7 Şubat 2016 12:26

Müşerref ÖZBAKIR
AİBÜ Çevre Mühendisliği
Bolu

Gürültü kirliliğini hepimiz duymuşuzdur. Peki ya, okyanuslardaki gürültü kirliliği nedir, nasıl oluşur ve canlıları nasıl etkiler? Küresel ısınma ve aşırı avlanma okyanusları tehdit eden en büyük riskler arasında yer alıyor. Son zamanlarda okyanus altındaki sesler adeta bir şehrin gürültüsünden farksız. Bu yüzden okyanuslar şimdi de gürültü kirliliğiyle karşı karşıya.


GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ NEDİR?


Gürültü kirliliği veya diğer adıyla ses kirliliği, insan veya hayvan yaşamını olumsuz etkileyen, dengesini bozan her türlü insan, hayvan ya da makine kaynaklı ses oluşumudur.  Okyanuslardaki gürültü kirliliğinin sebebi ne yazık ki insanlar. Okyanuslarda gürültü kirliliğine neden olan üç ana kaynak bulunuyor…


Birincisi; gemiler. Sularda durmadan ilerleyen ticari gemilerin motorlarından veya pervanelerinden yayılan ses dalgaları da derinliklere yayılıyor.


Gürültü kirliliğine neden olan ikinci faktör; petrol ve doğalgaz aramaları. Sondajlarda kullanılan topların sesleri suları adeta savaş bölgelerine çeviriyor.


Okyanuslar için diğer tehdit unsuru; askeri tatbikatlar. Donanmalar, çevrelerindeki cisimleri tespit edebilmek için alçak ve orta frekanslı ses dalgalarını kullanıyor. Örneğin çevresinde bir denizaltı olup olmadığını kontrol etmek isteyen askeri gemi, 230 desibel yüksekliğinde bir ses dalgasını denize gönderiyor. Bu ses dalgası 100 saniye boyunca titreşim yaymaya devam ediyor.


DENİZ MEMELİLERİ ETKİLENİYOR


Bu etkiler sonucu oluşan gürültüler en çok deniz memelilerini etkiliyor. Yapılan araştırmalara göre balinalar veya yunusların hayatta kalmaları için kullandıkları iletişim duyularını maruz kaldıkları ses kirliliği nedeniyle kullanamıyorlar, bu nedenle ne üremeleri için eşlerini, ne de hayatta kalabilmeleri için gerekli olan yiyecekleri bulabiliyorlar.
Ayrıca balina veya yunus sürülerinin son yıllarda toplu halde karaya vurmalarının en büyük nedeninin yine ses kirliliği olduğu düşünülüyor. Uzmanlar, göç eden balıkların karşılaştıkları dev bir geminin yaydığı ses dalgaları yüzünden yönlerini şaşırarak sığ sularda sıkıştığını savunuyor.


HENÜZ YOL VARKEN


İspanya’ da Katalonya Teknik Üniversitesi, derin okyanus çevresini dinleme çerçevesinde denizdeki sesleri araştırıyor. Amaçları balinalar ile büyük gemilerin çarpışmasını önlemek olan bu araştırma internet ortamında güncel olarak dünya ile paylaşılıyor. Araştırmacıların söylemlerine göre okyanusta petrol ve doğal gaz arayan gemi kaptanları balinaların seslerinin yayınlandığı internet sistemine girip yakınlarda bir balina var ise neden oldukları gürültüyü azaltabilecekleri düşüncesindeler. Ancak yasal olarak oluşabilecek gürültüleri engelleyici bir durum olmadığı için okyanus canlılarının yaşam olanlarına saygı duyulması kişinin inisiyatifine bırakılarak insan odaklı çalışmalar devam ediyor.


Günümüzde yönetmeliklerde sadece denizlerdeki ışık kirliliği bulunmakta olup yakın zamanda gürültü kirliliği ile ilgilide parametrelerin belirlenmesi ve sürdürülebilir çalışma programlarının belirlenmesi temennisindeyiz. Aksi takdirde Karadeniz’deki doğal gaz boru sisteminin sadece Karadeniz’de olan balık türlerine nasıl zarar verdiğini kamuoyundan saklayan insanları durdurabilecek bir yolumuz ve gerekli bilgi birikimimiz olamayacak. 


Zorlu Duraklar ve Güzel Günler

Mazlum SEVİNCEK
Çukurova Üniversitesi

Çocuktan itibaren toplumun, ailenin, okulun öğrettiği birtakım şeyler var. Fakat öğretmenlerimiz bizlere sürekli neyin yasak olduğunu hatırlatıp haklarımızdan çok zorunluluklarımızdan bahsettiler. Ağaçları korumayı öğretmeden ağaç dikmeyi öğretmeyi denediler. Doğanın öz halini, var olan çevreyi korumayı ve doğayla birlikte yaşamayı öğrenemeyen, sadece ağaç dikmenin iyi bir şey olduğunu bilen nesiller yetişmiş oldu. Ama öğrenmenin yaşı yoktur ve insanlar doğaya saygı duymayı, çevreye duyarlı olmayı yaşamlarının her döneminde öğrenmeye müsaittirler. Bunların dışında problem bir insanın doğaya sahip çıkması gerektiğini bildiği halde kapitalizmin tuzağına düşmüş olduğundan bireysel çıkarları devreye girdiği andan itibaren doğayı ve insan yaşamını unutur.


RANTABİLİTE HESABI


Mühendislikte bir proje uygulanmadan evvel rantabilite hesabı yapılır. (Rantabilite Gelir/Gider demek) Bu değer 1’den büyük ise; proje kârlıdır gelir giderden fazladır, uygulanabilir denir. Aksi takdirde genellikle proje iptal edilir. Türkçe’de kullanılan rantsal dönüşümdeki rant da bu rantabilite sözcüğünden türemiştir. Bugün ülkemizde paraya tapanların lügatında yıldızlı kelimelerden biridir rantabilite. O devreye girdiği zaman doğa da unutulur, çevre de. Din de unutulur ideoloji de. Zira halkın yoksulluktan diktiği gecekonduları yine yok pahasına zorla satın alan, yerine milyar dolarlık AVM’ler, rezidanslar diken ve orada yaşayan insanları, hayvanları, mağdur eden zihniyet hiçbir dine ve ideolojiye sığmaz. Bu yapılanların sığabileceği tek kavram  rantabilitedir. Karadeniz’de derelerimiz HES’ler, yine Karadeniz ve Akdeniz’de denizlerimiz nükleer santraller, Marmara’da havamız sanayi, Akdeniz, Ege ve Kürdistan’da ormanlarımız, dağlarımız yangın bahanesiyle rantabilite uğruna yok ediliyorken ne bilinçli cahillerden olmalıyız, ne de tüm bu olanlara sessiz kalmayı tercih edenlerden.


2015’DE NELERE TANIK OLDUK?


- Karadeniz’de HES’ler sayesinde derelerin yok edilip yerine koca koca boruların döşenmesine tanık olduk.
- Uzmanların ifadeleri doğrultusunda HES’ler ve diğer doğa tahribatları sonucu Artvin’de sel felaketine tanık olduk.
- Yine doğa tahribatları sonucu İstanbul, Ankara, Sakarya, Çorum, Antalya ve Samsun’da sel felaketlerine tanık olduk.
- Karadeniz’de Yeşil Yol Projesi’ne tanık olduk. Orada Havva Nine’nin ‘Burada devlet yok, halk var. Kimdir devlet yahu? Devlet bizim sayemizde devlettir. Ben halkım.’ sözleri hafızamıza kazındı.
- 24 yıldır Artvin’i yaşanmaz hale getirme tehdidi altına sokan maden faaliyetine karşı temmuzda Türkiye’nin en geniş katılımlı çevre davası açıldı.
- Diyarbakır Hevsel Bahçeleri, Dünya Kültür Mirası listesine girdi. Hevsel Bahçeleri, 2014 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından konut rezerv alanı ilan edilmiş, imara açılmıştı!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et