13 Aralık 2015 05:36

Şimdi senin yaşında kardeşlerimizi de aldılar

Serap TURGUT

“Küçücük gözleri, incecik elleri, kocaman yüreğiyle” 1980 yılında Mamak Cezaevi’nde beraberdik. A Blok 5. Koğuşta ben, karşımızdaki hücrelerde Erdal kalıyordu. Günün her saatinde olabilecek kötü şeylere karşı Erdaaal diye bağırarak haberleşirdik. Havalandırma saatlerimizi hücresinin penceresinin önünde onunla konuşarak, türküler söyleyerek geçirirdik. Erdal, Nejdet Adalı’yla birlikteydi. Türkü istekleri yaparlardı bize. Necdet “Sobalarında kuru da meşe yanıyor aman” isterdi. Erdal da bir gün “Altın Hızma”yı bilen var mı dedi. Bir tek ben bildiğim için severek söylemiştim kuzuma.
Bir gün arkadaşları 6. Koğuşa geçirmişlerdi Erdal’ı. Orda bir zaman kaldı. Havalandırmadayız, altıncı koğuştan bir arkadaş beni camın önüne çağırdı gittim. Gel bak dedi Erdal seninle tanışmak istiyor. Bekledim bekledim cama çıkmadı. Utanmış cama çıkmamıştı.
Annem görüşüme gelmişti. O gün akşam saat on gibi mazgal açıldı biri adımı söyledi. Mazgaldan içeriye bir paket çay, yarım kilo kadar kıyma, bir demet çiçek hepsi de o gün çıkan sol bir gazeteye sarılı olarak bana uzatıldı. Çok sevindik. Sabah kendi olanaklarımızla yaptığımız ocakta namuslu bir çay demledik. Kıymayı köfte yaptık ve pişirdik. Gazeteyi de okuduktan sonra hepsini gardiyanı çağırıp Erdal’a götürmesini söyledik. Bu ne yaa her şey Erdal’a gidiyo diye sitem etmişti. İyi bir adamdı gardiyan.
Beş Mayıs’ı Altı Mayıs’a bağlayan gece Denizlerin anması yapıldı. Neredeyse sabaha kadar son sözleri okundu, marşlar söylendi. Sabah görüş başladı. En son görüşte uzun bir kortej yapıp görüş yerine kadar slogan atarak yürüyüş yaptık. Ailelerimiz de görüş yerlerinde bizlere katıldı. Ertesi gün Yedi Mayıs. 12 Eylüle hazırlanan idare demir ranzaları kaldırıp yerine tahta ranza yapmak istediler. Kıyamet koptu. Direnişe geçtik. Bütün A Blok vura kıra havalandırmada toplandı. Gazlar, dayaklar, tazyikli sular hepinizin bildiği şeylerden geçtikten sonra kızları tek tek erkek arkadaşlardan söküp koğuşlara sürüklediler. Erkek arkadaşları sıraya dizip tek tek falakaya götürdüler. Tabii ki Erdal Eren’i önce götürdüler. Epey bir zaman sonra geldi Erdal. Başı dik, yüzünde en ufak bir acı ifadesi yok. Bütün zulümcülerin karşısında gülümseyerek yürüdü sıraya geçti.  
Tahliye oldum bizi uğurlamaya geldi. O gün sımsıkı tokalaşıp ayrıldık. Ben o günden beri her gün Altın Hızmayı söyleyip durdum. Söylemeye devam edeceğim.
Kocaman devletin, kocaman ordusu, kocaman adamlar 17 yaşında bir çocuğun yaşını büyüterek asmış, ERDAL kocaman yüreği ile onlara karşı dimdik, onurla ölümü almış başının üzerine koymuştu.  Tıpkı DENİZLER gibi.
Orada yalnız değildin ağabeylerin vardı. Şimdi senin yaşında ve hatta senden çok küçük kardeşlerimizi aldılar bizden sizin yanınızdalar. Zulüm devam ediyor, biz de direnmeye. Hepinizi öpüyorum mücadelenizin ve direnişinizin önünde saygıyla eğiliyorum.  
Seni ve Sizi  unutursam yüreğim sussun.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et