Saati 1 Lira Bile Etmiyor!
Funda Eylem Sancarbarlaz
Esenyurt/İSTANBUL
Mercedes fabrikasında dağıttığımız bildiri sonucu tanıştığımız Kıraç İMKB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Lisesi’nde okuyan iki genç işçi arkadaşımızla kısa bir sohbet ettik. Fabrikadan aldıkları staj ücretinin 300 lira olduğunu söyleyen genç işçi arkadaşların yanından ayrılıp Kıraç İMKB’yi yerinde görmek istedik ve aldık bildirilerimizi lisenin önüne gittik. Tanıştığımız bir grup genç hem İMKB de okuyor hem de Esenyurt’ta mahallemizin gençleri. Bundan dolayı mahallede ve okuldaki her şeye hâkimler. Aralarında “Mahallenin Muhtarı” adını taktıkları Suat da vardı.
Suat, okulu bırakmak zorunda kalmış bir genç. Arkadaşları gülerek “masa tenisi yüzünden kaldı sınıfta” diyorlar. Suat masa tenisinde ilçe birincisi olmuş, fakat okulda da mahallede de sosyal aktivitelerin olmayışından kendini bu yeteneği doğrultusunda ilerletemiyor. Bir diğer arkadaşımız mahallede uyuşturucu kullanımının çok olduğunu söylüyor. Hatta işaret ettiği bir ilkokuldaki iki küçük erkek kardeşin dahi uyuşturucu kullandığını söylüyor ve burayla ilgili de bir şeyler yapın diyor. Mahallede sosyal aktivitelerin olmayışını konuşurken arkadaşlarımızdan biri “anca kahveler var, hep oralarda takılıyoruz. Başka bir sosyal aktivite yok” diyor.
Ardından “mahalle muhtarı” Suat, havanın soğuk oluşu, sohbetin sıcak oluşundan dolayı çay getiriyor bize, çayımızı içerken İMKB’de okuyan Murat ile staj konusunu konuşmaya başladık. Metal fabrikasında çalışan Murat; haftanın 3 günü, çalıştığını 2 günü okula gittiğini söylüyor. Günde on saat çalışıyorum, günlüğüm sekiz lira, saati 1 lira dahi etmiyor diyerek bizi güldürüyor. Murat, “verdikleri yemekler çok kötü, ekmekler bayat, ama adamlar hala buna da şükür, bunu vermeseler ne yapardık diyor” diye konuştu. Koyun gibi çalıştıklarını düşünüyor. Tabi bunun yanı sıra mizahı yüksek olan murat esprili bir dille onlar beni sömüremiyor ben onları sömürüyorum, üç günün iki sinde rapor alıyorum gitmiyorum diyor.
Derslerden de şikâyetçi arkadaşlarımız. Üniversite sınavına girecek düzeyde eğitim almadıklarını dile getiriyorlar. Öyle ki, arkadaşları Murat için bu 4 yıllık okuyacak diye espri yapıyorlar.
Gördüğümüz gibi, 4 yıllık üniversite onlar için beklide bir hayal. Fakat kurdukları hayal ile yaşadıkları gerçeğin farkına varmışlar. Liseden mezun olup fabrikaya gireceğiz, sömürüleceğiz diyorlar. Eren ve mahalle muhtarı Suat’tan tenis maçı sözü alıyor ve ayrılıyoruz yanlarından. Hayatları okul, mahalle, staj arasında geçen arkadaşlarımız bu daracık mahalle, eğitimin yetersiz olduğu okullarda yeteneklerine icra edemiyorlar. Belki de yeteneklerini keşfetmek için imkân bulamıyorlar.
MAĞDUR BİZİZ, BİZ DEĞİŞTİRECEĞİZ
Adana’dan Dersane Öğrencileri
2015’i büyük acılarla aramızda bırakıp yeni bir yıla gireli bir kaç hafta oldu. Bir çoğumuzun yeniyıl dilekleri barış üzerine olsa da eminim sınava hazırlanan öğrencilerin dileklerini ‘iyi bir üniversite’ hayali de süslüyordur.
Eğitimin giderek özelleştirilmesiyle çocuklarının daha iyi bir eğitim almasını isteyen aileler büyük bir yük altına giriyor. Bizlere sınava hazırlandığımız süre boyunca ders çalışmaktan başka hiçbir şey yapmaya hakkımız yokmuş gibi davranılıyor. Toplumun kafasındaki üniversite kazanan en iyidir düşüncesi bizler üzerindeki en büyük baskıyı kuruyor. Toplumun ve sistemin bize dayatması bu şekilde olunca iyi bir üniversite , öğrenim hayatının bir bölümü olmaktan çıkıp en büyük hayalimiz oluyor haliyle. Sürekli bir yarış halindeyiz ancak yarışmacılar eşit koşullarda yarışmıyor. Hepimiz aynı sınava girsek de hepimiz aynı şekilde eğitim alamıyoruz. Kimisi bir kitapla hazırlanırken kimisi arkasında özel ders ordusuyla giriyor bu yarışa. Kısaca parası olan ‘en iyi’ oluyor. Bunun yanında ülkenin zenginiyle fakiri de aynı koşullarda hazırlanmıyor ; doğusuyla batısı da. Doğudaki öğretmenlere atılan mesajlar sonrası doğuda ne dersler için yardımcı olacak öğretmen var ne de ders çalışacak ortam. Orda gelecek kaygısından çok yaşam kaygısı yükleniyor gençlere.
PEKİ NASIL BİR EĞİTİM SİSTEMİ İSTİYORUZ?
Öncelikle tek sınav tipine göre değil de yeteneklerimize, ilgi alanlarımıza göre bizleri geliştiren bir eğitim sistemi olmalı. Sıra arkadaslarımızla bizleri rakip eden değil birlikte üreteceğimiz, düşüncülerimizi özgürce paylaşacağımız bir ortam sağlanmalı. Ezberci sistemin zorluğu ve gereksizliği yerine uygulamalı ve bilimsel eğitim verilmeli. Eğitim olanakları her yerde iyileştirilip yeterli hale getirilmeli. Özelliştirme kaldırılarak eğitim, ulaşımından beslenmesine kadar parasız hale getirilmeli. İsteyen herkese anadilde eğitim sağlanmalı. Bizler bu noktada sistemin istediği gibi kazanma odaklı, düşünemeyen gençler olmamalı ve mağduru olduğumuz bu sistemi kendimiz değiştirmeliyiz.