Fevzi ÖZLÜER
-Ateş yapmayı öğrenmeyi bekliyorum.
-Ateş yapmak mı?
-Evet, evet! Ateş yapmak
-“Ateşi yaktın mı” derler ama. Ateşi yapmak ne demek ki!
- Ateş zaten yanmıyor mudur? Yanan bir şeyi nasıl yakacaksın? Ateş olsa olsa yapılır. Mesela bir yıldırım ormana düştüğünde, ateş yakar. Ama ormandaki ateşten meşale yapan, geceleyin, kurtlardan kendini koruyan insan artık ateşi yapmıştır. Geceyi icat etmiş ve kendini eşitlemiştir alemde. Ateş yapan hayvandır insan.
- O halde biliyoruz ateş yapmayı. Hem, kibrit var, sonra çakmak. Neden onları kullanmayı düşünmezsin! Uygarlık artık bu aşamada, şimdi buradayız ve her daim ilerliyoruz.
-Geceyi ve gündüzü denetim altına alacak ilk aracımız ateşi denetim altına almakla başladı her şey. O zamandan beri ateş yakıyoruz. Geceyi ve gündüzü bölüyoruz. Zaman akıyor.
-Bunu biliyoruz ama. Bu bilgi birikti ve çakmakta somutlaştı. Sıkıştı oraya. Zamanı parçalara ayırmazsan nasıl olacak? Başka türlü bir zaman mı var ki?
- Mesela yorgun bir gün sonunda eve geldiğini varsay. Ocağın var, çay var, su da. Ama bir ısı kaynağın yok. Üstelik bir saat sonra da yeniden çalışmaya başlayacaksın. Sıcak bir şeyler içmek için sadece bir saat zamanın var. Sabaha yetiştirmen gereken bir yazı var. Yanına bittiğini gösteren işareti koyacağın sıralı işler.
- Evet, zamanın seni belirlediği, seni küçük parçalara böldüğü işlerin var. Bitmeyen işler. İşlerin toplamından oluşturduğun bir hayatın var. Yaktığın bu zaman aslında, başka bir şey değil.
- Bugün haberlerde dinledim, yeni yılı bombalamışlar Kamışlı’da; sana göre zamanı özgürleştirmek istiyorlardır değil mi?
-Aşırı anlambilim krizi yaşıyor olabilir misin? Bolu’da BBP’liler Noel Baba’yı Kadı’nın karşısına çıkarıyorlar, mizansen bu ya ve Noel Baba Müslüman oluyor. Aynı zamanı paylaşan iki inanç değil mi bunlar? Yeni bir zaman isteyen kim?
- Hem düşünsene, “Allah” yazıyor mimari tasarımında rezidansın, cenneti buraya getiriyorlar. Ayaklarına getiriyorlar. İçine girip oturuyorsun. Böyle bir tüketim toplumunun zamanıyla uyumlu inanç yaratıyorlar. Aşırı anlam yüklüyor olabilir misin? Yeni zaman arayışları dediğin şeye!
- Yeni yıla aynı derecede anlam yükleyen hiçbir görüş, zamanı bombalayamaz. Neticede devrevi bir hayatın iz düşümleri bunlar. Eski yıldan kurtulmayı bekleyenlerle, yeni yıla bir “başlangıç” olarak aşırı anlam yükleyenler aynı zamanı yaşıyorlardır. Çizgisel bir tarihi.
- Oysa Hz. Muhammed’in yaşadığı dönemin Müslümanlığını yaşamak istiyormuş. Zamansız bir mekanı. Geçmişin iyi, güzel, adil dünyasına yapılan bir daveti temsil etmek istiyor. Ateşi yapmak tam da budur.
-Ütopyacılık bunun adı.
- Ütopyacılık değil, ütopya.
- Ama bu zamansız mekana doğru mu yol alıyoruz dersin? Varoluşsal bir kopuş mu yaşıyoruz, uygarlığımızı aşıyor muyuz? Dünyevi zevkleri satın almayı öğreten ideolojiler çağında, zamanla aramıza sınır çekecek bir kopuş içinde olduğumuz söylenebilir mi? Üstelik her çağda ütopyacılık başka başka biçimlerde üretilmedi mi?
-İnsanın zamandan kopma arzusu ve değişmez bir mekanın içinde, bir sabitlik, bir yerleşiklik ihtiyacı, kendi kendinin denetimini isteme iradesi bitebilir mi?
- O halde yeni bir yıl yok.
- Evet, yok!
- Peki , o halde, ütopya mutlaka bir gün gelecek.
- Evet, mutlak bir gerçek olarak, gelecek.
- Bir gelecek olarak da değil, o zaman bir geniş zaman bir şimdi olarak gelecek.
-Evet tam da bir şimdi olarak gelecek.
- Ateş yapmaya çekiliyorum ben.
Evrensel'i Takip Et