13 Aralık 2015 05:47

Muharrem ERBEY

Bazı insanlar çok yaşarlar, kudretleri, sıfatları, malları, mülkleri vardır.
Bazı insanlar cihana hükmederler, seslerinin yankılandığı koridorlar, salonlar vardır.
Bazı insanlar için ölüme giden insanlar vardır.
Bazı insanlar vardır ve bu insanlar çok azdır; varlıklarıyla tarihin akışına, insanlığın kaderinin değişmesine, bazı değerlerin sembolleşmesine vesile olur, yaşadığı o çağa damgalarını vururlar.  Bunlar o kadar çok azdır ki; isimleri bile insanların saygı ile eğilmelerine vesile olur. Arkadaşım, dostum, meslektaşım, komşum, insan haklarında mücadele arkadaşım Tahir Elçi, BARIŞ ELÇİSİ Tahir, kişiliği, mütevazılığiyle, çalışmalarıyla, titizliğiyle, mücadele azmi ve kararlığıyla, barışa olan inancıyla, haksızlığa karşı duruşuyla, insana insan olmasından dolayı duyduğu saygıdan dolayı asla unutulmayacak insanlardandır.
Tahir unutulmayacaklar kervanına katıldı. Bu toprakların unutmayacağı o kadar adsız kahraman vardır. Onları görünür kılan Tahir gibi insan hakları savunucusuydu. Hakları, hukukları ellerinden alınan, katledilen, işkenceye maruz bırakılan o insanların sesi, çığlığı oldu.
Tahir, haksızlığa karşıydı. Kimsenin aklına gelmeyen Sur içindeki Dört Ayaklı Minare’nin ayaklarının tahrip edilmesini gördü. Sur içinde çatışmaların ve olayların yaşandığı bir dönemde oraya giderek basın açıklaması yapmaktan çekinmedi.
Tahir, Kürt insan hakları mücadelesini, Zühre’ye duyduğu aşkla sevgiyle yaptı. Baskılardan işkenceden hiç korkmadı asla geri adım da atmadı.
Avukat Tahir Elçi iyi bir ceza hukukçusuydu. Almanya’da bulunan Avrupa Hukuku Akademisinde (ERA) uluslararası ceza hukuku ve ceza yargılaması eğitimi görmüş, birçok ulusal ve uluslararası toplantı ve konferansa konuşmacı olarak yer almış, tebliğ sunmuştur. 1998 yılından beridir Diyarbakır Barosu’nda staj eğitimi ve meslek içi eğitimlerde ceza ve insan hakları hukuku alanında seminerler vermekteydi. 2012’de Diyarbakır Barosu Başkanı oldu. Tahir Elçi, Ekim 2015’de CNN Türk’te “PKK, terör örgütü değildir” dedikten sonra hakkında linç kampanyası başlatıldı. Yazılı görsel ve sosyal medyada ağır linç kampanyasıyla adeta hedef haline getirildi. Çok sayıda ölüm tehditleri aldı.
 Maalesef siyasetin yönlendirmesiyle yargı da bu kampanyaların etkisinde kalarak hakkında yakalama kararı çıkarttı. Diyarbakır’da sabaha karşı gözaltına alınıp İstanbul’a götürüldü. Adliyedeki işlemlerinin ardından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi. Adli Kontrol ve yurt dışı yasağıyla mahkemede bırakıldı.
Kürdistan’da yaşanan ağır insan hakları ihlallerini, katliamları iç hukukta takip etti, haklarının yılmaz savunucusu oldu. İç hukukta sonuç almayınca uluslararası arenada koşturdu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, mağdur ve mazlum Kürt halkının görünmeyen mağduriyetini, sümen altına itilen katliamları taşıdı. Uzun yıllar orada dosya takip etti. Tahir, Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin 1994 yılında savaş uçaklarınca bombalaması sonucu 38 Kürt yurttaşın ölümü dosyasında devleti 2 milyon 305 bin Avro tazminat ödemeye mahkum etti. AİHM bu kararında, Türkiye’nin sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) bazı maddelerini değil, uluslararası çatışma ve savaş hukukunu düzenleyen Cenevre Sözleşmesi’ni de ihlal ettiğini öne sürüldü. Tahir Elçi, 38 insanın ölümü ile sonuçlanan olayın davasındaki kararında, AİHM ilk defa kendi temel belgesi olan, kendi anayasası olan AİHS’in hükümlerinin yanı sıra, uluslararası savaş hukukun temel belgesi olan Cenevre Sözleşmesi’nin ortak 3. maddesine gönderme yapmış ve bu maddeyi temel bir norm olarak kararına derc ettirmiştir. Bu karar AİHM açısından yeni bir dönemin başlangıcıdır. Kendi eski içtihatlarından ayrılmış ve yeni bir karar üretmiş ve belgelerinden biri olmayan Cenevre sözleşmesini kararına dayanak yapmıştır.
Tahir, Kürt coğrafyasında çok önemli raporlar kaleme aldı. Oluşan heyetlerde gözlemci oldu. Bölgemizde hukuk, demokrasi ve insan hakları alanında çok az insandan birisiydi. Bölgemizde yaşanan tüm olayların canlı tanığıydı. Tahir’i, canlı bir hafızayı aramızdan aldılar. Cesur ve girişkendi, araştırmacıydı, çok iyi bir hukuk adamıydı. Tahir, çok düzenliydi çalışkandı. Ailesini çok severdi. Türkiye’de bilinen, tanınan iyi bir ceza hukukçusu ve entelektüel bir şahsiyetti.
Tarihte çok az insan, 49 yıllık yaşamıyla bu kadar iz bırakmıştır. Hepimizde derin bir sızı bıraktı Tahir. Onun kişiliğinde somutlaşan insan hakları mücadelesi, hukuk ve demokrasi mücadelesi öksüz kaldı. Onu unutmayacak Kürdistan halkı. Onu yaşatacak ve ondan derin dersler alacak. Biraz önce Sur içindeki kurşun ve bomba sesleri altında Tahir’in evinde eşi Türkan ile sohbet ettik. Tahir adına, “Tahir Elçi Barış Vakfı” projesini ailesinden duyduğumda tam da ona yaraşır kalıcı bir çalışma olur dedim. Evet Tahir Barış adamıydı, barış elçisiydi.
Bu ülkede barıştan bahsedenleri önce vuruyorlar. Barış elçisi Tahir’i yaşatmak bizlere görev olmalı. Eşi Türkan Hukuk 2. sınıf öğrencisi. Onun kadar cesur ve onun kadar yürekli bir insan. Onun mücadele bayrağını düştüğü yerden alıp taşıyacak kadar dirayetli bir insan, bir yaralı eş ve anne. Tahir’ini yaşatmaya sevdalı Zühre aslında Türkan. Bize düşen de Tahir’i unutmamak ve unutturmamak, hep yaşatmak.
İyi ki seni tanıdım Tahir, mekanın cennet olsun.
Nur içinde yat kardeşim.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et