Gebzeli işçiler: Saldırıları birlikte püskürtemezsek amele pazarı bizi bekliyor
Fırat TURGUT
Arzu ERKAN
Gebze
Hükümetin çalışmalarına başladığı ve mart ayı sonuna kadar tamamlayacağını duyurduğu kıdem tazminatının fona devredilmesi uygulaması Gebzeli işçileri bir araya getirdi. Hayat Televizyonu’nda Emek Forum programı için bir araya gelen ve aralarında Birleşik Metal-İş, Petrol-İş ve Tümka-İş sendikalarının örgütlü olduğu fabrikalardan temsilcilerinin de olduğu 80 işçi, kıdem tazminatlarının işçinin elindeki son kalesi olduğuna dikkat çekti. “Kıdem tazminatımıza yönelik saldırıyı birlik olursak püskürtebiliriz” diyen işçileri Renault işçilerinin ek zam için sürdürdüğü fiili mücadeleyi örnek göstererek “Renault bir kıvılcım çaktı. O kıvılcımı sürdürmemiz gerekir” çağrısında bulundu.
‘HAYATIMIZ AMELE PAZARI OLACAK’
22 yıllık bir işçi olan Engin Kulu Kroman Çelik’te çalışıyor. İşçilik yaptığı süre boyunca haklarının gasbedildiğini ifade eden Kulu, kıdem tazminatının işçilerin son kalesi olduğunu söyledi. “Kıdem tazminatım elimden alınırsa iş güvencem kalmayacak” diyen Kulu şöyle devam etti: “Zaten kıdem tazminatıyla birlikte kiralık işçi büroları da tartışılıyor. O zaman ne olacak? Patron işçiyi atacak, zaten kiralık işçi büroları da hazır. Oradan işçiyi alacak. Yani amele pazarı gibi bir hayat bizi bekliyor. Bu bütün işyerlerinde çalışan işçilerin sorunu.”
İşçilerin bütün hayalinin kıdem tazminatını alabilmek olduğunu söyleyen Kulu, “Emekli olacağız. Kıdem tazminatımızı alacağız. Ev alabilirsek alacağız. Çocuğumuz varsa okutacağız. Ben mesela çocuğumun eğitimi için harcayacağım” dedi. Sendikalara önemli bir görev düştüğüne dikkat çeken Kulu, “Sendikacı, işçiye ‘Kardeşim kandırılıyorsun’ demesi lazım. Bu kapsamda mücadeleyi büyütmemiz lazım. Sendikaların da buna öncülük etmesi lazım. Bir işyerinde bir direniş bir eylem varsa bunların yalnızlaştırılmasına izin vermememiz lazım” diye konuştu.
‘RENAULT’DAKİ KIVILCIMI SÜRDÜRMELİYİZ’
İşçilerin zaten sefalet içinde yaşadığını anlatan Sarkuysan İşçisi Recep Karataş ise şu örneği verdi: “Bu ülkede açlık sınırı 1400 lira, yoksulluk sınırı ise 4700 lira. Bize 1300 lira asgari ücret vererek -ki AGİ de içinde- bize açlığı reva görüyorlar. Öncelikle bunu kabul etmememiz gerekiyor. Şimdi de kıdem tazminatı geldi.”
Kıdem tazminatının gasbedilmek istenmesine karşı örgütlü bir mücadele verilmesi gerektiğine dikkat çeken Karataş, “Patronlara karşı sınıf olduğumuzun bilincine vararak mücadele etmemiz gerekiyor. Bugün Renault bir kıvılcım yaktı. O kıvılcımı sürdürmemiz gerektiğine inanıyorum. İşçileri de Renault’daki direnişi sahiplenmeye çağırıyorum” diye konuştu.
'SENDİKAL ANLAYIŞ DA HÜKÜMETE GÜÇ VERİYOR'
Kroman Çelik’te çalışan Zeki Ataman da “Aslında örgütlülüğümüzü biraz sağlasaydık kıdem tazminatının fona devredilmesi gündemde olmayabilirdi de” dedi. Ataman burada sendikaların zayıflığına da dikkat çekti: “Biraz da hükümetin bürokratik sendikal anlayıştan cesaret alarak gündeme getirdiği bir şey. Mücadeleci sendikal anlayış hakim olsaydı böyle olmayabilirdi.” Ataman da Renault işçilerinin mücadelesinin yol gösterici olduğuna dikkat çekti: “Renault işçileri bir çıta koydu. Eğer birlik olunabilirse var olan toplusözleşmenin yırtıp atılabileceğini gördük. Tekstilden metale, iş kolu fark etmeksizin bir araya gelmeliyiz. Bunun başka bir çaresi yok.”
‘GÜCÜMÜZÜN FARKINA VARMALIYIZ’
Megaplast’ta çalışan bir işçi de sendikalara eleştiri getirdi: “Hükümet bu çalışmayı ortaya koyarken sendikal hareketi de gözlemliyor. Sendikal hareketin zayıflığı onun elini güçlendiriyor.” İşçi şöyle devam etti: “Evimize giren bir hırsıza nasıl davranırız, al bunu götür der miyiz? Bugün hırsız gelmiş, kıdem tazminatımızı almaya çalışıyor. Böyle değerlendirmeliyiz.” İşyerlerinde kıdem tazminatı konusunun ‘taraflı’ tartışıldığını anlatan işçi “AKP’ye oy vermiş işçiler, sahipleniyorlar dersek haksızlık ederiz ama biraz geriden takip ediyorlar. Devlet olumlu şeyler yapıyor diyerek belli bir noktada bunu sahiplenmeye çalışıyorlar. Ama unutmayalım arkadaşlar AKP’li işçi yoktur. AKP’ye oy vermiş işçi vardır. Eğer örgütlenirsek gücümüzün farkına varacağız ve buna o zaman engel olabileceğiz” diye konuştu.
'MUHALEFETE DE GÖREV DÜŞÜYOR'
Megaplast’ta çalışan Abdulkadir Kanca da iktidarın yanı sıra muhalefeti de eleştirdi: “Tabi ki biz iktidarları suçluyoruz, çünkü güç onların elinde. Peki o Mecliste muhalefet yapanlar ne işe yarıyor. İktidarın emek cephesine saldırıları gelişigüzel değil. Planlanmış bir şekilde adım adım devam ediyor. Bunun karşısında biz işçilerin oylarıyla muhalefette bulunan milletvekillerinin bir çabası yok. Saldırı bizim gibi emekçilere. Evimize götüreceğimiz bir dilim ekmeğin yarısını almaya çalıyorlar.”
Gülcan Aksu da Megaplast’ta çalışan bir kadın işçi. Aksu, “Kadın işçiler, evlendikten sonra 1 yıl içinde kendi istekleri doğrultusunda işten ayrıldığında kıdem tazminatını alabilecek durumda bugün. Yarın bu hak elimizden alınacak. Çok kötü bir durumla karşılaşmış olacağı. Çünkü hepimizin güvencesi o” dedi.
‘TALEPLERİMİZLE SAHİP ÇIKALIM’
Bir başka işçi ise kıdem tazminatının işçilerin talepleri üzerinden tartışılması gerektiğine dikkat çekti: “Kıdem tazminatını bir günlük işçi bile hak edecek. Batan ya da iflas eden işyerlerinde işçilerin kıdem tazminatı devlet tarafından ödenecek. Devlet sonrasında patronlardan nasıl alıyorsa alsın. Bu talepler üzerinden kıdem tazminatlarına sahip çıkmamız gerekiyor.”
ASGARİ ÜCRET ‘KAOS’ OLUŞTURDU
İşçilerin üzerinde durduğu konulardan biri de asgari ücrete yapılan ‘zam’ oldu. Asgari geçim indiriminin asgari ücrete dahil edilmesi tüm işçilerin tepkisini çekmiş durumda. Bunun yanı sıra işçiler çalıştıkları fabrikalara yansıyan durumu anlatıyor. Metal işçisi olan Metin Karataş şöyle bir örnek verdi: “Asgari ücretle ilgili işyerlerinde bir kaos ortamı oluştu. 10 yıllık bir işçiyle işe yeni başlayan bir işçinin aldığı ücret arasındaki fark çok azaldı. Eski işçiler bu durumdan rahatsız. Sözleşmelerin de bir hükmü kalmıyor zaten. Aynı tezgahta çalışan işçiler birbirleriyle kavga ediyor. İki taraf da haklı aslında.”
Megaplast işçisi Osman Aslan da asgari ücrete yapılan zammın, diğer zamlarla geri alındığını söyledi. Aslan şunları anlattı: “Asgari ücret 1300 lira diyorlar. Şu an Gebze civarında 250 gram bir ekmek 1 lira 25 kuruş. Yani 1 kilo ekmek 5 lira yapıyor. Şunu sormak istiyorum. 1 kilo muz mu pahalı 1 kilo ekmek mi?”
Devletin, vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlamak için var olduğunu dile getiren Aslan, “Ama ne yazık ki devlet zenginin mal ve can güvenliğini sağlıyor. Kıdem tazminatı bizim doğmamış çocuklarımızın hakkıdır. Devlet benim doğmamış çocuğumun hakkını elinden almaya çalışıyor” diye konuştu.
'HERKESİN MESELESİ OLMALI'
Petrol İş Gebze Şube Başkanı ve Gebze Sendikalar Birliği Dönem Sözcüsü Süleyman Akyüz: Hükümet Kasım seçimlerinden sonra kendini biraz daha rahat hissetti ve bu düzenlemeyi sundu. Bütün emek platformu olarak buna karşı çıkılması gerekir. Kıdem tazminatı bütün emekçilerin ortak paydasıdır. Bütün emekçiler, bütün sendikalar mutlaka buna karşı çıkmalıdır ve kıdem tazminatı meselesini sahiplenmelidir. Bu meselede bir birliktelik gösteremezsek taşeronlaştırmanın, kiralık işçiliğin, özel istihdam bürolarının karşısında duramayız. Türk-İş’in kıdem tazminatına dokunmak genel grev sebebidir kararının arkasındayız. Ayrıca zaten işsizlik fonundaki para devlet tarafından kullanılıyor. Bu fona devredilen para da yandaşlara peşkeş çekilecektir.
GREVDEKİ SCA YILDIZ İŞÇİSİ: BAKANLIK YETKİLİLERİ, PATRONUN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPTI
DİSK’e bağlı Tümka-İş’in örgütlü olduğu ve şu anda grevde olan SCA Yıldız’dan bir işçi de kıdem tazminatının gasbedilmesine karşı verilmesi gereken mücadeleyi verdikleri yaşadıkları üzerinden anlattı: “Biz 3,5 sene önce örgütlenme çalışmalarına başladık. Fakat toplu iş sözleşmesini imzalayamadık. Bu da patronun ve hükümetin, ‘Benim istediğim şekilde olacak’ demesinden dolayı. İşçinin kendisine bağlı olmasını istiyor. Biz hak mücadelesi veriyoruz. Bu emek mücadelemiz bizi birleştirdi. Mücadelemiz sonucu yetki mevzularına geldik. 3 aylık bir mücadele sonucu yetki belgesini aldık. İşverenle müzakerelere başladık. Sonra Çalışma Bakanlığına davet ettiler bizi. Biz Bakanlığın sadece arabulucu olacağını düşünüyorduk. Fakat müsteşar dahil olmak üzere Bakanlık yetkilileri işverenin sözcülüğünü yaptı. Ama biz mücadelemizi sürdürüyoruz. Biz 100 kişi olarak bunu yapabiliyorsak kıdem tazminatı hakkımızı kaybetmemek için de yapabiliriz. Kıdem tazminatı işçinin çelik gömleğidir. İlk yapmamız gereken şey kendi aramızda sapasağlam sıkılaşmamız.