6 Ocak 2016 16:51

Metin Göktepe gazeteciliği

Metin Göktepe’ nin katledildiği dönem ve şu an içinde bulunduğumuz süreç basın özgürlüğü ve diğer özgürlükler açısından da çok farklı değil. Gerçeğin üzerine giden, gerçeği halka götürmeyi amaçlayan gazeteciler o dönemde de faili meçhullere kurban gidiyor, tutuklanıyor ya da baskı altında haber yapıyorlardı.

Metin Göktepe gazeteciliği

Çağlar KAZAK
Bolu

Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe, 8 Ocak 1996 yılında izlediği haber sırasında polisler tarafından gözaltına alınmış sonra da dövülerek katledilmişti. Habere “Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar” diyerek gitmişti. Gerçeği halka ulaştırabilme mücadelesinde ölümü göze alabilen onurlu gazetecilerdendi.
BUGÜNLERDEN
FARKLI DEĞİL

Metin Göktepe’ nin katledildiği dönem ve şu an içinde bulunduğumuz süreç basın özgürlüğü ve diğer özgürlükler açısından da çok farklı değil. Gerçeğin üzerine giden, gerçeği halka götürmeyi amaçlayan gazeteciler o dönemde de faili meçhullere kurban gidiyor, tutuklanıyor ya da baskı altında haber yapıyorlardı. Sadece 1992-1996  yılında çeşitli güçler (Polis, Jitem, Hizbullah, Kontr-Gerilla)  tarafından katledilen gazeteci sayısı 30’un üzerindedir. O günlerde özellikle bölgede gazeteciler kaçırılarak, işkence edilerek katledildi. Kürt basınına yönelik saldırıların ardı arkası kesilmiyordu. Diyarbakır’da görev yapan Evrensel Gazetesinin önceli olan Gerçek Dergisi’nin temsilcisi Namık Tarancı da Kürt halkına yönelik saldırıları haberleştirdiği için katledilmişti.
MUTLAKA...
Metin Göktepe de bu zor koşullarda Gerçek Dergisi’nin muhabiri olarak gazeteciliğe başlamıştı. Daha sonra kurulan Evrensel Gazetesi’nde muhabirliğe devam ediyordu. Ümraniye E Tipi Cezaevi’nde yaşamını yitiren Orhan Özen ile Rıza Boybaş’ın Alibeyköy’de yapılacak cenaze törenine “Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar” diyerek gitti. Polis cenaze törenine saldırdı. Yoğun polis ablukasının olduğu Alibeyköy’de 500’ün üzerinde kişi gözaltına alındı. Metin’e sarı basın kartı soruldu; haberi takip etmesine engel olundu. Metin cenazeyi izlemek için ‘ısrar’ edince de Evrensel gazetesinde çalıştığı ‘öğrenildi.’ Gözaltına alınarak Eyüp Kapalı Spor Salonu’na götürüldü. Polisler tarafından öldürülünceye kadar dövüldü. Cansız bedeni, spor salonunun büfesinin yanına bırakıldı.
BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ MÜCADELESİ
Metin Göktepe’ nin katillerinin yargılanması ve cezalandırılması talebi adeta bir basın ve ifade özgürlüğü mücadelesine dönüştü. Emek Partisi, Evrensel Gazetesi çalışanları  başta olmak üzere Ahmet Şık, Nazım Alpman, Nail Güreli, Celal Başlangıç, Turgay Olcayto gibi gazeteciler davayı yakından izledi. Devlet davayı önce Aydın’a sonra da Afyon’a sürdü. Gazeteciler, emekçiler, işçiler davanın takibinden vazgeçmedi. Binlerce insan otobüslere binip davayı izlemek için Afyon’a gitti. Devlet, Metin Göktepe’ nin faillerini bu mücadele sonunda yargılamak ve ceza vermek zorunda kaldı.
TRAJİK BİR OLAY DEĞİL
Gene bir 8 Ocak arifesindeyiz ve Metin Göktepe bu 8 Ocak’ta da anılacak. Tabi ki bu anmalar trajik bir olaya kurban giden biri için yapılmıyor ve yapılmayacaktır. Onu 20 yıl sonra bugün anmak demek işçi ve emekçilerde bir bilinç dönüşümünü hedefleyen, mücadelenin aracı olarak gazeteyi gören bir dava insanın anılmasıdır. Bugün de gerçeğin peşinde olmak, egemenlerin gerçeği ile işçi sınıfının gerçeği arasında farkı ortaya koymakta onun gibi cesur, atak, mücadeleci ve kendini yetiştirmek için çaba sarf eden biri olmak, kısacası Metin Göktepe gibi olmak gerekiyor..
‘TARAFLI’ GAZETECİLİK
Metin Göktepe’ nin gazetecilik çizgisi tarafsız gazetecilik safsatalarının karşısındadır. Sınıflı toplumda herkesin bir tarafı vardır. Ya birinden olursan ya karşı taraftan. Metin işte böyle bir dünyada işçi sınıfının, ezilen halkların tarafını seçmişti ve ‘taraflı’ bir gazeteciydi. Bu gazetecilik çizgisi 20 yıldan fazla bir süredir her türlüye baskıya, kapatma ve  tehditlerine, sansüre karşı eğilmeden gerçekleri yazmak ve bunu halka ulaştırabilme mücadelesini sürdürüyor. Burjuva medyasının ve haber değeri taşımadığını iddia ettiği haberleri yalnızca Evrensel’ in sayfalarında bulabilirsiniz. Bir işçinin fabrikasında yaşadığı en ufak sıkıntıdan tutalım da işçilerin sendikalaşma mücadeleleri, patronların uyguladığı mobbing, iş yerlerinde uygulanan esnek ve kuralsız çalıştırma haberlerini sadece bu çizgiden okuyup öğrenebilirsiniz. Evrensel bu tarafıyla bir ekol haline gelmiştir.
EVRENSEL’İ DAĞITMAK DEMEK...
Emeğin iktidar mücadelesinin bir aracı olarak Evrensel’ i daha da güçlendirmek, dağıtımını daha yaygın ve daha disiplinli bir şekilde yapmak üstünden atlanamaz bir görev haline gelmiştir.  Bizler bu görev ve sorumluluklarımızı yerine getirdiğimiz ölçüde barışın egemen olduğu, sınıfsız ve sınırsız bir dünya özlemimize daha yakınlaşmış olacağız. Metin olmanın ve onu yaşatmanın yolu buradan geçiyor.


KENDİ KÜRSÜMÜZ
Metin Göktepe gazeteciliği aynı zamanda gazeteyi bir örgütlenme ve propaganda aracı olarak kullanmak çizgisidir. Bu yönüyle tüm gazetelerden de ayrılır. Türkiye’nin dört bir yanında ki işçi ve emekçilerin birbirlerinden haberdar olması, aynı sorunlarını yaşadıklarında neler yapabileceklerinin de ipuçlarını vermesi açısından da çok önemli bir noktadadır. Bursa metal işçilerinin başını çektiği ve daha sonra neredeyse  Türk Metal sendikasının örgütlü olduğu  tüm fabrikalarda etkisi hissedilen direnişte bunun örnekleri görülmüştür. İşçiler Evrensel Gazetesi üzerinden haberleşmiş, farklı illerde yaşanan işçi eylemlerini  yine Evrensel üzerinden takip etmiştir. İşçiler mektuplar yazarak sınıf kardeşlerine kendi kürsülerinden seslenme fırsatı bulmuşlardır. İşçilerde ayrı bir sınıf olma ve sınıf kardeşliği bilincini Evrensel Gazetesi kendine yüklediği misyon açısından yerine getirmeye çalışmıştır.

Evrensel'i Takip Et