IŞİD'i 'Fırat'ın batısı'nda kuşatmak: Bir sonraki hamle Cerablus
YPG'nin öncülüğündeki Demokratik Suriye Güçleri'nin Teşrin hamlesini başarıya ulaştırması sonrası gözler 'Fırat'ın batısı'nda neler yaşanacağında. AKP'nin 'kırmızı çizgisi'nde IŞİD için çember daralırken bölgedeki son gelişmeleri Ahmet Can kaleme aldı.

Ahmet CAN
Rusya’nın Suriye’ye müdahalesiyle Suriye iç savaşı yeni bir aşamaya girmişti. Sahadaki son gelişmeler de bu durumu doğruluyor; Lazkiye kuzeyi –özellikle de Kürtmen Dağı ve Türkmen Dağı çevresi- ve Halep güneyindeki Rus hava gücü destekli Suriye ordusunun operasyonlardaki başarısı bile bu durumu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Türkiye’nin Rus savaş uçağını düşürmesi sonrası ise Türk uçaklarının havadan Suriye sahasına girmesi artık imkansız hale geldi. Rusların özellikle de Türkiye’nin desteklediği grupları vurması karşısında –son dönemde Türkiye’den giren gıda yüklü TIR'ları bile zaman zaman Ruslar vuruyor- Türkiye’nin ısrarla savunduğu “güvenli bölge” isteği tamamen tarihe karışmış oldu. Dün Suriye’deki en büyük gruplardan biri olan Suud destekli ve Türkiye’ye de yakın olan İslam Ordusu lideri Zehran Alluş ve yardımcılarının Rus hava kuvvetleri tarafından öldürülmesi olayı Rusların Suriye’de gittikçe daha sert davranacağını gösteriyor.
Sahada bunlar olurken Suriye’de siyasi çözüm çabaları da devam ediyor. Bu hafta Yermuk Mülteci Kampındaki IŞİD ve Nusra’lı militanların Rakka ve Halep’in kuzeyine çekilmeleri konusundaki BM gözetimindeki anlaşma bu çabaların ürünüydü ve önemli bir gelişmeydi.
İşte YPG öncülüğündeki Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) Teşrin Operasyonu bu gelişmelerin yaşandığı dönemde oluyor. Geçen hafta Serekaniye’den Kobani’ye yönelik yoğun silah sevkiyatı yapılması Cerablus operasyonu hamlesine hazırlık olarak yorumlandı.
ABD'NİN TÜRKİYE VE YPG ARASINDAKİ DENGE POLİTİKASI
Ancak Türkiye’nin YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesini “kırmızı çizgi” olarak nitelemesi ve ABD’nin de bu nedenle YPG’yi bu operasyondan alıkoyduğu biliniyor. Tabii ABD, NATO üyesi olan müttefikini yanında tutmak isterken bir yandan da müttefiğinin “terörist” olarak nitelediği YPG’ye de bir yönüyle mecbur. ABD’nin daha önce sahada müttefik olarak gördüğü hemen hemen tüm örgütler Rusya’nın “teröristleri” olmuşken Suriye’de tutunabileceği ve IŞİD’le mücadelesinde karadaki güvenebileceği YPG’den başka örgüt kalmıyor. Bu nedenle ABD de ne Türkiye’den ne de YPG’den geçiyor. Her ikisi arasında bir denge politikası yürüterek her ikisinden de faydalanmaya çalışıyor. Hem Türkiye hem de YPG bu durumun farkındalar ve onlar da bu durumu kabullenmiş gibiler. Tabii tüm faydalanmalar az ya da çok karşılıklı şekilde oluyor.
IŞİD'E AĞIR DARBE
Teşrin operasyonu Rakka’dan Mınbiç ve Cerablus’a giden ana yollardan birisinin üzerinde olan Teşrin Barajı ve çevresine yapıldı. Kobani’nin güneybatısında Fırat nehrinin kenarındaki bu barajdan elde edilen elektrikle Kobani ve Mınbiç çevresinin elektriği sağlanırken ayrıca da sulamada da kullanılıyordu. Önceleri Nusra, sonrasında da IŞİD’in eline geçmiş olan bu baraj bugün ise çok kilit konumda. Çünkü bu barajın ele geçirilmesiyle Rakka’dan yola çıkan IŞİD konvoyları Mınbiç ve Cerablus’a ulaşmak için artık burayı değil onlarca kilometre yolunu uzatacak olan Tabka yolunu kullanmak zorunda kalacak. Bu da bir sonraki Mınbiç ve Cerablus operasyonlarını kolaylaştıracak.
23 Aralık’ta YPG öncülüğündeki QSD güçleri burayı almak için operasyona başladı ve bugün (26 Aralık) itibariyle de Teşrin Barajı ve çevresinin kontrolünü sağlamış durumda. Böylece Mınbiç ve kuzeyindeki Cerablus bir yönüyle kuşatılmış oldu. Koalisyon desteğiyle 55 km’lik bir alanı kapsayan ve 3 gün gibi kısa bir sürede yapılan bu operasyonla ABD’nin QSD’ye olan destek ve güveni daha da tescillenmiş oldu. Uzun hazırlıklar sonrası yapılan ve iyi hesaplanan zamanında operasyonlarla IŞİD karşısında ilerleyen QSD güçleri şimdi bir sonraki operasyonu bekliyor. Bu operasyonun ise artık koşulların olgunlaştığı düşünülen Cerablus operasyonu olduğu tahmin ediliyor.
Evrensel'i Takip Et