Torbadan kadınlara müjde değil hak gasbı çıktı
AKP’nin kamuoyuna 'devrim' olarak duyurduğu torba yasa tasarısı Meclis Genel Kurulu alt komisyonuna geldi. 'Kadın çalışanlar doğum sonrası yarı zamanlı çalışabilecek' diye parlatılan düzenleme ise gerçekte kadınların kazanılmış haklarını gasbederken, esnek çalışma düzeniyle kadınları güvencesizliğe mahkum ediyor.
Sevda KARACA
Duygu AYBER
İstanbul
“Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” meclis alt komisyonuna geldi. Bu torba yasa tasarısı ile AKP, 2015 ocak ayında hükümetin açıkladığı Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programını yasallaştırıyor. AKP’nin kamuoyuna “devrim” olarak duyurduğu torba yasa tasarısı Meclis Genel Kurulu alt komisyonuna geldi. Tasarı kamuoyuna “Doğum yapan memur ve işçi kadınlara yeni haklar getiriyor” diye duyuruldu.
Tasarıda “Kadın memurlara doğum yapmaları halinde analık izni sonrasında birinci doğumda iki ay, ikinci doğumda dört ay, sonraki doğumlarda ise altı ay süreyle günlük çalışma süresinin yarısı kadar, mali ve sosyal haklarda herhangi bir kesinti yapılmaksızın çalışma hakkı” sağlandığı söyleniyor. “Kadın çalışanlar doğum sonrası yarı zamanlı çalışabilecek” diye parlatılan düzenleme ise gerçekte kadınların kazanılmış haklarını gasbederken, esnek çalışma düzeniyle kadınları güvencesizliğe mahkum ediyor.
Kamuoyuna “devrim” olarak sunulan ve “esnek çalışma” kavramının ardına gizlenen düzenlemelerden bazıları şöyle:
* Doğum sebebiyle esnek çalışacaklara ödenecek ücret günlük asgari ücretin brüt tutarı kadar olacak. Bu tutar çalışanların ücretlerinden yapılan kesintilerle oluşan işsizlik fonundan karşılanacak. Yani patronların yükü kamuya yüklenecek.
* Süt izninin kaldırılmasını öngören esnek çalışma ile patronlar kadınlara yönelik süt izni yerine yarı zamanlı çalışma uygulamasını teşvik edecek, mobbing uygulamaları gündeme gelebilecek.
* 657 sayılı Kanun’a tabii çalışan kadınlar için “Doğum sonrası yarı zamanlı çalışma ile mali ve sosyal hakları zarar görmeyecek” denilse de uygulama öyle değil. Uygulamanın nasıl olacağını tarif eden bölümde “Derece yükselmesi ile kademe ilerlemesi için aranan süreler açısından bu şekilde çalışılan dönemdeki hizmet süreleri yarım olarak dikkate alınır” maddesi yer alıyor. İzin döneminde ücret ve prim bakımından hak kaybı oluşmayacak gibi görünse de uzun dönemde meslekte ilerleme, kıdem alma ve yöneticilik gibi tam zamanlı çalışmayı gerektiren nitelikli işlerde yükselme olanağı kadınlar için ortadan kalkacak.
* Doğum ve annelik nedeniyle yarı zamanlı çalışmayı kadınlar için bir tercih olarak sunan düzenleme, kiralık işçi uygulamasının yolunu açacak.
* Kadın odaklı hazırlandığı iddia edilen tasarıda kayıt dışı çalışan milyonlarca kadın da görmezden geliniyor.
* Tasarıda çocuk bakımı gibi sorumlulukları kadının ve erkeğin eşit biçimde üstleneceği bir anlayış yerine, kadının rolü ‘eş ve annelik’ gibi muhafazakar bir bakış açısı ile tanımlanıyor.
Torba yasasının “müjde” diye duyurulan maddelerinin hangi koşullara bağlandığını, yasal mevzuatta ne gibi değişiklikler getirdiğini ve bu değişikliklerin kadınların hayatına nasıl yansıyacağını İş Hukuku Uzmanı Av. İnciser Alptekin yanıtlarken, Kadın Emeği Platformu Üyesi Özge Yurttaş bu tasarının arka planını anlattı. Kadınların kaldıracı yapılmaya çalışıldığı esnek çalışmanın yaratacağı tahribatı anlatan Yurttaş, bu tahribatı ancak işçilerin ve en çok da kadın işçilerin örgütlü mücadelesi ile yenmenin mümkün olduğunu söylüyor.
BU YASANIN TAHRİBATINI HEP BİRLİKTE ÖNLEYEBİLİRİZ!
ÖZGE YURTTAŞ- Kadın Emeği Platformu Üyesi
Meclise sevk edilen tasarının detayları henüz kamuoyuyla paylaşılmadı. Fakat niyet son derece açık. Son iki yılda karşımıza gelen “Kadın İstihdam Paketi” ve Ailenin Dinamik Nüfusun Korunması Paketi” ile aynı içeriğe sahip. Kadınların doğum izni düzenlemesi adı altında yarı zamanlı çalışma ve kısmi zamanlı çalışmayı yasal hale getirerek kadınlardan başlayarak tüm çalışma hayatının esnek ve güvencesiz çalışma prensibi ile yeniden inşa edilmesi amaçlanıyor. Bu düzenleme doğum/annelik gerekçesiyle kısmi ve yarı zamanlı çalışmayı kadınlar için bir tercih olarak sunsa da bu durum bir süre sonra önce kadınlar için bir zorunluluğa dönüşecek, ardından da sınıfın tüm bileşenlerinin genel çalışma koşullarını aşağı çekecek sonuçlar doğuracaktır.
Doğum iznine ayrılan kadınların yerine geçici çalışacak emekçiler bulma bahanesi de özel istihdam bürolarının işlevsel hale getirilmesinin bahanesi olarak kullanılmaya başlandı bile. Böylece doğum izni ile başlayan gerekçeler zinciri modern kölelik bürolarının açılmasına uzanan korkunç bir yeni çalışma rejiminin kurulmasının gerekçesi haline getiriliyor.
İŞSİZLİK FONU HEP PATRONUN İMDADINA YETİŞTİ!
Yasada kadınların yarı zamanlı çalışması durumunda sigorta primlerinin işsizlik fonundan karşılanması önerisi tek kelime ile işçinin kesesinden işçiye “kıyak yapıyormuş” gibi davranmak. Türkiye’de muazzam bir rant ve yağma düzeni var. Patronlar yaşadığımız yayladan, ekin ektiğimiz tarlaya, oturduğumuz konuttan sağlığımıza kadar herşeyi ticarileştirip bir rant kapısına çevirirken yetmiyor alın terimizden kesilerek yine bizler için oluşturulan bir fonu da her fırsatta kendileri lehine yontmak istiyor. İşsizlik fonuna bu hükümetin ilk göz dikişi değil. Bu fon işsiz kalan emekçilerden çok zorda kalan patronların imdadına yetişen bir fona dönüştü. Kriz döneminde, kısa çalışma uygulamasında işsizlik fonu patronlara kaynak aktaracak bir bütçe gibi kullanıldı.
KADIN İSTİHDAMI SORUNU NASIL ÇÖZÜLÜR?
Kadınların istihdamı sorununun gündeme geldiği her defasında biz hep aynı şeyi söyledik: Bu sorunun çözümü ancak bakım yükünün kadınların omuzları üzerinden alınması ile mümkündür. Yani ebeveyn hak ve sorumluluklarının erkeklerle eşit olarak düzenlenmesi, bakımevi ve kreşlerin parasız ve nitelikli bir biçimde açılıp yaygınlaştırılması ve herkes için erişilebilir hizmet sunması gerekli. Bu düzenleme eşitlikçi bir anlayışla yapılmadığı müddetçe “Aile ile çalışma hayatının uyumlulaştırılması” demek her durumda kadın emeğinin sömürüsüne devam edilmesi anlamına gelecektir. Kadınlar ücretsiz ev mesaisinin yanı sıra bir de bu mesai yüzünden çalışma hayatındaki ikincil konumlarının pekiştirildiği bir durumla karşı karşıya kısaca. Elbette tüm bu manzaradan kurtuluş mümkün. Geçmişte de gündeme gelen bu gibi düzenlemeleri ortak tepkilerimizle geri çektirmeyi başardık. Esnek çalışmanın yaratacağı tahribatı ancak işçilerin ve en çok da kadın işçilerin örgütlü mücadelesi ile yenmek mümkün. Sendikal hareketin kadınları ve esnek işlerde çalışan emekçileri kapsayacak yeni örgütlenme modelleri geliştirmesi zaruri bir görev olarak önümüzde duruyor.
YASADA PATRONA KIYAK, KADIN İŞÇİYE TUZAK VAR
Kadınların yarı zamanlı çalışması ve ücretlendirilmesi bu tasarıda nasıl ele alınmış? Koşulları neler?
İnciser Alptekin (İş Hukuku Uzmanı): İş Kanunu’nun analık halinde çalışma ve süt izni maddesine göre; haftalık çalışma süresinin yarısı kadar çalışan işçinin ücreti ve çalıştığı süreye denk gelen primler işveren tarafından ödenecek. Çalışmadıkları süreye tekabül eden prim ve ücretleri ise işsizlik sigortası fonundan karşılanacak.
Kadın işçinin doğum sonrası çalışma ücretinden yararlanabilmesi için işçinin adına doğum tarihinden önceki son üç yılda en az 600 gün işsizlik sigortası primi bildirilmiş olması gerekiyor. Yani doğum yapan kadın işçinin yarım çalışma ücretinden yararlanması için en az 600 gün işsizlik sigorta primi ödenmiş olması gerekiyor. Doğum sonrası yarım çalışma ödeneğinin günlük miktarı günlük asgari ücret tutarı kadar olacak. Bu haktan yararlanmak için haftada 45 saatlik çalışma süresinin yarısı kadar fiilen çalışması ve doğum sonrası analık izninin bittiği tarihten itibaren 30 gün içinde doğum sonrası çalışma belgesiyle başvuruda bulunması gerekecek.
Kadın işçilere analık izninden sonra ilk çocuk için 60 gün, ikinci çocuk için 120 gün, üçüncü çocuk için 180 gün yarı zamanlı çalışma hakkı getiriliyor. Analık izni ve yarı zamanlı çalışma süresi bittiğinde ise kadın işçinin çocuğun ilkokula başladığı aya kadar kısmi süreli çalışma talebi olursa bu talebin de karşılanması gerektiği söyleniyor.
Kısmi zamanlı çalışmanın işçinin çalıştığı süreye denk gelen prim ve ücretleri işveren tarafından ödenecek. Yani işverene hiçbir yük getirilmediğini, işverenin zaten yasal olarak yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiğini görüyoruz. Kadın işçiler, eğer gereken prim gün sayılarını tamamlamışlarsa, işsiz kaldıklarında işsizlik sigortasından yararlanabiliyorlardı. Bu durumda da farklı değil. En az 600 gün prim ödemiş olması kaydıyla kadın işçiye işsizlik sigortası fonundan çalışmadığı sürenin prim ve ücreti ödeniyordu. Şimdi de yeni düzenlemeyle 600 gün primi olan bir kadın işçi kısmi süreli çalıştığında çalışmadığı süre işsizlik fonundan karşılanacak.
Siz tasarının bütününe baktığınızda kadın işçiler ve memurlar için nasıl sonuçları olacağını düşünüyorsunuz?
Açıkça görülüyor ki kadın işçinin doğum izni bittikten sonra yarı zamanlı çalışmada ücreti düşük olacak. Buna bağlı olarak izin, kıdem tazminatı gibi diğer hakları da olumsuz etkilenecek. Kısmi süreli çalışan işçi İş Yasası’nda yer aldığı üzere, ücret ve diğer hakları tam süreli çalışan işçiden orantılı olarak az olacak.
Çocuk bakım yükü açısından düşündüğümüzde biliyoruz ki yarı zamanlı çalışma modeli bu yükü hafifletmez. Kadının çocuk bakım yükü kreşlerle hafifletilebilir. Yasal düzeleme ile işyerlerinde kreş zorunlu olmalıdır.
Torba yasadaki düzenlemelere baktığımızda görüyoruz ki özel istihdam büroları ile geçici iş ilişkisi düzenleniyor. Yani, işçiler özel istihdam büroları tarafından işverenlere kiralanacak.
Bu durum örgütlenmenin önündeki en büyük engel olacaktır. Ağır koşullar altındaki sendikalaşma, bu uygulama ile ülkemizde imkansız hale gelecek. İşçiler, düşük ücretle, sendikasız, güvencesiz çalışmaya zorlanacak.
Özetle yasa; kadın işçiler için getirilen yarı zamanlı çalışma kadınları iş yaşamından uzaklaştırarak örgütlenme hakkını ortadan kaldırmakta ucuz işçi olarak çalışmaya mecbur etmektedir. Kadını aile içinde bulunmaya zorlayarak, çocuk bakımı gerekçesi ile eve hapsetmektedir.
Bütün bunlar düşünüldüğünde tasarının “müjde” olarak değerlendirilmesi mümkün görünmüyor. Esas olan kadının iş hayatında bulunması, örgütlenme hakkını kullanması, söz ve karar sahibi olmasıdır. Bu yasa kadını eve kapatarak, iş yaşamından, sosyal hayattan koparmayı toplumda aktif rol almaktan uzaklaştırmayı hedefliyor.