Barışa imza verdiği için işten atılan Mutluer: Birliktelikten rahatsız oldular
Nişantaşı Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nil Mutluer, işlerine son verilse de çalışmalarının engellenemeyeceğini vurgulayarak, “İnsanların yaşadıklarının yanında akademisyenlerin yaşadığı mağduriyet değil” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
“Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atanlardan biri olan ve işten atılan Nişantaşı Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nil Mutluer, akademisyenlerin uğradığı baskı sürecini ve bölge illerinde yaşanan katliamları değerlendirdi. Akademisyenlerin pek çok kez toplumsal yararı gözeten bildirilere imza atıldığını belirten Mutluer, “Biz birçok bildiriye imza atıyoruz. Ancak bin 128 akademisyenin bir bildiriyi imzalamasının ve bunun bu kadar rahatsız etmesinin temel nedeni, akademisyenlerin bir araya gelip bir metinde buluşmasıydı” dedi.
HERHANGİ BİR GEREKÇE GÖSTERİLMEDİ
Üniversiteye gelen mütevelli heyetinden gelen sekreterin akademisyenlere imzalarını geri çekmeleri hakkında baskı yaptığını dile getiren Mutluer, Nişantaşı Üniversitesi Rektörü’nün istifasının ardından mütevelli heyet başkanının tek bir imzayla herhangi bir gerekçe göstermeden kendisinin ve diğer akademisyenlerin 7 maddelik bir tebligatla iş akdini feshettiğini söyledi.
Uluslararası dayanışmayla imza bildirilerinin sayısının hızla büyüdüğünü ve geniş bir alana yayıldığını dile getiren Mutluer, sadece ifade özgürlüğü ile ilgili de değil, Kürt illerinde yaşanan katliamlar ve vahşete de tepki gösterdiklerini belirterek, “Akademisyenler, metinlerinde bugün Kürdistan'da olan sıkıntıları, katliamları, vahşetleri de referans verdiler. Çünkü bundan dolayı destek verdiler, çiçeklerle ilgili bir kampanya yapmıyoruz” ifadelerini kullandı.
BİZİMKİ MAĞDURİYET DEĞİL!
Mutluer, Cizre'deki bodrumlara işaret ederken, işine son verilmesiyle ilgili de şunları söyledi: “Bu konuyu konuşurken bile çok utanıyorum. Biz akademisyenlerin insanların yaşadıklarının yanında mağduriyet değil. Çünkü canını, yaşam alanlarını kaybediyor insanlar. Toplumsal açıdan bakıldığında, çok ciddi güven kaybının olduğunu görüyoruz. Kürtler istedikleri talepleri dikkate alınsa oradaki kutuplaşma ve umutsuzluk hissi olmazdı. Ama hiçbir talep ve en son barış talebi de geri çevrilince tabii bir kutuplaşmaya neden oldu.”
İNSANLIĞI 40 YIL GERİYE GÖTÜRDÜ
Mutluer son olarak, Kürt illerinde yaşananların insanlığı 40 yıl geriye götürdüğünü belirterek, dayanışmanın büyütülerek sürdürülmesi gerektiğinin altını çizdi. (DİHA)