Sınavlar da Savaşlar da Bizi Durduramaz!
Dilan ORTAKÇI
Gazi Anadolu Lisesi
Ankara
“Oyunlarda durmadan yenmeyi öğrettiler
Bir büyük oyunda sonra yenildi çokları
Sevgisiz büyüttüler çocukları…”
Şükrü Erbaş’ın kaleme aldığı bu satırlar tam da bir liselinin yaşamını anlatıyor. Yıllardır, oturduğumuz sıralarda başımızda dikilip sürekli soru çözmemiz gerektiği anlatıldı. Üniversiteye ya da lise geçiş sınavlarında bir soru fazla çözersek binlerce kişinin önüne geçeceğimiz öğretildi. İşte bu nedenle yenme hırsından sıra arkadaşımızı bile rakip gördük. Dilimize “rakip elemek” gibi buram buram rekabet kokan kelimeler girdi.
Yıllarca bu eğitim sisteminde sözde iyi bir gelecek için garip bir yarışa sokulurken psikolojimizin de üzerinden ezip geçtiler. Özellikle sınava hazırlandığımız senelerde hayattan kendimi soyutlamamız gerektiğini ve yegane dostumuzun test kitabı olduğunu anlattılar. İşte böyle bir atmosferde bir öğrencinin sağlam bir psikoloji ile kalması zor değil mi? Bu nedenle son zamanlarda liseliler arasında kaygı, yalnızlık gibi durumlara bağlı olarak antidepresan kullanımları arttı. Her geçen gün sınavlarla öğrencileri kıskaca alan bu zihniyet en son TEOG’dan istediği puanı alamadığı için 13 yaşındaki Berrin’in intihar etmesine neden oldu.
SINAVLARDAN SONRA…
Peki sınavları atlatınca ne oluyor? Yıllarca emek verip hazırlandığımız TEOG’ların, SBS’lerin ardından kazandığımız liselerde de stresimiz değişmiyor. Okuldaki rekabetin, öğretmen baskılarının daha da arttığı lise ortamında gelecek kaygısıyla 4 yıl geçiriyoruz. En son takdir belgesini 2 puanla kaçıran 9. sınıf öğrencisi Umut’un intihar edip yaşamını yitirmesiyle bu baskıyı acı bir şekilde gördük.
Veyahut sırtımızdaki ağır yüklere rağmen atlattığımız YGS ve LYS’nin ardından kazandığımız üniversitelerde de bilimden uzak, gerici bir eğitim görüyoruz .İşte o zaman da değişmeyen kaygılarımız tekrar çıkıveriyor karşımıza.
BÖLGE’DEKİ LİSELİ ARKADAŞLARIMIZ
Okullarda birinci dönemi bittiği şu zamanlarda kimimiz okul dersleri ile uğraşırken kimimiz de sınav stresiyle boğuşurken Cizre’de, Sur’da , Silopi’de liseli gençler öldürülüyor. Okul duvarlarının delik deşik olduğu, “Eğitim sırası bizde.” yazan tahtaların önünde fotoğraf çekinen devletin katillerinin olduğu, sürekli top seslerinin yankılandığı bir ortamda gençlerin eğitim görmeleri için bir olanak yok. Yaşını almamış bebeklerin, seksen yaşındaki anaların katledildiği bölgede gençler ne üniversiteye ne de liseye geçiş sınavlarına hazırlanabiliyorlar. Batı’da sınavlarla ,temel liselerle geleceğimizi karartmak isteyenler bölgede silahlarla, toplarla, mermilerle gençlerin karşısına çıkıyor.
HEPİMİZ AYNIYIZ!
Bizler, liseli gençler olarak soruyoruz. TEOG’dan istediği puanı alamayınca intihar eden öğrenci ile bölgede katledilen öğrenci arasında fark var mıdır? İster Kürt ister Türk olalım karatılan geleceğimiz değil midir? Sur’da liseli gençleri öldüren zihniyet Batı’daki gençleri intihara sürüklemektedir. Gençleri ya sınavlarla rakipleştiren ya da dilinden, dininden dolayı düşmanlaştırıp kindar gençlik yaratmaya çalışanlara inat mücadele bizi bekliyor…