10 Şubat 2016 00:53

Çöpten ekmek çıkarmak da mı yasak: Hükümet ne yapmak istiyor?

Paylaş

Seval ÇOKER

Herhangi bir faaliyet sonucunda çevreye bırakılan her madde atık olarak tanımlanır. Oluşumundan bertarafına kadar birçok basamakta ele alınması gereken, ayrıntılı incelendiğinde yüzlerce sorunla karşılaştığımız atık yönetiminde, atık toplayarak yaşamını kazanan kişilere yönelik bir uygulama gündeme oturmuş durumdadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, atık toplayanlardan geri dönüştürmek üzere kağıt alan firmalara, bu alışverişin yasak olduğunu, devam etmesi durumunda hem atık toplayanlara hem de firmalara cezai yaptırımın uygulanacağını bildirdiğini son bir hafta içerisinde medyada sık görmeye başladık. Peki ne anlama geliyor bu yasak, neler götürüp neler getirecek hiç düşünüldü mü?

ATIK TOPLAYANLAR KİMDİR?

Nüfus artışı, sanayileşme, tüketim miktarlarının artışı ile birlikte hammadde kaynaklarında azalma gibi nedenlerle katı atıklar geri dönüşüm sürecine sokularak hammadde sorununa bir çözüm bulunmuştur. Katı atıkların toplanıp farklı yöntemlerle bertaraf edilmesi şeklindeki işleyiş değiştirilerek, atıkların geri dönüşüm yoluyla üretime katılması yaygınlık kazanmıştır. Geri kazanılabilir maddelerin çöplerden ayrıştırılması yeni bir sektör oluşturmuş ve insanlar sokaklardaki çöpleri karıştırıp ambalaj atıklarını toplamaya, topladıklarını satıp geçimlerini sağlamaya başlamışlardır. Genci, yaşlıyı, erkeği, kadını, okuma yazma bilmeyeninden tutun da üniversite bitirmişleri de barındıran, kiminin başını sokacak evinin bile olmadığı, kiminin ailesine bakmak zorunda olduğu, ekmeğini çöpten çıkaran insanların tanımıdır aslında atık toplayıcılar. 

MEVZUATA GÖRE ATIK TOPLAYICILAR

Düzenlemelere göre farklı türdeki atıkların üretildikleri yerde diğer atıklarla karıştırılmaksızın sınıflandırılarak ayrı toplanması gerekmektedir. Uygulamalara baktığımızda,  kaçımız evlerimizde, işyerlerimizde, sokaklarda ürettiğimiz ambalaj atığını doğru bir şekilde ayrıştırıp uygun atık kaplarına koymaktayız ya da kaçımız ayrıştırmanın bilincindeyiz? Bizler atıkları ayrı toplayıp biriktirdiğimizde de ambalaj atığı kutusuna kolay ulaşabilmekte miyiz? Kaynağında ayrıştırıp her atık türünü ayrı atık kutularına at(a)madığımız ülkemiz için, atık toplayıcıları bir nevi eksiğimizi tamamlamakta, kendilerine az da olsa gelir elde ederken ülke ekonomisine de katkı sağlamaktadırlar. Örneğin, 1 ton kullanılmış kağıdın geri dönüştürülmesiyle 17 adet yetişmiş çam ağacının kesilmesi önlenmektedir.

2005’te yayımlanan, 2011’de son şeklini alan Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nde “ambalaj atıklarının yönetmelikte belirlenen toplama sistemi dışında farklı bir yöntemle toplanıp ayrıştırılmasının yasak olduğundan; ambalaj atıklarının toplanması ayrılması, geri dönüşümü ve geri kazanımı amacıyla faaliyet göstermek isteyenlerin çevre lisansı almak zorunda oldukları; lisanslı tesislerin, bu yönetmelikte tanımlanan sistem dışında toplanmış olan ambalaj atıklarını tesislerine almalarının yasak olduğu” belirtilmiştir. Atık Yönetimi Yönetmeliğinde ise belediyeler sorumlu oldukları atıkların yetkili olmayan kişiler tarafından toplanması, taşınması ve işlenmesini önlemek amacıyla gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılınmışlardır. 

Özetleyecek olursak, lisanslı firmaların kağıt işçilerinden atık alması yasaklanmıştır. Fakat  kağıt işçilerinin geri dönüşüm sektöründeki rolü düşünüldüğünde, konuyla ilgili altyapının yetersizliği nedeniyle lisanslı firmalardan çok daha fazla atık kağıt toplayan işçilere yönelik bir kısıtlama uygulanmamaktaydı. 

ÇÖPÜN NE KADARI GERİ DÖNÜŞEBİLİR?

2006 yılında gerçekleştirilen katı atık kompozisyon belirleme çalışmasının sonuçlarına göre, ülkemizdeki belediye atıklarının yüzde 25’i ambalaj atıklarıdır.Geri dönüşebilir atıkların büyük bir kısmı da kağıt ve kartondan  (belediye atıklarının yüzde 15’i) oluşmaktadır. 

TÜİK’e göre 2012 yılında geri kazanılan 1 milyon 833 bin 614 ton ambalaj atığının 1 milyon 176 bin 88 tonu kağıt-karton atıklardır. 2010 yılında yayımlanan bir raporda ambalaj atıklarının geri kazanımının yüzde 20-25 oranında sokak toplayıcıları ve lisanslı firmalarca gerçekleştirildiğinden bahsedilmektedir. Bu oranlar bazında değerlendirdiğimizde atık kağıt toplayıcılarının sektördeki payını daha iyi kavrayabiliriz. 

AKP’NİN VAADİ ÇÖZÜLMESİ GEREKENLER

Atık toplayıcılarının güvencesiz çalıştığını, emek sömürüsüne maruz kaldıklarını, tehlikeli bir işle uğraşmalarına rağmen işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerine yönelik hiçbir hizmet almadıklarını ve sağlık sigortalarının olmadığını bilmekteyiz. Sayıları 500 bin civarında olduğu tahmin edilen atık toplayıcılarının bu sorunları için yapılması gerekenlere baktığımızda; AK Parti, son seçimlerdeki beyannamesinde bu konuya değinmiş ve “Atık toplayıcılarının insani şartlarda çalışmasını sağlamak için kayıt sistemi oluşturacakları, belge sahibi olan çöp toplayıcılarına çalışma şartlarına uygun iş kıyafetini ücretsiz olarak temin edecekleri, yıllık sağlık taramalarının ücretsiz olarak yaptırılmasını sağlayacakları” sözünü vermiştir. 

Bu sözden yola çıkarak, “Bu kişiler nasıl bir kayıt sistemine dahil edilecekler, belge nereden ve nasıl alınabilecek, kaç kişi belge alabilecek?” gibi bir takım sorular geliyor akıllara. Uygun kıyafet ve ekipman verilmesi, yıllık periyodik muayene yapılacak olması güzel uygulamalar olmakla birlikte, diğer sorunların çözümü, üzerinde çalışılması gereken konular olarak durmakta önümüzde. 

DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKEN BİRKAÇ AYRINTI 

1- Topladığı atık kağıtları kilosunu 15-30 kuruşa satarak geçimlerini sağlayanlara yasak getirirsek bundan sonra ne yapacaklar? Bu emekçilere bundan sonrası için bir istihdam alanı oluşturabildik mi? Şu ana kadar bunlarla ilgili bir düzenleme maalesef mevcut değil ve sokaktan geçinen insanların elinden işini almak, suç oranlarındaki artışın önünü açmaktan ileri gitmeyecek gibi görünüyor. 

2- AK Parti’nin seçim öncesinde bir nevi 500 bin kişiye istihdam sağlama sözü verirken, şu an hiçbir alt yapı çalışması olmadan onları bu işi yapmaktan alıkoymak sadece o dönem için bir oy rantı mıydı? Atık toplayıcıları sisteme entegre etmek adı altında çok az işçinin firmalara bağlı olarak çalışabileceği aşikarken, bu uygulamalarla firmalarda kayıtlı çalışabilecek küçük bir kesimin yanında, bu firmalarda iş bulamayanların mevcut iktidardan yana olmalarını beklemek biraz hayalperestlik olur kanımca. TÜİK işsizlik oranını yüzde 10.5 olarak açıklamış ve 3 milyon 147 bin işsiz vatandaş olduğu belirtmiştir. Bu işten geçinen 500 bin kişinin belge alamaması durumunda işsizlik oranı yüzde 12.2’ye çıkacaktır. Böyle yüksek bir oranla yüz yüze gelmek insanı ürkütmekte. 

3- Çevre ve Şehircilik Bakanı bir açıklamasında “Atık toplayanlara, atıklarını teslim ettikleri firmalarca sahip çıkılması gerektiğini” belirtti. Bakanlığın lisans verdiği özel şirketlerin işçilere sahip çıkması gerektiğinin bir bakan tarafından belirtilmesi, hükümetin bu emekçilere sahip çıkmayı ne kadar önemsediğini(!) ortaya koyuyor. Topladıklarını değerinin çok altında ve değişen fiyatlarla firmalara satarken zaten emekleri fazlasıyla sömürülen bu kişilerin, özel şirketlerce emek sömürülerinin devamı, belge alıp işe girebilenlerin eskisinden daha az kazanmaları ve atık toplayıcılara karşı şirketlerin elini güçlendirmek anlamına geliyor bu ifade.  Uygulamaların sıkı denetimlerle yakın zamanda ele alınmasının, atıkların tehlikesizleştirilme çabalarından başka altta yatan nedeni ne olabilir diye de sorgulamadan geçemiyor insan.  Kâr oranlarının çok yüksek olduğu bu sektörde tekelleşmeye gidildiği açık bir şekilde görülmektedir. Daha çok atık kağıt toplanıp geri dönüşümü sağlanabilecek, atık toplayıcılara daha iyi koşullarda istihdam imkanı sunulacak, ortaya çıkması muhtemel yeni sorunlar için önlem alınabilecekse birkaç firmanın bu işten kâr etmesi,” hak ettiler, kâr ettiler” dedirtir elbette. Peki onlar kazanırken vatandaş ve doğa da kazanabilecek mi?

4- Yasal düzenlemeleri ele alırken işe en baştan başlamak gerekir.  Atık yönetimde önce atığın oluşumunun önlenmesi ve azaltılması, ardından da geri dönüşüm ve geri kazanımının sağlanması gerekirken; geri dönüşüme katkı sunan emekçilere yönelmek birkaç basamağı atladığımızı gösteriyor. Geri dönüşüm kutularının çok seyrek yerleştirildiği bir ülkede, geri dönüşümün önemini henüz kavratamadığımız ve atıkları ayrıştırma bilinci oluşturamadığımız bir toplumun yaşadığını unutmadan, bizlerin eksiğini tamamlayarak ekmek parasını kazananlara böyle bir uygulamayla yasaklar koymadan önce atladığımız basamakları hayata geçirmemiz gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

Selam vermediler diye işten atıldılar

SONRAKİ HABER

B/S/H rekor kırıyor işçisi ek zam istiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa