12 Aralık 2015 15:12

Savaş İzmir’de de yaşamı tehdit ediyor

Paylaş

Fatih SÜRENKÖK
TTB Merkez Konsey Üyesi

Savaş sadece Türkiye’nin doğusunda ya da Ortadoğu’da değil, İzmir’de de yaşamı tehdit ediyor.  Özellikle Suriye’den ve Irak’tan İzmir’e göçle gelen vatandaşların gerek kendi halk sağlığı sorunları, gerekse geldikleri yerlerde halkın sağlık sorunlarına olumsuz etkileri bir arada olunca büyüyen sağlık sorunlarına karşılık vermekte zorlanan bir sağlık sistemi var.
Üç boyutlu bir problemimiz var. Sağlık çalışanları da bu problemin tam ortasında her tarafa yetişmeye çalışıyor. Bu sorun karşısında yeterince organize olamamış bir sağlık bakanlığı ve halk sağlığı kurumu var. Yalnızca aşı ve ilacın yeterli olduğu düşünülüyor. Halbuki onların barınma, yemek, giyinme gibi yaşamlarını sürdürebilmeleri açısından temel gereksinimleri devlet temin etmek zorunda.

YEREL YÖNETİMLER KÖTÜ SINAV VERDİ

Bunun yanında maalesef yerel yönetimler de kötü bir sınav verdi. Kentimizdeki yüz binleri aşan Suriyeli ve diğer mültecilerin daha insanca barınabilmeleri ve yaşamlarını sürdürebilmeleri ile ilgili belediyelerin aktif hiç bir rolünü göremedik.
Çocukların aşılanması, bakılması, gebelerin takibi ve sağlıklı doğum yapabilmesi, kronik hastalıkları olan çocuk ve yaşlıların tedavisi için hekime ve sağlık tesislerine ulaşmaları ile ilgili sıkıntı devam ediyor.
Buradaki meslektaşlarımızın çabaları ile son bir aydır ancak ilaçlarını eczaneden alabilme şansları oldu. Önümüzdeki aylarda kış koşulları ile birlikte mültecilerin sorunları daha da artacak. Ciddi barınma problemleri var.
Yine de birinci basamak hekimi arkadaşların çabası ile aşılamaların sayısı arttı. Bulaşıcı hastalıkların kısmen önüne geçildiği düşünülse de eksiklikler her yerde göze çarpıyor. Burada,  İzmir’de yaşayan yerel halkın da bunlardan duygusal anlamda ve bulaşıcı hastalıklar anlamında etkilenmemesi mümkün değil. Yerel halkın bu anlamda daha organize ve onları daha kucaklayıcı ve daha misafirperver olması beklenirken ben bunun da yeterince organize olamadığını, bazı dernekler aracılığı ile bir takım sağlık yardımı yapıldığını, ama bunun da yeterli olmadığını düşünüyorum.

HERKES İSTEDİĞİ YERDE YAŞAYABİLMELİDİR

Sağlık çalışanlarına gelince; poliklinik hizmetleri nedeni ile İzmir’deki sağlık çalışanlarının Suriyeli vatandaşlarla birlikte iş yükü biraz daha artmıştır. Sağlık çalışanlarımız fedakarca görevlerini yerine getirirken zaten az olan sağlık personeli sayısı nedeniyle hizmet vermekte yetersiz kalınmaktadır.
Tüm bunların önüne geçebilmenin yolu, herkesin doğduğu-doyduğu topraklarda ve istediği yerde yaşamını sürdürmesidir. Yani Suriyelinin Suriye’de yaşamak istiyorsa kendi toprağında yaşamını sürdürmesi, sosyal ve ekonomik anlamda mutlu ve sağlıklı olabilme hakkına saygı duymak gerekiyor. O da gerek ülkede, gerek Suriye’de, gerekse dünyada barıştan geçiyor.
Ülkemizde hâlâ sokağa çıkma yasakları,  örtülü bir faşizm sürdürülüyor. Sivil ölümleri her geçen gün artarak devam ediyor. Bu nedenle artık gerek Türkiye’de gerekse komşularımızda barış hemen şimdi demek zamanıdır. Gecikmemiz her gün yüzlerce canı alıyor. Burada Aylan bebek gibi, lastik botlarda ölen yüzlerce Suriyeli gibi, Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de çocuklar, yaşlılar gençler ölmeye devam ediyor. Bu nedenle her gecikmenin bedelini bir insan ve sağlık çalışanı olarak daha fazla ödememek için barışı bir an önce ülkemizde ve bölgemizde, dünyada tesis etmek için daha çok mücadele etmemiz, sesimizi duyurmamız gerekiyor. Daha çok, “Savaşa hayır barış hemen şimdi” dememiz gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

Demokratik Suriye Meclisi eş başkanları seçildi

SONRAKİ HABER

‘Kent konseyleri de barışın tarafı olmalı’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa