02 Ocak 2016 09:41

‘Üretimi durdurdum, iş yok!’

''Bir sözle kuruldu dünya. Hep o sözü aradım ve buldum: Emek.''Nasıl da yükseliyordu bu ses o devasa adliye sarayı kapısında bir bilseniz! İş diyordu bir ses, diğeri ise ekmek.

Paylaş

Zeynep Gökçe PAPİLA

''Bir sözle kuruldu dünya. Hep o sözü aradım ve buldum: Emek.''
Nasıl da yükseliyordu bu ses o devasa adliye sarayı kapısında bir bilseniz! İş diyordu bir ses, diğeri ise ekmek. Bir başkası ise özgürlük için vurmuştu kepçeyi kazana; kaşığı çay tabağına... Adliye Sarayı’nın içinde tavşan kanı çaylar tütmüyor, patates çuvallarının ağzı açılmaya tövbe etmişti adeta. Artık, haklarını almak için direnen, iş bırakan Anadolu Adalet Sarayı işçilerinin silahları olmuştu o kepçe, o kazan, o çay ve şeker...
Hele bir de güzel oluyor ki direnen işçinin sohbeti. Bir direniş çayına hasret ölmek yok buralarda. Aldık çayımızı elimize, başladık Emine ablayla sohbete
Emine abla üç yıl önce Kartal'daki Anadolu Adalet Sarayı’nın yemekhanesinde başlamış işe; dört çocuğu var. Yürüyerek gidiyormuş 40 dakikalık yolu her gün. “Param yok ki dolmuşa vereyim” diyor ve ekliyor “Dört çocuk. Kolay mı kızım, biri üniversitede, ikisi lisede, biri de ilkokulda 4 çocuğu okutmak? “Eve gidiyorum, çocuklarım ‘Anne sen çalışan bir kadınsın, sende neden para yok’ diyor moralim bozuluyor, canım sıkılıyor”
Maaşlarını zamanında almak konusunda sürekli sıkıntılar yaşıyorlarmış yemekhane ve çay ocağında çalışan taşeron işçiler. Maaşlarını geç alıyor hatta yazın iki ayda bir alıyorlarmış. Ama bu sefer 3 ayı bulmuş gecikme. Şirket değişmiş ama işçilerin durumda değişen bir şey olmamış. “Al birini vur ötekine” diyor Emine abla.
Önceki şirket varken de bir kez eyleme çıktıkları olmuş; o zaman patron yaptığı olumlu açıklamayla işçilerin direnişini sonlandırmayı başarmış. Emine abla artık işlerin değiştiğini söylüyor, yumruğunu kaldırıp “Bundan sonra artık kimse bizi kandıramaz. Biz bu kadar aptal ve cahil değiliz!” diyor.
Adalet sarayındaki direnişe geçen işçilerin direnişine nasıl dokunduğunu şöyle anlatıyor Emine abla: “Öyle canım yandı ki sabah işe geldim. Baktım herkes işin başına dönmüş. Ustalar beni çağırdı, dediler ‘Malzeme eksik, malzeme yapılmamış’. ‘Yapmadım’ deyince ben, ‘Niye?​’ diye sordular. Dedim: ‘Üretimi durdurdum, iş yok!’ Tabii orada Turan abi de, Allah razı olsun, direkt beni destekledi; o da bıraktı elindekileri.”
İşte bu bir başlangıçtı adalet sarayındaki adaletsizliğe karşı iş, ekmek ve özgürlük mücadelesi veren işçiler için. Sohbetimize katılan Zerrin abla ve diğer kadın işçiler de aynı umut ve mücadele kokan cümlelerini dile getirdiler. Emine abla, Zerrin abla ve diğer direnen işçiler bu direnişten neler öğrendiklerini şöyle ifade ediyorlar: “Bu direniş bize; hakkımızı almak için susmamayı, birlik olmayı ve birlikte mücadele etmeyi öğretti!''
O zaman biz de diyelim ki; Bir direniştir yaşamak!

ÖNCEKİ HABER

Erkeklerin şiddetine artık bir dur demek lazım

SONRAKİ HABER

Kentin kendi kaderini tayin hakkını kentliye vermek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa