6 Ocak 2016 17:22

Avrupa'daki 68 ve rock müzik

Sanatsal zihniyetini 20. yüzyıl başlarında ABD’de ortaya çıkan edebiyat akımı Beat Kuşağı’ndan alan Britanyalı rock gruplarının başını çekenler The Beatles, The Doors, The Rolling Stones ve Pink Floyd olmuştur. 60’lı yıllarda Liverpoollu 4 gencin kurduğu grup, bu kuşağın belki de en önemli grubudur.

Avrupa'daki 68 ve rock müzik

Aslan İSTEPANOV
Ankara

Avrupa’da başlayan, gençlik yığınlarını peşinden sürükleyen Hippi hareketinin, sosyo-kültürel yapısına bakıldığında -başta- Britanyalı rock grupları ilk akla gelen öznelerdir. Bu durum, Soğuk Savaş ve NATO emperyalizmine karşı Avrupalı kitlelerde uyanan komünist ve anarşist fikirlerin müziğe birinci dereceden yansımasıdır. Sanatsal zihniyetini 20. yüzyıl başlarında ABD’de ortaya çıkan edebiyat akımı Beat Kuşağı’ndan alan Britanyalı rock gruplarının başını çekenler The Beatles, The Doors, The Rolling Stones ve Pink Floyd olmuştur.
60’lı yıllarda Liverpoollu 4 gencin kurduğu grup, bu kuşağın belki de en önemli grubudur. Hem toplumsal hem bireysel nitelik taşıyan zihniyetleriyle, bu akımın adeta sancak direği olmuşlardır. Vietnam Savaşı’na karşı, grubun frontmani John Lennon ve eşi Yoko Ono’nun yaptığı eylemler burjuva basınında bile uzun süre ses getirmiştir. Sonrasında John Lennon’ın yazdığı Imagine parçası, dönemin gençliğinin kolektivizm arzusuna ışık tutmaktadır. Marjinallikten uzak ama protest imajları, giderek Britanya gençliğinin imajına dönüşmeye başlamıştır. Bu durum rock kültürü için çok önemli bir adımdır.
MÜZİKAL YAPI VE ZİHNİYET
İleride çok fazla alt türlere ayrılacak rock müziğin temelleri o dönemde atıldı. Rock müziğin, kabaca bir altyapısı vardı: 4/4’lük ritim, majör gam ve ince oktav vokal. Bu disiplinler üzerinde yükselen rock müzik devamlı dönüşen ve gelişen, deneysel bir müzik ruhu yarattı. Kökeni siyahilerin blues müziğine dayanan rock, Britanya’da barışın ve zulme karşı direnişin müziği haline geldi.
AVRUPALI EGEMENLER VE
ÇİÇEK ÇOCUKLAR

Bir taraftan soğuk savaşın getirdiği militarist rüzgar bir taraftan kapitalist üretimin getirdiği tüketim hırsı ve rekabetin doğurduğu çelişki, söz konusu hareketlerin oluşmasında etkili oldu. Dönemin burjuva demokrat yönetimlerine karşı genellikle mizah ve pasifizm ağırlıklı mücadele yöntemleri kullanıldı.
Bugünün Avrupa ve Britanya burjuvazisinin egemen düşüncesi kitlelere emek, demokrasi ve barış mücadelesinin bu formunu gelip geçici bir moda ve alelade bir heves olarak sunmaktadır. Avrupa’daki devrim mücadelesinin parlamenter burjuvazi tarafından giderek STK’leştirildiği, sendikaların ve örgütlerin hayır kurumlarına dönüştürülmeye çalışıldığı herkesçe söylenir oldu.
Buradan hareketle Avrupa gençliğinin o dönemde yaktığı ateşin gelip geçici bir heves olmadığını görmek, günümüzde her şeyi insanlık birikiminden uzak olarak göstermeye çalışan burjuvaziye karşı alınabilecek yararlı bir tutumdur. Bugün “The Beatles ve benzerlerinin karşı-devrimci olup olmadığı” tartışmaları bir yana; Avrupalı 68’lilere bin selam!

Evrensel'i Takip Et