‘Kent konseyleri de barışın tarafı olmalı’
30 Kasım’da da Konak Kent Konseyinin ev sahipliğinde bir araya gelerek bu konudaki duyarlılığımızı gösterecek kararlar alacağız.
Metehan UD
Diyarbakır’da düzenlenen ve ülkenin birçok kentinden konsey temsilcilerinin yer aldığı ‘Türkiye Kent Konseyleri Barışı Konuşuyor’ forumuna katılan Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu’yla, yeniden başlayan çatışma sürecini, barışın nasıl gelebileceğini ve kent konseylerinin barışa nasıl katkıda bulunabileceğini konuştuk.
Yeniden çatışmasızlık sürecine dönmek için ve ülkemizin yıllardır en önemli sorunu olarak duran sorunun çözümü için kimlere ne gibi görevler düşüyor?
Bu konuda siyasi irade güvenilirliğini yitirmiştir. Toplumu tatmin edecek çözüm önerilerinden de hızla uzaklaşmaktadır. Savaşın rantıyla beslenen kesimlerle iş birliğine gideceklerinin de güçlü sinyallerini vermişlerdir. Bu noktadan sonra sivil inisiyatiflere iradesini ortaya koyabilmek için ciddi görevler düşmektedir. Siyaset mekanizmasını peşinden sürükleyecek etkili birliktelikler söz konusu olmalıdır. Barış için bir araya gelen ve çeşitli birliktelikler oluşturan sendikalar, odalar, siyasi partiler ve kitle örgütleri sokağı daha çok kullanarak barışı halkın bütün kesimlerine anlatabilmeleri gerekiyor. Hükümetin 7 Haziran sonrası savaş politikalarına karşı gerekli tepkiyi ortaya koyamazsak ülkenin ’90’lı yıllara geri dönüşünü izlemek zorunda kalacağız.
Ülkemize ve Ortadoğu’ya barış nasıl gelecek?
Emperyalizmin Ortadoğu’da akan kana dair bir çözümü olamaz. Bu noktada halkların ortak irade beyanları ve siyasi otoriteleri zorlamaları önemlidir ancak hiç bir büyük güçten bu sorunun çözümü ile ilgili medet ummamalıyız. Akan kanın sorumlusu zaten onlardır. Barış ancak işçilerin, emekçilerin, halkların birlikteliği ile sağlanabilir. Hayatın her alanında bir arada olan, mahallede, fabrikada, şantiyede, okulda, işyerlerinde, halk politik anlamda da bir araya gelerek oluşturabilecekleri demokratik yönetimlerle barışı getirebilir. İşte o zaman barış sadece Ortadoğu’da değil, tüm dünyada hakim olur.
Seçim sonuçlarını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
İktidar, seçmenin korkuları üzerinden oy toplama yolunu seçmiştir. ‘Beyaz Toroslar’ söylemi bunun en açık ve en acı örneğidir. Dün ‘barış’ umutları dağıtanlar bugün savaş çığırtkanlığına soyunup şantajla ‘milli irade’yi iradesiz kılmayı başarmışlardır. Ancak barış kimsenin lütfuna bağlı değildir. Türkiye ve Ortadoğu’nun ezilen halkları barış ısrarından vazgeçmeyeceklerdir. Seçim hiç bir umudun sonu değildir. Zaten daha önce de dile getirdiğim gibi, egemen güçlerin akan kanla bir sorunu zaten yok. O yüzden barış için umutlar hiç bir zaman solmamalı ve zaten solmadı da.
Geçmişinde de pek çok farklı kültürü içinde barındıran İzmir’de bu sorunların algılanışı ve İzmirlilerin yaklaşımı nasıl?
İzmir demokratik refleksleri güçlü olduğu kadar milliyetçi refleksleri de barındıran bir coğrafya ancak kolektif bilinçle oluşturulacak bir barışa İzmir’ deki bu milliyetçi grupların direnç gösteremeyeceği muhakkak.
Sizin bu konuya dair bir çalışmanız var mı?
Kent konseyleri olarak bulunduğumuz şehirlerdeki demokratik kitle örgütleri ile birlikte barış için mücadele ediyoruz. 1 Kasım seçimlerinden önce Diyarbakır Kent Konseyinin daveti ile gerçekleşen buluşmamızda barıştan yana tavrımızı da net olarak ortaya koymuştuk. Bizler kent konseyleri olarak savaşa karşı barışı savunmaya devam edeceğiz. Örgütlü bulunduğumuz il ve ilçelerde barış meclisleri kurarak savaş karşıtlığımızı, tüm yurttaşlarımızla birlikte haykıracağız.
Öncelikle Türkiye halklarının yararına olmayan bu savaşa derhal son verilmelidir. Devlet askeri ve siyasi operasyonları durdurmalı PKK ise derhal ateşkes ilan etmelidir. Meselenin barışçıl çözümü için demokratik mekanizmalar işletilmelidir. Hukuka aykırı bir şekilde gözaltına alınan, tutuklanan ve görevden alınan yerel yöneticilerin derhal serbest bırakılması ve görevlerine iadesini talep etmekteyiz.
30 Kasım’da da Konak Kent Konseyinin ev sahipliğinde bir araya gelerek bu konudaki duyarlılığımızı gösterecek kararlar alacağız. İzmir de şu an mevcut 22 kent konseyi bulunmaktadır. Bu da bütün Türkiye’ye örnek teşkil etmelidir.