24 Ocak 2016 04:06

Solo vitamin

Vitamin deposu olan nar, portakal ya da greyfurt suyu sanılanın aksine kışın değil, yazın gidiyor. Eminönü’deki meyve suyu satıcısı ‘Dr. Bülent’, zabıtalardan yakasını kurtarabilirse eğer, hem ücretsiz adres tarif ediyor, hem de ucuza sağlık dağıtıyor. Şu grip mevsiminde Eminönü’den geçerken, bir görünün deriz bu doktora.

Paylaş

Adem ERKOÇAK

Geçtiğimiz perşembe günü Bülent Kamalı’nın doğum günüydü. Yılın diğer günlerinden farksız, işinin başında geçirdi o günü de. 49 yıl önce Malatya-Hekimhan’da dünyaya gelmiş. Orta iki, yani şimdiki yedinci sınıfta okulu bırakmış ve yaklşık 10 yıl bir kahvehanede zaman zaman ayakkabı boyamakla birlikte, garsonluk yapmış. 1987 yılı Mart ayında askerlik için İstanbul’a gelmiş. Askerden sonra kendine “Ben İstanbul’da yaşayım, memlekette durmayım,” demiş.

“Bunu dedikten sonra ilk iş memlekette nişanlandım. Sonra İstanbul’a gelip düğün parası biriktirmek üzere bir buçuk yıl artık olmayan Çeşme Birahanesi’nde çalıştım. Düğünü yaptık ve ertesi günü eşimle birlikte İstanbul’a geldik,” diye anlatıyor işin başlangıcını. Sonra eşi ile birlikte Zeytinburnu’da bir fabrikaya girmişler. “Vatka üretimi yapardık. Hanım birkaç yıl sonra hastalanıp işi bıraktı. Hayat o sıra yolumu yeniden meyhanelere düşürdü. Asgari ücret 24 liraydı, ben meyhanede 150 lira alıyordum,” diyerek başladığı meyhanecilikte tam 20 yıl öyle, böyle devam etmiş.

GÜNDE BİR BARDAK MEYVE SUYU MU, YİRMİ BARDAK ÇAY MI?

“Ama haydan gelen huya gider hesabı o paraların bir hayrını görmedik. Çok para geçti elime, geldiği gibi de gitti. Aslında çoğu zaman arkadaş kurbanı oldum. Mesela, 12 yıl önce arabamı satıp arkadaşıma para verdim, hâlâ onda o para. Ara ki bulasın,” diye yaşadığı günler, geçirdiği bir kalp krizi sonrası bitmiş. “11 kez anjiyo oldum, 2 stentim var fakat insanların sevgisiyle ayakta duruyorum,” diyor. O günlerden sonra ise Eminönü’nde bir vitamin deposu olarak boy gösteriyor.

Diyalog kurma konusunda usta Bülent Abi, yabancı dil bilmese de “Patlama sonrası artık kalmadılar” dedikleri turistlerle çok iyi anlaşıyor. “100 turist geçse, 99’u bir şey içiyor. Onlar kendine dikkat ediyorlar. Bizde ise çay, sigara. Günde 20 bardak çay içip bir paket sigara bitiriyor, 30 lira para veriyor ama şuradan içeceği bir bardak meyve suyuna vereceği bir buçuk liranın hesabını yapıyor,” diyerek insanımızın fayda-maliyet analizini çıkarıyor.

ÜCRETSİZ, NOKTA ATIŞI ADRES TARİFİ!

Aslında kışın gerçek bir ihtiyaç olsa da işlerin yok denecek kadar az olduğunu söylüyor. “Yazın yetiştiremiyorum ama. Bazen 10 kasa meyve sıktığım oluyor,” diyor. Tezgahının önündeki yazılarda kendini “Dr. Bülent” diye tanıtıyor ve sayıyor bu meyvelerin faydasını: “Nar, cennet meyvesi. Günde bir bardağı aldığın nikotini temizler, kan hücrelerini yeniler, damarlarını açar. Greyfurt ciğer dostudur, duman bırakmaz içinde. Portakalı söylemeye gerek yok, C vitamini!”

Bülent Abi’nin en önemli özelliklerinden birisi de nokta atışı yaptığı adres tarifleri. Hem de bunu herkese ücretsiz sunuyor. “Öyle bir tarif ederim ki, bir daha sormazsın. Net anlatırım. ‘Aha şurdan git, karşıya bak orada bir daha sor’ gibi anlatmam,” diyor, “Elinle koymuş gibi bulursun.” Her sabah 6.30’da açıyormuş tezgahı, 365 gün. “Sabahları abone müşterilerim var. Sabah ‘günaydın’ deyip işe, akşam da ‘iyi akşamlar’ diyerek eve giderler. Bana ‘Sen burada mı yatıyorsun?’ diyorlar,” diye anlatıyor.

HER GÜN EVE 2 EKMEK GÖTÜRMEK YETİYOR

İnsanlara yardım etmeyi seven Bülent Abi’nin en büyük derdi üç kez tezgahını kaptırdığı zabıtalar. İlkinde arabasıyla gitmiş, ikincisinde özel yaptırdığı sabit masayı götürmüşler, en sonunda sıkacağını almışlar. “Malları alsınlar, onu almasınlar. O pahalı,” diyor bu durum için. “Altı ayda bir bizim de vergi, kiramız oluyor işte,” diyerek geçiştiriyor. Zamanında çok aç kalmış İstanbul’da, o yüzden ihtiyacı olan, gelip isteyen herkese elinden geldiğince yemek alıyor, sigarasını cebine koyuyor.

“Her şey para değil. Her akşam eve 2 ekmek götürüyorsam, dünyanın en mutlu insanı benim,” diyor. Keşke mevki sahibi kişiler de böyle düşünebilseler. Belki o zaman dünya daha yaşanılabilir olma yolunda ilermeye başlardı...

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Görevden alınan Cizre Belediyesi Eş Başkanı Leyla İmret serbest bırakıldı

SONRAKİ HABER

Diyarbakır’da yaşamak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa