Venezuela seçimleri: Sağcılaşma tehlikesi büyüyor
Acero* / Başyazı
Ulusal Mecliste muhalefetin olası bir zaferini öngörmüş, bu konudaki siyasi görüşümüzü Birlik ve Mücadele dergisi nisan 2015 sayısında yayımlanan makalemizde ve bu gazetede yayımlanan çok sayıdaki yazıda ifade etmiştik: “(ABD) Dışişleri Bakanlığı, 2016 yılında devlet başkanının görevden alınması için referandum çağrısı ve siyasi eylemler aracılığıyla,
ilerici güçler 2015 seçimlerinde Ulusal Meclisteki çoğunluklarını kaybetsinler diye uğraşıyor; bir yandan da ekonomik blokaj uyguluyor ve bu senaryonun işe yaramadığı koşullarda şiddetli bir sabotaj ve doğrudan askeri müdahaleyi hayata geçirmek için güçlerini hazırlıyor”
Bu planın ilerlemesine yeteri kadar karşı koymadığımızı, hükümet politikalarına yönelik büyük tepkide ifadesini bulan durumun karşısında ise daha da yetersiz kaldığımızı söylemek gerekiyor. Verilen oyların ideolojik temeli bulunmamasına; ekonomi politikasının sonuçlarından duyulan memnuniyetsizliği ifade etmesine, merkezinde emperyalist saldırganlık bulunmasına rağmen, “Yumruğu masaya vurma” iddiasına karşın burjuvalara karşı zorlayıcı kararlar almak konusunda ciddi bir korkaklığın da olduğu açıktır.
Hükümette bulunanlar ithalata dayanan, üretimi ve istihdamı teşvik etmeyen bir politika uyguladılar, Chavez’in anılarına sadakat iddia ettiler ama hak ettiklerinden fazla çıkarlara sahip oldular, adam kayırmacılık, yolsuzluk ve verimsizliğe ahlaki çürüme eklendi, tüm bunlar ezici yenilginin temellerini oluşturdu.
TALEPLERE DAYANMAYAN KAMPANYA
6 Aralık seçim kampanyası, “ekonomik savaş”tan etkilenen çoğunluğun gerçek ihtiyaçları ve burjuvalar karşısında yumruğun masaya vurulmasını isteyen halkın talepleri dikkate alınmadan, bir divanın üzerinden insanların bilincini maniple etmek isteyen başarısız psikiyatrların küçük burjuva fikirleri üzerine kurulmuş, duygusal bir konsepte dayandırıldı; sanki çoğunluğun duygusu buymuşçasına uzlaşmacılık desteklendi.
Marksist Leninistler olarak özeleştiri de yapmak zorundayız. Çöküşün derinliğini hesaplayamadık, gelmekte olan seçim yenilgisinin düzeyini, halkın önemli bir kesiminin süreci terk ettiğine yönelik işaretleri öngöremedik.
En kaygı verici olan ise ortaya çıkanın stratejik bir kayıp ya da sadece seçimle sınırlı bir olgu anlamına gelmiyor olmasıdır, aynı zamanda, hükümetin talihsiz politikalarını reddeden nüfusun sağcılaşması sürecinin kapısı açılmıştır.
BUNDAN SONRA NE YAPILMALI?
Bu ülkenin, gerçek bir devrime ihtiyacı olduğunu yineliyoruz. Emek verimliliğine dayalı bir program geliştirilmeli, işçi sınıfının öncülüğünde verilen çabalar karşılıksız kalmamalı, ve daha önce her fırsatta söylendiği gibi aslolan halka gerçeği söylemek olmalı; petrol fiyatı sıfıra inse dahi aynı politikayı sürdüreceğimiz ve krizin bizi etkilemediği aldatmacasına son verilmeli; çalışma çağrısı yapılmalı, sanayi, tarım ve balıkçılık canlandırılmalı; üretim, her düzeydeki ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek şekilde desteklenmeli.
Kitlelerin, özellikle en yoksunların ihtiyaçları ve beklentileriyle mümkün olan en yüksek eş güdümü yakalamak; onları devrimci olan yoldan yürümeye yönlendirmeyi başarmak gerekli ve acildir.
Bir yandan reformist ve gerici propagandanın etkisini nötralize ederken, onları devrimci harekete teşvik edebilmek için kitlelerin ruh halindeki değişimin işaretlerini daha iyi algılamalıyız. Olası konjonktürü gözden kaçırmamak ve engelleyebilmek için gerçekliğin nesnel, istikrarlı ve sıkı takibini yapmak zorunludur
Sağcıların, 6 Aralık seçim kampanyasını tartışabiliriz. Sınıf mücadelesinin keskinleşmesi bağlamında özel bir kampanya yürütüldü. Burjuvazi, tüketim maddelerinin eksikliğini, stoklama sorununu ve bunların sonucu olan kuyrukları, memnuniyetsizliği -bir propaganda kampanyası gibi hissedilmese bile hükümete tepki olarak ifadesini buldu- yaymak için temel unsur olarak kullandı.
PSUV GÜCÜNÜ KAYBETTİ
Hatalarına rağmen PSUV (Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi), ülkenin birinci siyasi gücü olmayı sürdürmektedir, fakat eskiden olduğu gibi yenilmez değildir. Seçimlerdeki eski kontrolü artık yoktur. Bu durum, yönetiminin uyguladığı taktik, pratik çalışma, sosyal demokrasinin biçimi olan yanlış yöntemlerinin, çeşitli siyasi çevrelerce sorgulanmasına neden olmuştur.
Diğer etkenlerin arasında özellikle işçi sınıfının, köylülerin, hatta komünlerin rolünün engellenmesi ve “toplumsal kesimlerin” katılımının temel alınması yerine, müzik festivallerinin, hediye dağıtımlarının ve Chavez’in anılarının, seçim kampanyasının merkezine oturtulması; kolektif yönetim eksikliği ve örgütsel yeteneklerin değil tek kişi yöneticiliğinin yüceltilmesinde ısrar edilmiş olması, analize muhtaçtır.
HALK SORUNLARINA ÇÖZÜM BEKLİYOR
Kitleler, imajdan ve tartışmalardan çok, sorunlarına çözüm istiyorlar; ileriyi, geleceği görebilmek istiyor ve sağcılar bunu, demagojik de olsa bir değişim önerisiyle yaptılar. Chavezcilik ise, geçmişin yüceltilmesi kampanyasına, dünün talepleri ve tartışmalarına sıkışmış olarak görüldü. Halkın çoğunluğu başta ekonomik sorunlar olmak üzere sorunların aşılmasını beklerken, hükümet bunlarla ilgili kısa ya da orta vadede ne inanılır bir çözüm önerisi ne eylem planıyla geldi.
Popülist politikalar sadece bu sürece zarar vermedi; özünde sosyal demokrat popülizm, kitlelerin devrimci bilincine de zarar verdi, onları sosyalizmin “Herkese emeğine göre” içeriğinden uzaklaştırdı. Toplumun en geri bırakılmış kesimleri arasında emek verimliliğine yönelik ilgisizlik yaratıldı ve çaba harcamadan “petrolden” fayda sahibi olunabildiği algısı yaratıldı; bunlar, ihtiyaçların karşılanabilmesi anlamına gelen “iyi yaşam” kavramının, emeğin topluma katkısı içeriğinden uzaklaştırılarak yapılan yanlış yorumunda birleştiler.
SAĞ DARBEYE KARŞI HALK CEPHESİ
Bu dönemde görev, açıkça derinleşen geri çekilme ve kitlelerin olası sağcılaşmasıyla mücadele etmek, araçlarımızı ve militanlarımızı ele geçirmek isteyen faşist sağı durdurmak, devrimci halk iktidarına öncülük edecek en ileri kadroları çalıştırmak için mücadele etmektir.
İşçi sınıfı, köylüler ve devrimci komünlerin gerçek yöneticileri siyasi liderliği üstlenmeli, Halk Cephesi aracılığıyla sağ bir darbenin ortasında kalan ülkeyi yönetmeye hazırlanmalıdır.
Sosyalizm ancak işçi, köylü iktidarı ve silahlı halkla mümkündür.
*Venezuela Marksist Leninist Komünist Partisi
(PCMLV) yayın organı
(Çeviren: Elif Görgü)