Futbol barış ile güzel
Mehmet PEKER
Kayseri
M.Ö 200-300 yıllarına dayanan ilk olarak Çin’de oynanan ve ‘cuju’ adı verilen, günümüzdeki halinin temellerinin 1863’te atıldığı bir oyun. Birçoğumuzun sokakta iki taş koyup ‘kale’ adını verdikten sonra peşinden koşturduğumuz topun etrafındaki oyundur futbol. Dünyanın her yerinden insanı bir araya getirebilen ancak kimileri için de endüstriyel bir bahçe olan bahçıvanı da FİFA olan sportif faaliyet. Türkiye’nin bahçıvanı da TFF’dir. Ne kadar rekabet olursa olsun futbolun birleştirici gücü vardır. Yüzyılı aşkındır ülkemizde mahalle kenarlarından tutalım da en büyük derbilere kadar tribünler açısından da tatlı bir rekabet vardır. Kimi zaman aşırıya kaçılıyor olsa da…
ASIL BÖLÜCÜ KİM?
Son dönemde ülkemizde bu rekabetin çok farklı bir boyutuna şahit oluyoruz. Günlük hayattan çok yabancı olmadığımız baskılar tribünlerde de karşımıza çıkıyor. Süreç geçtiğimiz seneden başladı da diyebiliriz. PFDK Diyarbakırspor’a Amedspor ismini kullandığı için para cezası vermişti. Başakşehirspor karşılaşmasında Semih Şentürk’ün uzatmalarda attığı golden sonra Amedspor tribünlerine asker selamı vermesiyle yeni bir süreç başlamış oldu. Sosyal medya Semih’i destekleyenler ve Semih’i ayıplayanlar olarak ikiye bölünmüştü. Ben Semih’i ayıplayanlardandım. ‘Neden?’ diye sorarsanız; bir spor müsabakasında, çatışmaların, kuşatmanın katliamların kol gezdiği şehrin takımına karşı asker selamı vermek savaşı desteklemek anlamına gelir de ondan! Şimdi soruyorum, bu tutum bölücülük değil midir?
‘BARIŞTAN BAŞKA ÇAREMİZ YOK’ DEMEK…
‘İnadına Barış’ pankartının açıldığı, ‘Çocuklar Ölmesin, Maçlara da Gelsin’ sloganlarının atıldığı tribünlere karşı bu kışkırtıcı hareket bölücü değil midir? Tam tersine birleştirici olmaya ihtiyaç varken, dalga geçer gibi asker selamı vermek bölücülük değil midir?
Bizim ülkemizdeki bahçıvan (TFF) PFDK ise barış sloganları ve barış ısrarı yüzünden Amedspor’a seyircisiz oynama cezası verdi. Gerekçe olarak ise ‘örgüt propagandası ve ideolojik propaganda yapılıyor’ gösterildi. Tabii bu arada Amedspor tüm engellemelere rağmen kısmen olaylı sayılabilecek ve birçok kararda kasıt aranabilecek bir Bursa maçını kazanarak çeyrek final biletini cebine koymuştu.
MAÇIN YILDIZI TOMA VE F16 AMA KAZANAN SAĞDUYU!
Çeyrek ilk maçında ise Fenerbahçe ile karşılaştı. Maç öncesi seremonide Amedspor, ‘Çocuklar ölmesin, maça gelsin’ yazılı pankartla sahaya çıktı ve Fenerbahçeli oyuncular da pankartla fotoğraf çektirmeye dahil oldu. Ancak kmi medya kanalları savaştan yana tavır koyarcasına pankartı göstermedi. Amedspor’lu çocukların ellerinde beyaz karanfiller vardı, işte ihtiyacımız olan buydu! Buna karşı; sürekli taciz eder gibi stadın üzerinden geçen F16’lara, stadın hemen arkasında gole sevinen taraftarlara, tomanın suyla müdahalelerine rağmen maç futbol adına güzel geçti diyebilirim.
Maç sonucu 3-3 beraberlikle sonuçlanmış olsa da maç boyunca oyuncuların birbirlerine karşı saygılı ve centilmen hareketleri, Fenerbahçeli futbolcuların “Çocuklar ölmesin, maça gelsin” yazılı pankartın arkasına geçerek ona destek vermesi bile kardeşlik ve barış adına doğru bir bakış açısıdır.
Ayrıca eski bir Fenerbahçeli olan Semih’in asker selamı ve yaşanan olaylardan sonra bugün Fenerbahçeli ve Amedsporlu oyuncuların verdiği görüntü Semih’e ve savaşı kışkırtanlara ders olmalıdır. Artık yarı final biletinin sahibi Kadıköy’de belli olacaktır. Barış diyenin tepesine binildiği bir dönemde her şeye rağmen, Bursaspor galibiyetini, yasaklı illerde ölen ve yaralananlara armağan eden, ‘barıştan başka çaremiz yok’ diyen ve bu nedenle 12 maç ceza verilen Deniz Naki gibi cesur olmak gerekir! Futbol birleştirici gücü bu dönemde büyük harflerle barış olmalıdır.