7 Şubat 2016 12:24

Ozan Özgün ÇÖRDÜK
Pamukkale Üniversitesi

Güneş tanrısı Ra tüm gücüyle doğuyordu antik Mısır’ın üzerine. Cleopatra doğan güneşin altındaki sarayında daha bir alımlıydı. Ramses Ra’nın ışığıyla daha kudretli ve cesur bir şekilde başlatıyordu savaşları. Güneş batarken piramitlerin ardından Tuthankamon’un altından maskesi ve zenginlik dolu mezarı daha iyi parıldıyordu mezarında. Ta ki 20. yüzyılda okumuş bir işçinin soruları kulaklarımızda çınlayıncaya dek. Tuttuğu kalemden akan mürekkebi sanat eserine dönüştüren ve yazdıklarıyla bir dünya görüşünü tiyatroya aktaran bir adam kendi deyişiyle ‘bir komünist’ Alman’ya da dünyaya geldi. Yazdığı şiirleri ve tiyatro oyunları ile yüce Ra’ dan, nice kral ve firavundan daha şanlı olmaya başardı Bertolth Brecht.
 

GÖRÜNENİN ARDINDAKİ GERÇEK

Brecht yirminci yüzyılın önde gelen şairi, oyun yazarı ve tiyatro yönetmenidir. Yazım tarzı, tekniği ve konularıyla tiyatroya yeni bir soluk kazandırmış ve epik tiyatroyu bizlerle tanıştırmıştır. Epik tiyatro; yalnızca lüks olarak toplumun elit kısımlarına hitap edip sıradan halkın sorunlarını esgeçen tiyatronun eleştirisinden doğmuştur. Brecht tarafından bilim çağının tiyatrosu olarak değerlendirilen epik tiyatro, kapitalizm ve sınıflı toplum eleştirisini yapar; varolan sistemin olumsuzluklarını ortaya çıkararak, seyirciyi başka alternatifler üzerinde düşünmeye teşvik eder. Brecht’e göre, ‘görünenin ardındaki gerçeği göstermek, burjuva gerçekçiliğiyle ve bütünlüklü bir tiyatro algısıyla mümkün değildir. Tam tersine bu algıyı kıracak, seyirciyi determinist neden-sonuç ilişkisinin cenderesinden kurtaracak ve böylece yanılsamayı kıracak bir tiyatroya ihtiyaç vardır.’ Eserlerini bu düşünce etrafında şekillendiren Brecht, bu sayede insanlara görünmeyeni göstererek evrensel bir üne sahip olmuştur.

‘MEZBAHALARIN JOHANNA’SI’

Bertolth Brecht’in 1932 yılında yazdığı Mezbahaların Johannası adlı oyunu o güne kadar yazdığı en uzun oyunudur. Bu oyun Brecht’in tekniğinde ayrı bir öneme sahiptir ayrıca. Brecht’in didaktik (öğretici) kaygılarının ilk kez estetik ile harmanlandığı eseridir. Eserden kısaca bahsetmekten fayda var. 1929 Chicago’sunda, yoksul kesimlerle yönetici kesimin mücadelesi konu edilir. Oyunda, Johanna adlı, iyiliksever, dindar bir kadın tasvir edilir. Yoksul kesimlerden yanadır, ne var ki hiçbir zaman onları yoksullaştıran insanların karşısında yer almaz. Çünkü, dindarlığın, tanrı sevgisinin ve ahiret inancının insanları dürüstlüğe teşvik edebileceğine inanır. Yoksulların şiddet içeren eylemlerine karşı, Hristiyanlık inancını, yumuşaklığı ve insan sevgisini önerir. Son nefesini verirken, bu tavrıyla aslında yöneticilerin yoksullar üzerindeki hakimiyetini sürdürmesine katkıda bulunduğunu farkeder. Vicdan azabı içinde ölürken şiddeti savunur. Dini bir iyiliğe, dürüstlüğe ve inanışa karşı takınılan bu siyasal tavır, Brecht’in diğer oyunlarında da sıkça yer alır, ama hiçbir oyunda bu oyundaki gibi başlı başına konu edilmez. 1932’de Brecht benzer bir oyun girişiminde daha bulunur; bir Gorki uyarlaması olan Ana. Bir devrimci annesinin sınıf bilinci kazanmasını konu edinir. Annenin içindeki ‘Johanna’ oyun boyunca dönüşür ve bir devrimci haline gelir. Ancak Nazilerin iktidara gelmesinin ardından oyunun gösterimi kaldırılır.

GÜNEŞ EMEKÇİLERİ AYDINLATIRKEN

Bertolth Brecht’in bu özellikleri sanatında usta biri olmasının yanında yaşadığı toplumun sorunlarına kulak asmadan, insani kaygılarla birlikte yürüttüğü mücadeledir. Bu da Brecht’i ileri bir entelektüelinde ötesinde ön safta yer alan bir kalemşör yapar. Artık Ra’nın ışığı söndü ve ne Cleopatra’nın güzelliği ne Ramses’in kudreti ne de  Tuthankamon’un zenginliği kaldı geride, tüm sahte ünlerini kaybettiler yani. Altın kaplı platoların sahte taraflarını açığa çıkardı Brecht ve tekrar ışıldadı güneş. Ama bu sefer Ra yoktu ve güneş emekçileri aydınlatıyordu. Ne demişti ‘Okumuş Bir İşçi Soruyor’ adlı şiirinde Brecht;


Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim?
Kitaplar yalnız kralların adını yazar.
Yoksa kayaları taşıyan krallar mı?
Bir de Babil varmış boyuna yıkılan,
kim yapmış Babil’i her seferinde?
Yediyıl Savaşı’nı 2. Frederik kazanmış?
Yok muydu ondan başka kazanan?
Kitapların her sayfasında bir zafer yazılı.
Ama pişiren kim zafer aşını?
Her adımda fırt demiş fırlamış bir büyük adam. Ama ödeyen kimler harcanan paraları?
İşte bir sürü olay sana
Ve bir sürü soru.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et