02 Şubat 2016 11:02

İşçiler ölmeye devam ediyor

Paylaş

Dr. Bülent Nazım YILMAZ
Eskişehir Tabip Odası Başkanı

İtalyan Ramazzini işçi sağlığı ve iş güvenliğinin yaratıcısı olarak kabul edilir.

Bernardino Ramazzini dünyada ilk kez meslek hastalıklarını konu alan bir kitabı yayımlarken bu kitabı yazmasının nedenini şöyle aktarıyordu: “Bu kitabı yazmamın sebebi bir rastlantı ve bir gözlemdir. Yaşadığım şehir oldukça kalabalık olup binalar birbirine yakın ve yüksektirler. Evden çıkan atıkların toplandığı çukurların her üç yılda bir boşaltılması gerekir… Oturduğum evin çukurunu boşaltıp temizleme işini yapan kişi öyle hızlı ve hırslı çalışıyordu ki dayanamayıp neden bu kadar hızlı çalışıyorsun, biraz daha yavaş çalış ve yorulma dedim. O anda başını yukarıya kaldırıp kanlı, kızarmış ve kısık gözleri ile bana baktı. ‘Bu işte üç dört saat kalan neden bu kadar hızlı çalıştığımı anlar. Daha fazla burada kalsam kör olacağım, o yüzden işimi bitireyim, evime koşup, gözlerimi yıkamak ve karanlık bir odaya kapanmak istiyorum’ dedi. Bu cevaptan sonra şehri dolaşırken fazla sayıda kör insanlara rastladım. Kendilerine sorduğum zaman hepsinin daha önce aynı işi yapan insanlar olduğunu gördüm. Bu rastlantı nedeni ile bütün çalışanların sağlık durumlarını incelemek istedim.”

Bu alıntıyı okuyanlar ilk bakışta işçi sağlığı ve iş güvenliğinde çok yol almışız diyebilirler.

Durum ilk bakışta bu kadar dramatik görülmeyebilir. Ama biraz kendimizi zorladığımızda kaynak işi ile uğraşan on binlerce işçi aklımıza gelmelidir. Dok-torlar çok iyi biliyorlar ki her gün binlerce kaynak işçisi geçici görme kayıpları ile, göz rahatsızlıkları ile hastane kapılarını aşındırıyor.

Bu örnek basit mi kaçtı, sizi ikna etmedi mi o zaman kot taşlama işçilerine bir bakalım. İnanın onların koşullarının Ramazzi’nin 1650’li yıllardaki aktarımlarından aşağı kalır yanı yok. Çok iyi biliyoruz bu ülkede yüzlerce işçi silikozis hastalığı nedeniyle oksijene bağımlı halde evlerinde yatağa bağımlı olarak yatıyor. Ölenlerden söz etmek bile istemiyorum, aileleri dışında onları hatırlayanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.

Alın size bir örnek daha. Halil Taykaya, 10 Eylül 2014 tarihinde Eskişehir TÜLOMSAŞ fabrikasında 10 metre yüksekliğindeki vinçden düştü. Halil Taykaya 30 yaşında idi. İş cinayetine kurban gitti, öldüğü fabrikanın yöneticisi o zaten bizim işçimiz değildi deme pişkinliği ile işin içinden çıktı.

Hangi iş cinayetlerini anlatalım ki… Soma’yı mı, Ermenek’i mi anlatalım, yoksa İstanbul Mecidiyeköy’de Torunlar Plaza inşatında ölen 10 işçiyi mi anımsayalım? Hafızamızı biraz daha zorlayıp Elbistan’da toprak altında 5 yıldır çıkarılmayı bekleyen 10 işçiyi mi hatırlayalım.

Evet sorunları çözmemiz için önce hatırlamamız, sonra meseleyi idrak etmemiz ve meselenin çözümünde aktif rol almamız gerekiyor.

Ramazzini 1600’lü yıllarda meseleyi gördü ve önümüze koydu. Hâlâ 500 yıldır mesele aynı can yakıcılığıyla karşımızda duruyorsa işçilerin, doktorların, sağlık emekçilerinin biz bu konuda ne yaptık diye kendilerini sorgulamaları gerekmiyor mu?

ÖNCEKİ HABER

Türkiye Kupası'nda çeyrek ve yarı final kuraları çekildi

SONRAKİ HABER

İş kazalarında bir marka: KAFAOĞLU

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa