16 Aralık 2015 20:01

Yolsuzluk operasyonunun üzerinden 2 yıl geçti: Büyük yolsuzluklar 'AK'landı

Paylaş

17 ve 25 Aralık 2013’te gerçekleştirilen yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun üzerinden iki yıl geçti. Soruşturmalarda takipsizlik kararıyla hükümet mensuplarının, ailelerinin ve hükümeti destekleyen kişilerin karıştığı büyük yolsuzluklar ‘aklandı!’

17-25 Aralık yolsuzluk operasyonuna ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulunan  ve yolsuzluk dosyalarını yakından takip eden CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu Türkiye’deki yolsuzlukların tescil edilenlerle sınırlı olmadığını söyledi. Erdoğdu, “17-25 Aralık’ta ortaya çıkanlar binde biri bile değil. Çok kez söyledik, Sayın Genel Başkanımız milletvekilliği döneminde de ortaya çıkardı. Bu yolsuzluklara merkez medya ve yandaş medya neredeyse hiç yer vermedi. İhaleler, teşvikler, krediler, özelleştirmeler, imar izinleri, imtiyaz ve ruhsatlar iktidarın yandaş ve yanaşma iş adamlarına verildi” dedi.

DİN VE MİLLİYETÇİLİKLE UNUTTURULMAYA ÇALIŞILDI

Yolsuzluk ve rüşvet davalarının ardından geçen iki yılda Türkiye’de özelleştirmeler ve sermayenin daha da görülmeye başlandığının altını çizen Aykut Erdoğdu  geçen iki yılda toplumun şekillenmesini şöyle tarif etti: Şu an nüfusun yüzde biri, ulusal servetin yüzde doksanına sahiptir. Geniş halk yığınları mülksüz ve borçludur. Halkın durumu fark etmemesi için halka din ve milliyetçilik verildi. Şu an din soslu vahşi kapitalizm egemendir. Gerici otoriter faşizan rejim, solcu, demokrat ilerici bütün insanlara zulmedilmektedir. 17-25 Aralık din soslu vahşi kapitalizmin, çürümüşlüğün ilan edildiği gündür.

CHP SORUŞTURMA KOMİSYONU KURUYOR

CHP, 17 ve 25 Aralık dosyasıyla ilgili Mecliste soruşturma komisyonu kurulması için önerge hazırlıyor. ANKA’ya konuşan CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, önergeye yeni hadiseleri ekleyerek, yeni unsurlar ekleyerek vereceklerini belirterek, “Yeni iddialar yeni deliller var” dedi.Tanal soruşturma önergesine ilişkin şu bilgileri verdi:

“Dönemin bakanları açısından vermek lazım, sorumluluk o dönemin bakanlarıyla alakalı ve ilgilidir. Ama Başbakan Anayasa’nın 112. maddesi uyarınca siyasi anlamda sorumludur.
17 ve 25 Aralık’ta adı geçen 4 bakan ile ilgili vereceğiz. Yeni hadiseleri ekleyerek, yeni unsurlar ekleyerek vereceğiz. Yeni iddialar yeni deliller var. Cezaevinde bulunan emniyet mensuplarının ifadesi var. Tanık olarak müracaat ettiler, ifadeleri alınmadı.
O dönem için Davutoğlu başbakan değil. O dönem içerisinde Erdoğan başbakandı. Erdoğan ile ilgili de vereceğiz tabii yani o da bu işin içerisinde. Dosyalar eğer açılırsa herhalde herkese kadar uzanır diye düşünüyorum. Erdoğan zaten Anayasa’nın 112. maddesi uyarınca sorumluluğu var diyorum.”

YOLSUZLUK VE RÜŞVETLE MÜCADELE GÜNÜ

Ayrıca Mahmut Tanal, 17 Aralık’ın “Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Günü” olarak resmi tatil ilan edilmesi için kanun teklifi verdi. Tanal, Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini TBMM Başkanlığına sundu. Teklifin gerekçesinde, “Halkın ve bireyin devlete vergisini vererek görevlerini yerine getirirken devletin de bu vergilerin nerelere harcandığını şeffaf ve objektif olarak belirtmesi gerektiğinin altını çizdi. (HABER MERKEZİ)


MİT TIR’LARINDAN TUTUKLU 17-25 ARALIK’TAN YARGILANACAK

Adana’da ocak 2014’te Suriye’ye insani yardım taşıdığı iddia edilen ancak silah taşıdığı ortaya çıkan MİT TIR’ları ile ilgili yaptığı haberi nedeniyle tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar bugün Silivri Cezaevinden İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde 25 Aralık soruşturması ile ilgili haberleri nedeniyle yargılandığı davaya getirilecek.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Dündar hakkında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan’ın 25 Aralık soruşturmasını konu alan “Fezlekeleri okumak hakkımız” ve “Arkadaşın babası” yazılarından şikayetçi olması üzerine soruşturma başlatmıştı. Hazırlanan iddianamelerle Dündar’ın toplamda 5 yıl 4 aya kadar hapsi isteniyor. (HABER MERKEZİ)


17 ARALIK  NEYDİ?

Hükümet bu operasyonların bir “paralel örgüt” eliyle hükümeti yıkmayı amaçlayan siyasi operasyonlar olduğunu belirtmeye devam ediyor.
17 Aralık 2013 sabahı, Cumhuriyet Savcısı Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç’in talimatıyla, birçok kişinin gözaltına alındığı büyük bir operasyon başlatıldı. Gözaltına alınan kişilere, ‘rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık’ gibi suçlamalarının yöneltildiği operasyonu İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya Öz koordine ediyordu.
O dönemdeki İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, İş Adamları Ali Ağaoğlu, Reza Zarrab ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in de aralarında yer aldığı 89 kişi gözaltına alındı. Bakan çocukları Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan, İş Adamı Reza Zarrab ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın da aralarında bulunduğu 26 kişi tutuklandı. Tutuklananlar bir süre sonra serbest bırakıldı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yaklaşık 11 ay süren incelemenin ardından, 17 Ekim 2014’te dosyayla ilgili takipsizlik kararı verdi.

25 ARALIK’TA NE OLDU?
25 Aralık’ta bu kez başka bir operasyon başladı.
Savcı Muammer Akkaş tarafından yürütülen soruşturmada 96 kişiye yöneltilen suçlamalar arasında ‘Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, ihaleye fesat karıştırmak ve rüşvet’ bulunuyordu. Akkaş, Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan için de şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrı evrakı hazırladı. Ancak Emniyet, Savcının talimatlarını yerine getirmedi.Bilal Erdoğan ifadesini 5 Şubat’ta, soruşturmaya Akkaş’ın yerine atanan yeni savcılara verdi.
2 Eylül 2014’te, 25 Aralık soruşturmasıyla ilgili takipsizlik kararı verildi. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Venezuela seçimleri: Sağcılaşma tehlikesi büyüyor

SONRAKİ HABER

Zammın burnumuzdan getirilmemesi için...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa