın Atölyesi üzerine tartıştık, tartışıyoruz ve tartışmaya devam edeceğiz. Üniversiteli üç arkadaş 13.sü düzenlenen bir Gençlik Yaz Kampı’ndaydık ağustos ayında. Katıldığımız kampta Türkiye’nin her yerinden gelen kadınlarla bir araya gelmiş ve kadın mücadelesine dair tartışmalar yürütmüştük. Kocaeli, Ankara ve İstanbul’dan katılan kadınların üniversitelerinde oluşturduğu bağımsız kadın topluluklarının, atölyelerinin bizim de ilgimizi çekmesi üzerine bunu tartışmaya başladık. Bizim üniversitemizde de bir atölye pek tabi kurulabilirdi fakat bu atölye ihtiyaçtan ve taleplerden doğmalıydı. Öyle de oldu bir nevi. Sergide tanıştığımız arkadaşlar, yürüttüğümüz tartışmalar böyle bir ihtiyaca ve kadınların bu doğrultuda bir talebi olduğuna işaret ediyordu. Düşünce olgunlaşmıştı şartların olgunlaşması kalmıştı yalnızca ve şartlar ancak kadınların bir araya gelebilmesiyle mümkündü.
PEKİ BİZ NE İSTİYORUZ?
Kadınlar olarak bu atölyede, yaşadığımız fırsat eşitsizliğine, eğitimde ve her alanda erkek egemen zihniyete, toplumdaki ataerkil yapının bize yaşattığı ayrımcılığa, kadının metalaşmasına, şiddetin, tecavüzün, ölümlerin meşrulaştırılmasına karşı, daha çok kadını da aramıza katarak, bu yapıyı değiştirip dönüştürmek istiyoruz. Şimdilik üniversitede kadın arkadaşlarımızla gruplar halinde küçük görüşmeler düzenliyoruz. Bu küçük görüşmeleri büyütüp daha çok genç kadını aramıza katmak, genel olarak kadın sorunlarını ele almakla birlikte Denizli’nin sorunlarına dair de derinlikli tartışmalar yürütebilmek hedeflerimiz arasında. Kadınlar olarak üniversitelerimizde, işyerlerimizde, dahası yaşadığımız her yerde bir araya gelip mücadele verdiğimizde bir kazanım elde edebildiğimizi gördük. 3 Aralıkta davası sonuçlandırılan Özgecan Aslan mücadelesinde de 3 sanığın ağırlaştırılmış müebbet alması en yakın örneklerden birisi. Mücadelenin Pamukkale Üniversitesi’nde geliştirilmesi, büyütülmesi, yerelde ve ülke genelinde kazanımlar elde edilmesi için, Denizli’de “Bizde Varız!” dedik.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
1 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et