2 Ocak 2016 11:11

Çocuğum okula başladı!

Kızım 6 yaşında, okula gidecek. Okumayı, yazmayı öğrenecek. Öğretmeni, yeni arkadaşları ve bambaşka bir dünyası olacak. Ben ve kızım çok heyecanlıyız… Bilemedim bu mutluluğun bu kadar kısa süreceğini. Bitmek bilmeyen ev ödevlerinin kızımın ve benim kâbusum olacağını bilemedim. İlk haftalarda ödevleri zevkle yapmaya başladık. Ama ödevler bitmek bilmiyor. Gözlerinde uyku var kızımın… “Birazcık daha dayan kızım. Az kaldı, hadi bu sayfayı da bitirelim, uyuyacağız. Hadi şu heceleri de okuyalım uyuyacağız...”

Çocuğum okula başladı!

Yüksel YILDIZ

Bin bir zorlukla büyüttüğüm kızım 6 yaşında. Büyüdü ve okula gidecek. Okumayı, yazmayı öğrenecek. Öğretmeni, yeni arkadaşları ve bambaşka bir dünyası olacak. Ben ve kızım çok heyecanlıyız...
Bilemedim bu mutluluğun bu kadar kısa süreceğini. Bitmek bilmeyen ev ödevlerinin kızımın ve benim kâbusum olacağını bilemedim. Bayramdı, seçimdi derken okulların iki hafta geç açılmasının, ilkokula yeni başlayan çocukların 10 günlük okula alışma sürecinin iptal edilmesinin eğitime nasıl bir damga vuracağını, bedelini o minik bedenlerin ödeyeceğini düşünemedim.
Okul yolunu mesken tutan anne babalardık artık. Sınıfa girdiğimizde öğretmenimizle konuşmaya başladık. Bize müfredattan bahsetti, çok hızlı ilerleyeceğimizi, dönemin kısa olduğunu ve yorulacağımızı anlattı. Müfredat öyleymiş, bir an önce hızlıca çizgilerden başlanacak. Öğretmenimiz “Merak etmeyin çocuklarım hepsi çok başarılı birer öğrenci olacak. 24 Kasım’a kadar sınıfın çoğu okumaya başlayacak” dedi. 24 Eylül’de okula başlayan kızım 24 Kasım’da okumayı sökecek. 60 günde çizgi çekmeyi, defter tutmayı, kalem tutmayı öğrenecek, okulda arkadaşlarına ve öğretmenine alışacak…
 

AZ KALDI… UYUYACAĞIZ
Bu arada çalışan bir kadın olarak da kafamda öyle çok soru gidip geliyor ki... Çoğu çocuğun annesi çalışmıyor. “Biz buradayız artık” diyorlar. Bırakamıyorlar çocuklarını ama ben bırakmak zorundayım, çünkü çalışmak da zorundayım. En iyi nasıl yaparım da hem kızıma, hem işime, hem eve, hem de kendime zaman ayırabilirim? Programlar yapmaya başlıyorum; Sabah kalkar kalkmaz kızımı komşuya bırakacağım. Oradan koşa koşa işe yetişeceğim...
Akşam eve geldiğimde, sabah erken kalktığı için kızımı yorgun buluyorum çoğu zaman. Biliyorum kızımla bu tempoya alışacağız. Çünkü kızım artık okula gidiyor! Hayat bize güzel şeyler sunacak; biz emek vereceğiz ve bunun meyvesini alacağız!
Okulun başladığı ilk haftalarda öğretmenimizin verdiği ödevleri zevkle yapmaya başladık. Ama ödevler bitmek bilmiyor. Altı yaşında bir çocuk, bir de anne çalışıyorsa çok zor. Ben kızıma ilk zamanlarda çok baskı yaptım. “O ödevler bitecek, sonra uyuyacağız.” Ama gözlerinde uyku var kızımın… “Birazcık daha dayan kızım. Az kaldı, hadi bu sayfayı da bitirelim, uyuyacağız. Hadi şu heceleri de okuyalım uyuyacağız...” Akşam uyku saati gelmiş yavrumun ama biz masada oturmuş bir an önce ödevleri bitirmeye çalışıyoruz. Çünkü ben sabah kalkıp işe gideceğim ve akşama kadar kızıma ödev konusunda yardımcı olamayacağım. Çalışmayan bir anne olsaydım nasıl olurdu diyorum. Ama çalışmayan annelerin de gün boyu çocuklarına zorla ders çalıştırdıklarını ve psikolojilerinin bozulduğunu duydum.
Çocuğum okumuyor, hemen unutuyor, nasıl olacak? Acaba biz anne ve baba olarak yetersiz miyiz? Öğretmenimize soruyoruz. “Hocam bu ödevler çok fazla, ya sadece yazma ya da sadece heceler ve okuma olsa, hepsi bir arada bir de sayfalar dolusu... Çocuklarımız yapamıyorlar, yoruluyorlar.” Hocamızın cevabı; “Yorulacaklar. Bu dönem böyle, yorulacaklar ki öğrensinler.” Okuldan defterler bomboş geliyor, bir tek akşam yaptığı ödevler var. “Kızım okulda bir şey görmediniz mi?” dediğimde “Öğretmenimiz resim yapın dedi. Biz de resim yaptık.”

PEKİ, BEN NEDEN BU KADAR YORULUYORUM?
Okul bir eğitim yeri ise ben neden evimde bu kadar yoruluyorum? Kızım neden artık ders çalışmaktan kaçıyor? 60 günde okumayı öğrendi diyelim bu çocuklarımız, sonra, hayatlarının geri kalanında da hep koşturmaca mı olacak... Benim kızım bir yarış atı değil ki koşsun. Benim kızım 6 yaşında bir çocuk. Bu çocuğa nasıl eğitim verileceğini eğitimcilerimiz daha iyi bilir. Anne ve babayı bu kadar strese koyan bir eğitimde çocuklarımız kim bilir dünyalarına neleri koyacak?
Anladım ki öğretmenlerimiz de artık çocuklarımıza emek vermektense sadece sayfalar dolusu ödevlerle hem sağlıksız çocuklar, hem de sağlıksız ana baba yetiştirmede uzmanlaşmış. Çocuklarımıza yaptığımız zorunlu ödevler onlara korkudan başka hiçbir şey kazandırmıyormuş. Sorumluluk alıyormuş ödev yapınca! Zorla sorumluluk onların hayatında büyük yaralara neden olmasın?
Ben kızımı bu eğitim sistemine kurban vermek istemiyorum. Kendisine bırakıyorum. Okumak isterse okuyoruz, yazmak isterse yazıyoruz, oyun isterse oynuyoruz. Öğrenecekler, okuyacaklar; erken ya da geç. Biz anne ve babalar olarak onlara hayatın güzelliklerini anlatalım. Mutlu birer birey olmayı, paylaşmayı, insan olabilmeyi öğretelim, hayatın içine katalım. Onların oyun dünyalarını yıkmaya hakkımız yok.

Evrensel'i Takip Et