14 Şubat 2016 04:31

Tütün endüstrisi gözlerden kaçırılıyor mu?

Sigara şirketleri sigaranın sergisini, müzesini kurmuyor; ne pahasına olursa olsun tüketilmesi için üretiyor, pazarlıyor, satıyor.

Paylaş

Efza EVRENGİL

Dünya sigara fabrikalarından her yıl 5,8 trilyon sigara piyasaya sürülüyor. Sigara şirketleri bunların sergisini, müzesini kurmuyor; ne pahasına olursa olsun tüketilmesi için üretiyor, pazarlıyor, satıyor. Tütün kullananların sayısı 1,225 milyar kişi olarak tahmin ediliyor. DSÖ verilerine göre, her yıl yaklaşık 100 milyon genç tütüne başlıyor ve 5,4 milyon kişi tütünden hastalanıp ölüyor. 2030’daölenlerin sayısının 8,3 milyon kişiye çıkması, mevcut trendler devam ederse bu yüzyılda tütün kullanımından 1 milyar insanın ölmesi bekleniyor.

DSÖ’nün “tütün salgını” olarak tanımladığı bu tablo, ne bireylerin haz maksimize etmelerinin “dışsal” bir sonucu, ne de kültür ve davranışların harmanlandığı “kendiliğinden” bir olgu. 1,225 milyar kişinin güne sigara ile başlamasını sorun ediyorsak, tablonun baş aktörüne, dünya sigara pazarının büyük kısmını ele geçiren 3-5 ulusötesi şirketin oluşturduğu tütün endüstrisine odaklanmamız gerekli. 

TÜKETİMİN ROTASI

Son 35 yılda, küreselleşme, ticaretin serbestleştirilmesi ve özelleştirme rüzgârlarıyla endüstri oligopol nitelik kazandıkça, tütün üretimi ve tüketiminde coğrafya ve toplum ekseninde büyük kayışlar oldu. Tüketim Batı’da inişe geçerken, dünyanın geri kalanında hızla arttı. Ulusötesi tütün şirketlerinin Türkiye’ye girişlerinin ilk 10 yılında % 80’den fazla artan sigara tüketimi, ancak 2010’dan sonra düşüş trendine girebildi, şimdi tekrar yükselme sinyalleri veriyor. Salgın,sosyal sınıflar arasında ve toplumsal cinsiyet temelinde de büyük kayışlar gösterdi.

“Tiryakileri” oradan oraya savuran bu müthiş dönüşümü kültür ve davranışla açıklamak olanaklı değil. Tüketimin üzerini biraz kazıyınca, devasa güç odağı haline gelmiş şirketlerin kâr maksimizasyonu politikalarının belirleyiciliği gün yüzüne çıkıyor. Bireylerin sigaraya başlama, az/çok içme, bırakma, tekrar başlama, tekrar bırakma halleri, seçimleri ve eğilimleri bu gücün gölgesinde gerçekleşiyor. Devletlerin tütün yanlısı veya karşıtı politikaları da büyük ölçüde tütün endüstriyle girdikleri ilişkiler içinde biçimleniyor. Aslında kâr maksimizasyonu zarureti tütünle ilgili her şeyi kapsıyor: tarımını, emek sürecini, teknolojisini, katkı maddelerini, katranını, nikotinini, filtresini, şeklini, şemailini, raftaki teşhirini, içimini, tarzını, modasını, kültürünü. Hiçbir şey bundan bağımsız var olamıyor.  

TÜTÜN ŞİRKETLERİ NASIL ÇALIŞIYOR? 

Bugün tütün endüstrisi süper kârların en yüksek düzeyde elde edildiği sektör olarak sivriliyor. Burada faaliyet gösteren ulusötesi şirketlerin kâr maksimizasyonu stratejileri şöyle özetlenebilir:

* Özelleştirmeler, satın almalar, birleşmeler, yabancı sermaye yatırım teşvikleri ve benzeri ticari imtiyazlarla küresel ölçekteoligopol güç elde etmek,

* Sosyal arzuların ve sağlık endişelerinin sömürüsüne yönelik ürün geliştirmek,

* Gençleri, kadınları, özel grupları hedefleyen pazarlama ve fiyatlandırma stratejileri ile eski ve yeni pazarları korumak, büyütmek ve derinleştirmek,

* Halk sağlığı politikalarını engellemek, baltalamak ve sulandırmak.

Bu hummalı çalışma siyasi boşlukta olmuyor kuşkusuz. Türkiye, üretim ve ticarette devlet tekelinden ulusötesi şirketlerin pazar hâkimiyetine ve piyasa düzenlemesi modeline geçişin en çarpıcı örneklerinden biri. Son 13 yıl içinde mevcut yapısına kavuşan tütün politikaları ve mevzuatı açıkça tüketimi körüklüyor. Türkiye pazarının bu neoliberal dinamikleri üzerinde adeta sörf yapan şirketler, fiyat serbestisi içinde, sayıları sürekli artan 600’den fazla değişik markalı tütün ürününü, 150 binden fazla noktada satışa sunuyor, reklam faaliyetleri yürütüyor, lobicilik yapıyor, halk sağlığı politikalarına müdahale ediyor. 

POLİTİKA ALANI

Günümüzde, tüketimi aşağı çekmeyi hedefleyen uluslararası sözleşme uygulamalarını zafiyete uğratan iki siyasi tutum göze çarpıyor:

* Yasal güvence altındaki temel önlemlerin ciddi biçimde savsatılması; hukuk düzenlemesi ve uygulama arasında derinleşen bir boşluk açılması,

* Sigara bırakma odaklı politikalara ağırlık verilmesi; bireysel sorumluluğa indirgenmiş, alkol, uyuşturucu ile aynı kefede bağımlılık karşıtı bir söyleminin hâkim kılınması. 

Son yıllarda tütün tüketiminde artış olduğunu gösteren TÜİK ve TAPDK verilerinin işaret ettiği üzere, her iki tutum sonuçta tütün endüstrisine yarıyor,endüstrisinin rolünün gözden kaçırılmasını sağlıyor. 

Diğer yandan, dünyada ve Türkiye’de mücadele birliği yapan bir avuç kişi ve kurum inatla tütün endüstrisini güçlendiren politikalara karşı direniyor, sadece halk sağlığını koruyan mevcut yasaların doğru uygulanması için değil, şirketlerin üretim ve ticaretine ket vurmak üzere, tütün köylüsü ve işçisinin korunması, tütün ürünlerine fiyat kontrolü getirilmesi, ürün ve paketlerin tektipleştirilmesi, katkı maddelerinin yasaklanması, satışına izin verilen tütün ürünlerinin sınırlandırılması, ticari teşhir ve ticari sunumun yasaklanması, nihayetinde üretim ve satışın kamu kontrolüne geçirilmesi için mücadele ediyor.

ÖNCEKİ HABER

Aşkın evrimi: Çok derin mevzu

SONRAKİ HABER

Survivor’dan Beyaz Show’a: Yaşananların farkında mısınız?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa