21 Şubat 2016 04:29

Muhammed Ali ve Kara Panter Partisi

Dave Zirin, Stanley Nelson’ın yeni belgeselinden yola çıkarak Muhammed ile Kara Panter Partisi’nin sanılandan çok daha yakın olan ilişkisini yazdı.

Paylaş

Dave ZIRIN

Stanley Nelson’ın yeni belgeseli ‘Kara Panterler: Devrimin Öncüleri’ ‘Öz Savunma için Kara Panter Partisi’nin tarihi ve politikaları için güçlü bir değerlendirme. Bu devrimci sosyalist örgütü ortaya çıkaran sorunların –ırkçı polis şiddeti ve ekonomik eşitsizlik- halen var olduğu bir dönemde yaşadığımızı ve yeni hareketlerin kendi sesini bulduğunu düşünürsek bu filmin zamanlaması daha iyi olamazdı. Belgesel ayrıca beni Boksör Muhammed Ali’nin Kara Panter Partisi’nin var olmasında oynadığı ilham verici rol üzerine düşünmeye itti. Birçok bakımdan spor dünyasında yaşananlar Kara Panterlerin gündeminde değildi. Mumia Abu Jamal, kendisiyle yaptığım röportajda şöyle söylemişti: “Partide çok genç yaşlardan itibaren görev almış birisi olarak akranlarım gibi kendime hayranlık duyulacak figürler bulmamıştım. 14-15 yaşlarındayken NBA’de ya da NFL’de oynamayı hayal etmiyordum. Kara Panterlerin üyesiydim ve bu benim için yeterliydi.” Mumia yine de bunları söyledikten sonra “Ama bizim için bir spor kahramanı varsa o da Muhammed Ali’ydi” demişti.
Çünkü o, Panterlerin henüz kurulmadığı, yurttaş hakları hareketinin yaygın olmadığı yıllarda ırkçılığa, savaşa karşı ses çıkarıyordu. Ringdeki zaferlerin kendisi birer siyasi eylemdi. Gelecekte Kara Panter Partisi lideri olacak Eldridge Cleaver, 1968 tarihli otobiyografisi ‘Soul on Ice’ta şöyle yazmıştı: “Eğer Domuzlar Körfezi Çıkarması, beyaz Amerika’nın çenesine atılmış bir sağ yumruksa, Ali-Patterson maçı da karna kusursuz bir sol çengel vuruşudur.”
Ancak Ali’nin Panterler üzerindeki etkisi ringdeki eşsiz zarafetinin çok ötesindedir. 1965’te Alabama, Lowndes County’de Şiddete Başvurmayan Öğrenci Koordinasyon Komiteleri, kara panter sembolünü kullanan ilk grup oldu ve bağımsız bir siyasi parti kurdu. Logoları bir panterin siyah siluetiyle direkt şampiyonun ağzından alınmış bir sözün(Ben en iyisiyim) uyarlanmış haliydi: “Biz en iyisiyiz.” Onun meşhur sözünü alıp kolektif bir siyasi çağrıya dönüştürmüşlerdi. Buna ek olarak Panterlerin kurucularından Huey Newton, Malcolm X ve Muhammed Ali’nin konuşmalarını izleyerek politikleştiğini anlatır. Newton’a ilham verdiler ama daha fazlasını istemesini de sağladılar çünkü sonradan yazdığı gibi “Tanrı ya da Allah’a yapılan referanslar onun aradığı yanıtlar için yeterli değildi.”
Muhammed Ali’ye gelince, o sadece Panterlerin farkında değildi aynı zamanda onların siyah özgürlük hareketine yönelik eleştirel katkılarıyla ne yaptıklarını da anlıyordu. 1970’te ‘Black Scholar’ dergisine verdiği röportajda “Ben, beyaz adamın ulaşamadığı zencilerden biri olmaya kararlıydım. Gidin, bir şeye katılın. Eğer Müslümanlara olmazsa en azından Kara Panterlere katılın. Sağlam bir şeyin parçası olun” demişti.
İnternette Ali’nin Kara Panterlerle yürüyüşünün görüntüleri ve San Francisco’da Panterler için düzenlenen bir eylemde yaptığı konuşma var. Burada şöyle diyor: “Beyazlar. Sizin adınıza konuşabilen bir sürü beyaz lideriniz var. Size yardım edebilecek, milyarları, trilyonları olan bir sürü güçlü beyaz var. Ama siyahların da bir sözcüye ihtiyacı var.”

KARA PANTER GAZETESİNDE ‘HALKIN ŞAMPİYONU’
Mumia Abu Jamal bana, Kara Panter gazetesine yalnızca bir kez sporcu resmi bastıklarını söylemişti. O da 1971’de Ali’nin, Joe Frazier’e “Asrın dövüşü”nü kaybetmesi sonrası olmuştu. Ali’nin resmiyle birlikte “Halkın Şampiyonu” başlığı atılmıştı.
Ali ve Panterler arasındaki bağlantı, Vietnam’da “Amerika için” savaşan asi siyah askerlerin de aklındaydı. 1970’te Gazeteci Wallace Terry, güneydoğu Asya’ya giderek 392 Afro-Amerikalı ve beyaz askerle konuşmuştu. Siyah askerlerin başlıca kahramanları Muhammed Ali ve Kara Panter Stokely Carmichael’dı. Sebebi de Vietnam savaşına olan muhalefetin sembolü olarak görülmeleriydi.
Bu gibi hikayeler bize Muhammed Ali’nin bugün sıklıkla resmedildiği gibi zararsız bir “Yurttaş Hakları Azizi” olmadığını hatırlatıyor. Aynı zamanda Ali’nin radikal yanının neden ayıklandığını ve Stanley Nelson’ın gösterdiği gibi Panterlerin neden korkunç bir devlet baskısına maruz kaldığını anlatıyor. Karizmatik görünüşleri ya da kıyafetlerinden dolayı değil; kitlelere devrim ilhamı verdikleri için. Vietnam’da insanları silahları bırakmaya ikna ettiği hatta daha da tehlikelisi silahı tersine çevirdikleri için. Ali buydu. Panterler buydu. Ve bugün yaşadığımız problemleri düşününce Stanley Nelson, bu örgütün saf devrimci hafızasını canlı tutarak önemli bir hizmette bulundu.

The Nation’dan çeviren Mithat Fabian SÖZMEN

ÖNCEKİ HABER

‘Doğru durmayan’ dört kadın ressam

SONRAKİ HABER

‘Kentsel Aura’ nedir?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa